13 Eylül 2010 Pazartesi

Türk Milliyetçileri Neye Yarar?





Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda Mustafa Kemal’e danışmanlık yapmış, modern Türk milletleşmesinin mimarı olan, devletin kuruluş felsefesinde önemli payları olan büyük aydınların torunları bu gün nerededir?
Hemen söyleyelim: Cemaatçilerin, tarikatçilerin, siyasi dincilerin, “muhafazakâr” iktidar gruplarının dümen suyundadır.





Son referandumda hezimete uğrayan MHP bu duruma şaşmamalıdır, çünkü yıllardır bu grupları kendi içinde barındırmış, bu gruplardan oy devşirmeye çalışmıştır. Bu gün MHP içinde çok ciddi bir Nurculuk eğilimi olduğu artık bu referandumla umarım anlaşılmıştır. Ama MHP’nin bundan desr çıkarabileceğini sanmıyorum. O gene tuhaf Arap özentisi İslamcı hırçınlığını milliyetçilik olarak, taşra muhafazakârlığıyla siyaset piyasasına arz edecektir.





Milliyetçi camianın bir asırlık büyük fikir ocağı Türk Ocağı ne yapmaktadır? Hiç! Elbette hakkını yememek lâzım. O ılımlı İslamcılık, nurculuk, başörtüsü ılıklığında pembeleştirilmiş bir “Türk –İslam” çizgisini, iktidar paralelliğiyle bize “bilgelik” olarak yutturmaya çalışmaktadır.Türkiye’de kadınlı erkekli ilk karışık toplantıyı düzenlemiş bu büyük ocak bu gün, gecekondu muhafazakârlığın yarı cahil Arapçı bidat İslamcığının etkisiyle “Hanımlar İcra Heyeti” gibi utanç verici, aşağılayıcı tuhaflıklara imza atabilmektedir. Hars heyetinde kadın Türk milliyetçilerinin yıllarca görev yaptığı bu büyük ocak, kadını ikinci sınıf sayan Arapçı yozlaşmışlığı bugün milliyetçiliğe bir deli gömleği gibi giydirebilmektedir.









Türk milliyetçiliğin mevcut iki büyük örgütünün içine düştüğü bu zavallılığın en büyük sebebi “Türk’e göre” düşünmek yeteneğini geliştirememiş olmalarıdır. Türk Ocağı’nın kurucularının bu memlekete en büyük hediyeleri, Batıcı- laik, akılcı bir gelişme çizgisi ile Türk modernleşmesini ilerletmeleridir. Bu çizgide ferdin gerek üretim gerekse hukuk alanındaki belirleyiciliğinin geliştirilmesinin tohumu atılmışsa da milliyetçiler kısa zamanda cemaatçi, köylü ve kapalı toplum yapılarının basitliğini benimsemiş ve fikri çizgiyi yozlaştırmıştır.





Bugün Türk milliyetçiliği mesela tamamen beşeri “yorumdan” ibaret olan, yani dinde açık hiçbir hükme dayanmayan bir tuhaf örtünme şeklini, tamamen Emevici ve Arapçı bir nakilci İslamcılıkla kendi meselesi haline getirmekte, bu meselede “Arap olmayan bir Müslüman milletin “ nasıl bakması gerektiğiyle ilgili tek kelime edememektedir.



Edememektedir, çünkü artık fikir üretmek işlevini yitirmiştir! Edememektedir, çünkü dünyaya bakışıyla ilgili ideolojik boşluğunun farkında bile değildir! Edememektedir, çünkü geçmiş mücadelesinin fikri muhasebesini yapmak becerisinden mahrumdur! Edememektedir, çünkü okumak, yazmak gibi ferdî faaliyetlerin yerine “Lider, teşkilât ve doktrin” teslisine tapınmak tavrını geliştirmiştir. Edememektedir, çünkü slogandan düşünce üretileceğini sanmaktadır.
Kaldı ki hiçbir derinliği olmayan ve özünde açıkça sosyalist olan “Dokuz Işık” da bir doktrin değildir!





Ülkemiz bugün bölünmenin eşiğindedir. Ülkemizde bugün bir terör örgütü açık açık vatandaşlarımızın seçme hakkını engellemektedir. Bu engellemeyi yok sayarak iktidar olduğunu iddia eden bir partiye karşı Türk milliyetçilerinin tepkisi nedir? Hiç! Neden? Çünkü milliyetçi denilen kesim “Lider ve teşkilatın” söylediklerini ağzı açık ayran budalası gibi beklemek dışında hiçbir şey bilmemektedir!





Ülke bölünmenin eşiğine gelmişken, terör örgütü ve onun siyasi hempaları bu kadar yekten “ özerklik” diyebilirken MHP’nin Balgat’taki ultra modern binasından kaç sayfa broşür, kaç sayfa kitapçık, kaç sayfa bildiri çıktığı cidden merak edilmektedir. Meselâ Kerkük yedi yıldır Kürt ırkçılığının ve vahşetinin altında inim inim inlerken MHP’nin Türkmeneli ile ilgili ne gibi bir siyasi proje ürettiği merak konusudur. Karabağ sorunu hakkında uluslar arası hukukla ilgili ne gibi bir araştırma yapıldığı Türk Ocağı’na acilen sorulmalıdır! Bütün büyük milletler millî birliklerini takviye ederken ve uluslar arası sahalar için sürekli proje üretirken Türk milliyetçilerinin Arap bid’atleri dışında nelerle ilgilendiği artık sorgulanmalıdır!







MHP siyasi eyyamcılığın tuzağına düşmüş olabilir.. Ya Türk Ocağı? Referandum sürecinde etnik terör saldırıları tavan yaparken, her gün bir şehit haberiyle ciğerimiz yanarken Türk Ocağı “millet”, “kavim”, “etnisite” gibi konularda kaç yayın yapmış, kaç toplantı düzenlemiş, kaç basın bildirisi yayınlamıştır? Elbette bu eleştiriye, artık ancak akademik bir arpalık haline getirilmiş ve tirajı ayaklar altına düşürülmüş Türk Yurdu dergisindeki muhtemel bir iki yazı cevap diye gösterilebilir?





Bu gün Türk milletinin ihtiyacı olan “millî birliğin” sosyolojik, tarihî ve edebî boyutlarıyla ilgili çığ gibi yazının yazılması gerekirken etnik ırkçılığın ahlaksızlıkları “İslamcı” pembe bir muhafazakârlık perdesi altındaki Emevici eyyamcılıkla sineye çekilmektedir.





Türk milliyetçilerinin bu süreçte vebali çok büyük hatta en büyüktür! Kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan akademisyenlerin memleketin bu ahvalinde, makalelerine ayırdıkları zamanlarından azıcık fedakârlık yaparak, sınırlı sayıdaki öğrencilerinin yanında Türk Milletinin geri kalanına da ilimlerinden azıcık bahşetmeleri gerekmez mi?




Öyle görünüyor ki milliyetçi akademisyen tayfanın bütün derdi, memleket bölündüğü takdirde “ağabeylerinin” cevaz verdiği uygun bir “Batı Anadolu” üniversitesinde doçentliği garantilemektir. Yoksa görünen o ki hiç birinin, vatanın doğu ve güneydoğusunda olup bitenle ilgili zerre kadar kaygısı ve ilgisi yoktur.





Bir zamanlar PKK’nın her yeri kana buladığı dönemlerde ağzının suyunu akıta akıta Apo ile resim çektiren Doğu Perinçek’in şu sözünü hatırlamamak ne mümkün? “Türk milliyetçiliği Fırat’ın sularında boğulmuştur!” Artık endişe edilmesine gerek kalmamıştır! Türk milliyetçiliği memleketin bütün akarsularında ve hatta denizlerinde, boğulmuştur!

4 yorum:

nevin çelik dedi ki...

Oh,şöyle yüreğimdekileri yazıya geçirmişsin.Diline sağlık.Bu acı gerçekler içimi yakıyor ama güneş nereden doğacak diye de bekliyorum.Gün doğmadan hatta neler doğar bakalım.

ayarsız dedi ki...

Elinize sağlık...

Afşar Çelik dedi ki...

Anacığım, sağolasın, var olasın... Bu ilgisizlik bu cehalet hele şu dönemde iyice tahammül edilmez bir hal aldı.

Afşar Çelik dedi ki...

Sayın ayarsız hoşgelmişsiniz, epeydir yoktunuz, özlettiniz. Ben teşekkür ederim, okuduğunuz için, gözünüze sağlık1 :)