Milliyetçilikteki fikrî savrulmalar dine bakış ve
milliyetçiliğin anlamı noktalarında meydana
geliyor.
Milliyetçilik bir ideoloji midir?
Bir siyasi parti programı mıdır? Bir doktrin midir?
Eğer milliyetçilik bir ideoloji
ise mülkiyet, toplumsal düzen, hukuk, iktisat konularında kendine özgü,
kavrayıcı cevaplar üretmiş olması gerekir.
Türk milliyetçiliğinin siyasî kolu bunu yapmaya uğraşmış fakat başarıl
olamamıştır. Başarılı olması da mümkün değildir. Çünkü mülkiyete, temel
haklara, devlete, toplumsal düzene vs. bakışta sosyalizm ve liberalizm
kutuplaşmasının dışına çıkabilecek bir üçüncü yol geliştirmesi mümkün değildir.
Her şeyden önce siyasal
milliyetçilik, geliştirdiğini iddia ettiği üçüncü yolun eninde sonunda derece
itibariyle bu iki kutup arasında, bu iki kutuptan birine daha yakın bir şey
olacağını artık anlamalıdır.
Bugüne kadar Türk milliyetçiliği
MHP’nin tekelinde onun yürüttüğü bir siyasi parti programı olmaktan ileri
gidememiştir. Bunun sonucunda da o, diğer partilerin rahatlıkla reddedip
karalayabileceği, değersizleştirebileceği basit bir taraftarlık haline
indirgenmiştir, değersizleştirilmiştir.
Türk milliyetçiliğinin, bir partinin yöneticilerinin gel geç siyasi
heveslerinin ve hesaplarının oyuncağı haline getirilmesi, başlangıçtaki amaç ne
kadar ulvi olursa olsun, onun büyük fikrî, entelektüel ve ahlâkî mirasının gömülmesini, unutulmasını doğurmuştur. Ortaya
Türk milliyetçiliğini, onun kurucularından daha iyi bilen Arvasi, NFK, Serdengeçti gibi insanlar
çıkıvermiştir Bu gün milliyetçiliğin temeli sanılan bu insanların ne Türkiye
dışındaki Türk topluluklarından, ne
büyük Türk tarihinden, Türk toplumsal
düzeninden ne de Türk’ün dünyayı telâkki edişinden haberleri vardır.
Bu insanların Türk
milliyetçiliğine sızmaları, Türk
milliyetçiliğini tekeline alan,
kendisini onun sahibi ve belirleyicisi sanan siyasî hareketin yanlış
milliyetçilik algısının sonucudur. Ortaya
tarihimizle hiçbir ilgisi olmayan, tarihî mirasımızı Araplarla paylaşabileceğini
sanan bir melez hareket çıkmıştır.
Herhangi bir fikri siyaset
vasıtası haline getirdiğinizde o fikri artık
akıllardan ve vicdanlardan söküp partilerin menfaat aracı haline
getirirsiniz. Dinci partilerin en büyük zararı, nasıl dini, partiler eliyle
uygulanacak bir parti programı haline getirip her türlü eleştiriye, hakarete ve
nefrete açık hale getirmekse; siyasal
milliyetçiliğin de hatası, Türk milliyetçiliğini üzerinde kurulduğu akıl, mantık
ve vicdan çizgisinden çıkartıp menfaat
dağıtıcısı bir partinin basit olanı haline getirmiş olmasıdır. Belki zamanında “kendini
milliyetçi sanan köylü gençlerin” ortaya çıkması sağlanmıştır ama daha sonra “kendisini
milliyetçi sanan” gençler Süleymancılık, Nurculuk gibi dinci fitne hareketlerinin tuzağına
düşmüştür.
Türk milliyetçiliğini,
müktesebatı tartışmalı parti yöneticilerinin üzerinde konuşabileceği,
yönetebileceği bir parti programı haline getirenler, dine bakışta da Türk milliyetçiliğinin kurucu fikir
babalarından ayrılmış ve kökten dinci, selefi Arap yorumunun Türkiye’deki uzantılarının
tavrını benimsemişlerdir. Bugün Türkiye’deki iktidar açıkça selefi yobaz ve kıyıcı Arap İslâmcılığını benimsiyorsa bu
sadece ona özgü bir davranış değildir. Bugünkü dinci iktidar, içinde MHP
seçmeninin de bulunduğu, dini ideoloji olarak benimseyen yığınların
ilkelliğinin bir tezahürüdür.
Bugünkü Türk milliyetçiliği, artık “Allah sevgisi”
ile “şeriat yobazlığını” ayırt edemeyecek kadar
cahil, yüzeysel bir harekettir.
Şeriat denen muamelat yobazlığının Allah’a imanın şartı olduğunu sanmak
belki Arapçı yobazların düşünüş tarzı olabilirdi ama bugün MHP bu anlayışı
hiç bir şekilde eleştirmeden doğrudan milliyetçiliğin
içine sokuşturmuştur.
Kerameti kendinden menkul bazı
danışmanlar ve “akil adamlar” Türk milletinin şehadet anlayışını selefi
yobazlarının intihar bombacılarının ölü seviciliğiyle özdeşleştirmeye kalkıyor.
Seyyit Onbaşı zırhlıları batıran mermileri kaldırırken bir “Türk askeri” olarak
besmelesini çekmişti. O, konuştuğu dilini adının Türkçe olduğunun, “Türk Bayrağı” olan bayrağının, Türklüğünün farkındaydı. O, adı Müslüman olan kalleş Arap şeyhleriyle aynı
şekilde Müslüman olmadığının da
farkındaydı. Farkında olmayanlar sadece İslamiyet’i parti programı olarak
kullanıp şeriat devleti kurduklarında,
hakkı inşaa edeceklerini düşünen “milliyetçi” namlı Arap sevicilerdir.
İşte son dönemde ortaya çıkan
Türkçü- Türk İslâmcı tartışmasının temelinde dine ve millete bakıştaki bu köklü
fark gelmektedir.
MHP kendisini AKP karşısında Türk
milletinin tek ve tartışılmaz savunmaz mevzii sanmaktadır. Oysa MHP olmasa dahi
Türk milleti, Türk adının mahiyeti,
tarihi ve önemi hakkında yeterince bilgi ve inanç sahibidir. MHP’nin anlayamadığı şey, Arvasi,
Serdengeçti, NFK gibi Atatürk düşmanı dinci, şeriatçı ümmetçi insanların
Mehmetçik’in samimi dindarlığını hiç idrak edememiş olmasıdır.
MHP’nin Arvasi, NFK ve Serdengeçti’den
tevarüs ettiği din anlayışı AKP’nin beslendiği anlayışın ta kendisidir.
Bundan dolayı MHP bütün vatansever
söylemlerine rağmen ümmetçiliğin oy tabanında hiçbir karşılık bulamamaktadır. Çünkü
hayatı şeriatın penceresinden gören hiç kimse için Türk adının, Türk Bayrağının,
Türk tarihinin bir anlamı ve önemi yoktur. Bir Türkçü Türk adını değerlerinin,
normlarının ve ahlâkının temeli sayarken şeriatçı bir “milliyetçi” için bütün
bunların kaynağı ancak dindir. MHP
vatandan bahsederken aslında şeriat etrafında birleşmiş kimliksiz hayalî bir
Müslüman toplumundan bahsettiğini ne yazık fark edememektedir.
Türk İslâmcı, şeriatçı bir
milliyetçi için “Türk” denen varlık,
ancak şeriata hizmet ettiği kadar önemlidir.
Şeriatçı bir milliyetçi için
hayat, din tarafından idare edilmesi gereken bir ameller toplamıdır. Oysa bir
Türkçü için din, hayata tesir eden ama hayatın kendisi olmayan bir
güdüleyicidir.
Bugünün siyasal milliyetçilerinin
bütün hesabı MHP’nin “herhangi bir
şekilde” iktidar olmasıdır. Yapılan her işi bu anaca göre değerlendiriyorlar.
MHP’yi eleştiren Türkçülerin aslında “AKP’nin tezgâhına su taşıdığını” (
Ona “Değirmenine su taşımak” denir
ama “Benden iyi tarihçi yoktur! gibisinden
övünen yarı okumuşların cehaleti dehşetengizdir!) söyleyen yarı okumuş bir
takım danışman vs takımı MHP yüzünden Türk milliyetçiliğinin uğradığı ağır tahribatı anlayamayacak kadar
kör ve vicdansız.
Bütün Türk milliyetçiliğini MHP’ye
bağlayanlar milletin ortak değerlerinin yıpranmasına sebep oluyorlar. “Atatürk milliyetçiliği” dene kavramın ortaya
çıkmasındaki en büyük sebep Türk milliyetçilerinin Türkçülüğün yerine
ümmetçiliği benimseyip milliyetçiliği medeniyetçilikten, akılcılıktan,
hürriyetlerden ve hukuktan ayırmış olmalarıdır.
Bu yüzdendir ki MHP aslında Türk
milletini etnik Kürt ırkçılığına karşı savunurken diğer yandan Vahabî
yobazlığının mantığı ve yöntemiyle, AKP ümmetçiliğini ve vahşetini
ha bire besliyor.
İşte sadece bu yüzden artık
Türkçülerin ümmetçilikle kirletilmiş siyasi milliyetçilikten kendilerini
ayırmaları
elzem oluyor. Milletleşmeyi/ uluslaşmayı, ümmetçi, yarı okumuş
bir takım meczupların elinden alıp tekrar insanlık burcunun tepesine dikecek
olanlar, yalnız Türkçülerdir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder