“Kürtler sizi parmağında oynatır” S. DEMİRTAŞ
Bu ifade beni çok düşündürdü.
Birileri büyük bir Kürt ulusundan,
bağımsızlık mücadelesinden, “onurlu beraberlikten” bahsediyor… Sonra da tutup “birilerini
parmağında oynatmaktan” bahsediyor
Birilerini parmağında oynatmak
bir yetişkin davranışı değildir. Bir yetişkinde rastlandığında da
onaylanabilecek bir tarz değildir.
Aynı haddini bilmez “ Biz Kürtler
boş testiyi dolu testiye vurur, kırarız! Kaybedecek bir şeyimiz yok!” demişti
vaktiyle…
Bu ruh halinin Kürt topluluğunu
temsil etmediğini umuyorum ama ediyorsa önümüzde çok ciddi, kalıcı bir yapısal
sorun var demektir.
Birilerini kim, nasıl parmağında oynatır?
Bunu genellikle çocuklar yapar.
Büyüklerin merhamet ve empati
duygularını sömürerek istediklerini elde etmeye çalışırlar. Çünkü yetişkinlerle
eşit güçte olmadıklarını bilirler.
Ne zaman ki toplumda diğerleriyle eşit muamele
göreceklerine dair güven duyguları gelişir artık birilerini parmaklarının
ucunda oynatmak yerine, değere karşı değer sunarak ilişki kurmağa çalışırlar.
Aslına bakılırsa bu gelişimle
toplumların gelişimi hemen hemen benzer.
Bir topluluk hayatı sadece kendi
benzerlerinden ibaret sandığında genellikle hayatı sadece kendi gözlerinden
gören empatisi gelişmemiş bir çocuk gibi davranır. Kürt etnik ırkçılığının
neşet ettiği toplumsal psikoloji tam
olarak böyle bir şey.
Etnik ırkçılar, “ Kendilerine
benzemeyenlerle bir benzeşme iradesi ve aracı bulmak” ihtiyacı hissetmeden;
hayatı, hep elde etmek, emmek, sömürmek ve dışkılamak üzerine kurulu insan
yavrularının psikolojisini sahipleniyorlar.
Onlar bir yandan onuru elde etmek
istiyor ama bunu başkalarından edinmek istiyorlar. Kendilerine saygı
duyulmasını istiyorlar ama saygının temeli olan empati duygusunu ve duyarlılığı
göstermeyi bilmiyor daha da kötüsü bunu gereksiz buluyorlar.
Etnik ırkçılığın toplumsal
tabanında, kendine saygı, kendine güven, kendinden bir değer üretmek bilinci
yok. Bu açıdan etnik ırkçılık asla kendisini kendi değerleriyle, kendi
anlayışıyla, kendi bakışıyla tanımlayamıyor. O ancak “bir rakibe karşı olmakla” ona nefret duymakla var olabiliyor.
Bu yüzden de Kürt etnik ırkçılığı için ilişkiler ancak
istediğini her ne şekilde olursa olsun elde etmekten ibaret kalıyor. Etnik
ırkçılığın, empatisi olmadığı gibi ölçüsü, sınırı da yok. O, insan
ilişkilerinde özen, dikkat geliştiremeyen insanlığın bebek hali,mağara adamının
örneği. Bir farkla: O mağara adamı artık kendisine iş, aş, öğrenim sağlayan
gelişmiş toplumsal yapıları biliyor ve onları sömürebileceğinin farkında. İşte “Kürtler sizi parmağında oynatır!”
bilgiçliğinin aslı, esası bundan ibaret.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder