15 Mart 2014 Cumartesi

Etnik Irkçılığın Geri Çocuk Psikolojisi

Kürtler sizi parmağında oynatır” S. DEMİRTAŞ

Bu ifade beni çok düşündürdü.
Birileri büyük bir Kürt ulusundan, bağımsızlık mücadelesinden, “onurlu beraberlikten” bahsediyor… Sonra da tutup “birilerini parmağında oynatmaktan” bahsediyor

Birilerini parmağında oynatmak bir yetişkin davranışı değildir. Bir yetişkinde rastlandığında da onaylanabilecek bir tarz değildir.

Aynı haddini bilmez “ Biz Kürtler boş testiyi dolu testiye vurur, kırarız! Kaybedecek bir şeyimiz yok!” demişti vaktiyle…

Bu ruh halinin Kürt topluluğunu temsil etmediğini umuyorum ama ediyorsa önümüzde çok ciddi, kalıcı bir yapısal sorun var demektir.
 Birilerini kim, nasıl parmağında oynatır?
Bunu genellikle çocuklar yapar.
Büyüklerin merhamet ve empati duygularını sömürerek istediklerini elde etmeye çalışırlar. Çünkü yetişkinlerle eşit güçte olmadıklarını bilirler.

Ne zaman ki  toplumda diğerleriyle eşit muamele göreceklerine dair güven duyguları gelişir artık birilerini parmaklarının ucunda oynatmak yerine, değere karşı değer sunarak ilişki kurmağa çalışırlar.
Aslına bakılırsa bu gelişimle toplumların gelişimi hemen hemen benzer.

Bir topluluk hayatı sadece kendi benzerlerinden ibaret sandığında genellikle hayatı sadece kendi gözlerinden gören empatisi gelişmemiş bir çocuk gibi davranır. Kürt etnik ırkçılığının neşet ettiği toplumsal psikoloji  tam olarak böyle bir şey.

Etnik ırkçılar, “ Kendilerine benzemeyenlerle bir benzeşme iradesi ve aracı bulmak” ihtiyacı hissetmeden; hayatı, hep elde etmek, emmek, sömürmek ve dışkılamak üzerine kurulu insan yavrularının psikolojisini sahipleniyorlar.

Onlar bir yandan onuru elde etmek istiyor ama bunu başkalarından edinmek istiyorlar. Kendilerine saygı duyulmasını istiyorlar ama saygının temeli olan empati duygusunu ve duyarlılığı göstermeyi bilmiyor daha da kötüsü bunu gereksiz buluyorlar.

Etnik ırkçılığın toplumsal tabanında, kendine saygı, kendine güven, kendinden bir değer üretmek bilinci yok. Bu açıdan etnik ırkçılık asla kendisini kendi değerleriyle, kendi anlayışıyla, kendi bakışıyla tanımlayamıyor. O ancak “bir rakibe karşı olmakla”  ona nefret duymakla var olabiliyor.


Bu yüzden de  Kürt etnik ırkçılığı için ilişkiler ancak istediğini her ne şekilde olursa olsun elde etmekten ibaret kalıyor. Etnik ırkçılığın, empatisi olmadığı gibi ölçüsü, sınırı da yok. O, insan ilişkilerinde özen, dikkat geliştiremeyen insanlığın bebek hali,mağara adamının örneği. Bir farkla: O mağara adamı artık kendisine iş, aş, öğrenim sağlayan gelişmiş toplumsal yapıları biliyor ve onları sömürebileceğinin farkında.  İşte “Kürtler sizi parmağında oynatır!” bilgiçliğinin aslı, esası bundan ibaret.

Hiç yorum yok: