Dinci
İdealizmin Yararsızlığı
Şeriat
rejimleri hakkında konuşurken kullanılan en yaygın metot, dinin özüne değinmek
ve sonra dinin güzelliğini ispat etmek.
Ülkemizde
hayatını dine göre düzenleyen ve ülkeyi de buna göre düzenlemek isteyen
her fikirden vatandaş bu akıl yürütmeye
göre sürüleştiriliyor.
Dinin
özüne değinerek dinin güzelliğini ispat etmeye çalışmak acaba gerçekten şeriat
rejimlerinin “özünde” iyi olabileceğini kanıtlar mı?
Bir
kısım milliyetçilerin de kullandığı bu akıl yürütmenin yanlışı şudur:
Dinin
güzelliği ve mükemmelliği, onun, herkes için ve her zaman güzel olduğunu
anlatır. “Herkes için ve her zaman” derken kastımız, her bir ferdin, kendi aklı ve
vicdanı için güzel olması demektir.
Yani bir dinin mükemmel olduğunu söylüyorsanız
bundan çıkarılacak sonuç, onu kabul eden her bir ferdin, kendi aklı ve
vicdanınca o dinden mutlaka
yararlanacağını söylüyorsunuz demektir.
Burada
iki anahtar kelime var: “Fert /birey” ve “kabul”…
Ne
demek istiyoruz?
Dini
kabul eden varlık veya birim, ferttir/bireydir. Bu da bir dinin değerinin onu kabul
eden fertler/bireylerin kendi akıl ve
vicdanlarında saklı tutulduğu anlamına gelir. İslâmiyet’in mükemmel olduğu
kanaati sadece İslâm’ı kabul etmiş fertlerin kafasında var olan bir telâkkidir. Aynı şeyi diğer
bütün dinler için de söyleyebiliriz.
Dincilik
ne yapar?
Dincilik,
dinin, bizden bağımsız, bizden ayrı şekilde değerli olduğu kanaatini bize kabul
ettirmeye çalışır.
Peki
ama “değerli olmak” ne demektir?
Değerli
veya değer olmak demek, “Elde edilmek
istenen ve elde edildiğinde de korunmak istenen bir varlık olmak” demektir.
Dünyada
bütün insanlar için ayrımsız şekilde “değerli olan” şeyler var mıdır? Evet
vardır. Bunlar üç tanedir: Hayat,
mülkiyet ve hürriyet hakları. Bu üç şey neden “evrensel” değeri haizdir? Çünkü bu üçü olmazsa, insan nesli
sürdürülemez.
İnsanın
hayatının korunması aklını ve vicdanı çarpıtılmamış, tehdit edilmeyen her insan
için tartışılmaz bir zarurettir.
İnsanoğlunun,
kendi aklına göre ve menfaati kullanacağı araçlara sahip olması hayatını ve
neslinin devamını koruyabilmesi için elzemdir.
İnsanın
kendi aklına göre ve menfaati için kullanacağı araçlara sahip olup bunları
kullanabilmesi için bağımsız olması da
bu araçlar üzerindeki “tasarrufunu”
sağlayabilmek için elzemdir.
Peki
dinci ne yapar?
Dinci,
dinin sizden ayı şekilde değerli olduğunu, size zorla kabul ettirmeye çalışır.
Böylece dini, sizin ferdî/bireysel kabul alanınızın dışına çıkarır. Size din
hakkında düşünmeyi men eder. Bunu neden yapar? Çünkü dini bir politik rejim
haline getirip de sizi ona uydurmaya çalıştığında eleştirilmekten korunmak
ister.
Çünkü
dincilerin savunduğu şeriat rejimlerinde ne kadar aklınızın olduğuna bakılmaz;
ne kadar itaat ettiğinize bakılır.
İşte
bu noktada dinin özüyle şeriat rejimlerinin özü arasındaki farka geliyoruz.
Şeriat
rejimleri, dinin özüyle ilgilenmez. Onlar bir yandan savundukları düzen için
dinin tartışılmaz mükemmelliğini kullanır öte yandan onun özünün anlaşılmaması
için ellerinden geleni yaparlar. Şeriatçıların Kur’an’ın tercümesine bu kadar şiddetle
karşı olmalarının sebebi budur. Hiçbir şeriat rejimini, dinin özüne göre
eleştirmezsiniz. Şeriatçılar dinin özünün, onların kurduğu din rejimi olduğunu
söyleyerek aklınızı ve vicdanınızı susturur. Bugün Türkiye’de Ak parti denen “dinci
odağın” (AYM hükmü) iktidarının anahtarı budur.
Dinin özü, dine
dayandığı iddia edilen, iyi bir şeriat rejimi kurulabileceği için iyi değildir.
Dinin özünü iyi
yapan şey, onun özündeki evrensel akılcılık ve vicdanîliktir.
Dinin
aslında iyi olduğunu söyleyerek şeriatçı rejimleri eleştirmeye kalktığınızda ; “
Aslında, dinin özüne dayanan iyi bir
şeriat rejimi kurulabilir!” demiş olursunuz. İşte burada öldürücü bir
hata yaparsınız. Çünkü şeriat rejimleri zaten kendilerinin, dinin özü olduğunu
insanlara kabul ettirerek ayakta kalmaktadır.
İşte
dine dayalı siyasetin “katil argümanı” budur. “İyi bir şeriat rejimi” diye bir
şey kurmak mümkün değildir. Çünkü insanları,
bireysel inanışlarına saygı duyarak onların dinlerini kendilerine göre
yaşamasına izin vererek kabul eden bir şeriat rejimi yoktur ve olamaz da.
Şeriat zaten dini, insanüstü, akıl ve vicdan dışı bir değer kabul etmenin
siyasi sonucudur.
Akılcı
olan, şeriat özlemlerini, dinin özüne göre eleştirmeye veya tadil etmeye kalmak değildir.
Akılcı
olan, şeriat rejimlerinin dinle bağdaşmadığını göstermektir.
2 yorum:
Dinin özü, dine dayandığı iddia edilen, iyi bir şeriat rejimi kurulabileceği için iyi değildir.
Dinin özünü iyi yapan şey, onun özündeki evrensel akılcılık ve vicdanîliktir.
Teşekkürler efendim, gene beklerim.
Yorum Gönder