14 Mart 2014 Cuma

Dinci İdealizmin Yararsızlığı

Dinci İdealizmin Yararsızlığı
Şeriat rejimleri hakkında konuşurken kullanılan en yaygın metot, dinin özüne değinmek ve sonra dinin güzelliğini ispat etmek.

Ülkemizde hayatını dine göre düzenleyen ve ülkeyi de buna göre düzenlemek isteyen her   fikirden vatandaş bu akıl yürütmeye göre  sürüleştiriliyor.

Dinin özüne değinerek dinin güzelliğini ispat etmeye çalışmak acaba gerçekten şeriat rejimlerinin “özünde” iyi olabileceğini kanıtlar mı?

Bir kısım milliyetçilerin de kullandığı bu akıl yürütmenin yanlışı şudur:
Dinin güzelliği ve mükemmelliği, onun, herkes için ve her zaman güzel olduğunu anlatır. “Herkes için ve her zaman” derken kastımız, her bir ferdin, kendi  aklı ve vicdanı için güzel olması demektir. Yani bir dinin mükemmel olduğunu söylüyorsanız  bundan çıkarılacak sonuç, onu kabul eden her bir ferdin, kendi aklı ve vicdanınca o dinden  mutlaka yararlanacağını söylüyorsunuz demektir.

Burada iki anahtar kelime var: “Fert /birey” ve “kabul”…

Ne demek istiyoruz?
Dini kabul eden varlık veya birim, ferttir/bireydir. Bu da bir dinin değerinin onu kabul eden fertler/bireylerin  kendi akıl ve vicdanlarında saklı tutulduğu anlamına gelir. İslâmiyet’in mükemmel olduğu kanaati sadece İslâm’ı kabul etmiş fertlerin kafasında  var olan bir telâkkidir. Aynı şeyi diğer bütün dinler için de söyleyebiliriz.
Dincilik ne yapar?
Dincilik, dinin, bizden bağımsız, bizden ayrı şekilde değerli olduğu kanaatini bize kabul ettirmeye çalışır.
Peki ama “değerli olmak” ne demektir?
Değerli veya değer olmak demek, “Elde edilmek istenen ve elde edildiğinde de korunmak istenen bir varlık olmak” demektir.
Dünyada bütün insanlar için ayrımsız şekilde “değerli olan” şeyler var mıdır? Evet vardır. Bunlar üç tanedir: Hayat, mülkiyet ve hürriyet hakları. Bu üç şey neden “evrensel” değeri  haizdir? Çünkü bu üçü olmazsa, insan nesli sürdürülemez.
İnsanın hayatının korunması aklını ve vicdanı çarpıtılmamış, tehdit edilmeyen her insan için tartışılmaz bir zarurettir.
İnsanoğlunun, kendi aklına göre ve menfaati kullanacağı araçlara sahip olması hayatını ve neslinin devamını koruyabilmesi için elzemdir.  
İnsanın kendi aklına göre ve menfaati için kullanacağı araçlara sahip olup bunları kullanabilmesi için bağımsız olması da  bu araçlar üzerindeki  “tasarrufunu” sağlayabilmek için elzemdir.
Peki dinci ne yapar?
Dinci, dinin sizden ayı şekilde değerli olduğunu, size zorla kabul ettirmeye çalışır. Böylece dini, sizin ferdî/bireysel kabul alanınızın dışına çıkarır. Size din hakkında düşünmeyi men eder. Bunu neden yapar? Çünkü dini bir politik rejim haline getirip de sizi ona uydurmaya çalıştığında eleştirilmekten korunmak ister.

Çünkü dincilerin savunduğu şeriat rejimlerinde ne kadar aklınızın olduğuna bakılmaz; ne kadar itaat ettiğinize bakılır.

İşte bu noktada dinin özüyle şeriat rejimlerinin özü arasındaki farka geliyoruz.
Şeriat rejimleri, dinin özüyle ilgilenmez. Onlar bir yandan savundukları düzen için dinin tartışılmaz mükemmelliğini kullanır öte yandan onun özünün anlaşılmaması için ellerinden geleni yaparlar. Şeriatçıların Kur’an’ın tercümesine bu kadar şiddetle karşı olmalarının sebebi budur. Hiçbir şeriat rejimini, dinin özüne göre eleştirmezsiniz. Şeriatçılar dinin özünün, onların kurduğu din rejimi olduğunu söyleyerek aklınızı ve vicdanınızı susturur. Bugün Türkiye’de Ak parti denen “dinci odağın” (AYM hükmü) iktidarının anahtarı budur.

Dinin özü, dine dayandığı iddia edilen, iyi bir şeriat rejimi kurulabileceği için iyi değildir.
Dinin özünü iyi yapan şey, onun özündeki  evrensel  akılcılık ve vicdanîliktir.

Dinin aslında iyi olduğunu söyleyerek şeriatçı rejimleri eleştirmeye kalktığınızda ; “ Aslında, dinin özüne dayanan iyi bir şeriat rejimi kurulabilir!” demiş olursunuz. İşte burada öldürücü bir hata yaparsınız. Çünkü şeriat rejimleri zaten kendilerinin, dinin özü olduğunu insanlara kabul ettirerek ayakta kalmaktadır.

İşte dine dayalı siyasetin “katil argümanı” budur. “İyi bir şeriat rejimi” diye bir şey kurmak mümkün değildir. Çünkü insanları,   bireysel inanışlarına saygı duyarak onların dinlerini kendilerine göre yaşamasına izin vererek kabul eden bir şeriat rejimi yoktur ve olamaz da. Şeriat zaten dini, insanüstü, akıl ve vicdan dışı bir değer kabul etmenin siyasi sonucudur.
Akılcı olan, şeriat özlemlerini, dinin özüne göre eleştirmeye veya  tadil etmeye kalmak değildir.
Akılcı olan, şeriat rejimlerinin dinle bağdaşmadığını göstermektir.








2 yorum:

selcen dedi ki...

Dinin özü, dine dayandığı iddia edilen, iyi bir şeriat rejimi kurulabileceği için iyi değildir.
Dinin özünü iyi yapan şey, onun özündeki evrensel akılcılık ve vicdanîliktir.

Afşar Çelik dedi ki...

Teşekkürler efendim, gene beklerim.