23 Mart 2014 Pazar

MECBURİYET


İtiraf etmeliyim ki, son dört yıldır bir umut gayret gösterip, Kürt kökenli öğrencilerimde var olan ya da yurt ve okul ortamlarındaki PKKlı öğrencilerin tesiriyle kabaran etnik ırkçılığa karşı, karınca kararınca bir tesir oluşturmaya, Köy Sosyolojisi gibi bazı derslerimin bana sağladığı avantajı da kullanarak adeta çırpınırcasına gayret gösteriyorum.
Sözlerimin öğrencilerim üzerindeki tesirinin hükümetin açılım politikası çerçevesindeki oluşturduğu iklim yüzünden uçup gitmesi bende yeni bir yol arayışına soktu.
Şimdilerde Kürtleşmiş Türkler olgusunun üzerine gidilmesinin daha akılcı bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.
Diğerleri olaganüstü bir heyecanla kendilerini ait hissettikleri, baskılanmış ve zulm görmüş olduğunu varsaydıkları, tarihini antik çağlara kadar indirdikleri bir halka mensup olma şuuru ile bizim bir şey yapmış olmamamıza gerek kalmadan kendilerini öteki olarak görüyorlar...
Açıkcası hükümet hoyratça ortasından sıktığı için macun tüpünden çıkmış durumda... Kürtleşmiş olanlar ise, başta fizyolojik görünüm, sonra mezhep farkından dolayı bu durumu çokta içselleştirememiş durumdalar...
Ben bu kapıdan Ali Rıza Özdemir, Macit Gürbüz, Mehmet ERÖZ vb yazarların kitaplarından faydalanarak giriyorum. Hem anlatıyor, hem de kitapları okumaları için veriyorum... Buralarda kitap bulmak zor olduğu için okutabildiğim öğrenci sayısı az olmakla birlikte dediğim gibi ben elimden geleni yapıyorum...
Bir öğrencimi vatana kazandırsam kardır diye bakıyorum...
BDP'nin ve PKK'nın Diyarbakır mitingini görünce, gidişata DUR demek için ne kadar geç olduğunu idrak etmekle birlikte, bir şeyler yapmadım dememek adına emekleyerek de olsa çabalamaya devam etme kararlılığındayım...
Son yıllarda Cumhuriyet toprakları içinde olmasa bile, Misaki milli sınırları içinde olduğu, ya da Türk varlığı nedeniyle bizim dediğimiz eski Musul Vilayetimizi, Suriye Bayır Bucak Türkmenelini, en sonda kabul etmek zor gelse de Kırım'da vatan kaybettik.
Bir de insansız bile olsa Türk coğrafyasında yer alan Egedeki 16 adamızı kaybettik...
Görünen o ki, silkinip ayağa kalkamazsak, Cumhuriyetimizin oldukça büyük bir parçasını kaybedeceğiz...
Balkanlarda kaybettiğimiz anavatanımızdan sonra yaşama ihtimalinin yakın ve görünür hale geldiği böyle bir faciayı göremeyen gözlere göstermek, anlayamayanlara anlatmak, duymak istemeyenlere duyurmak üzere vaziyet almak bir vazifeden öte adeta TÜRKÜM diyen herkes için bir MECBURİYETTİR!

Hiç yorum yok: