2 Ağustos 2014 Cumartesi

Sağ Seçmen Davranışında Akıldışılık



Halkın akılcı oy  vermek kaabiliyeti ve sorumluluğu artık yok sayılıyor.

İşin kötüsü artık halk da herhangi bir akılcı davranışı gereksiz buluyor.

Günümüzde Türkiye’de seçmenler hayvanî ihtiyaçların hükümet eliyle  giderildiği bir sistemi benimsemiş görünüyorlar. Ülkenin tipik ve kemikleşmiş sağ seçmeni için bütün hayat, yiyebilmek, giyinebilmek ve üreyebilmekten ibaret.

Nasıl bu kadar kesin konuşabiliyoruz? Çünkü merkez sağı işgal eden seçmenler, “Biz olmasak fareler gibi açlıktan ölürdünüz!”  gibi büyük bir terbiyesizlik eden vekilleri hâlâ can-ı gönülden destekleyebiliyor, bu bağışçı ve vesayetçi zihniyeti benimsemekte mahzur görmüyor.

Bu şu anlama geliyor: Ülkenin yarısını oluşturan  kemikleşmiş sağ seçmen kendisini ya beslenmesi gereken evcil hayvanlar olarak görüyor ki bunun hiç farkında değil ya da kendisi dışındaki herkesi zapt edilmesi gereken yabani canlılar olarak görüyor. Aslında bu iki güdü aynı anda  egemen sağ seçmenin zihninde beraber bulunuyor.

“Hayvan” benzetmesi  abartılı ve kırıcı görünebilir ama kendisini  sürekli güdülmesi gereken bir canlı olarak gören insanın durumunu anlatmak için daha uygun bir benzetme de  yok gibi görünüyor. Dikkat edilirse sağ seçmen özellikle lidere ve partiye bağımlı, kişisel karar vermek gücünden ve iradesinden yoksun bir yapıdadır. Kendisi yerine başkasının karar vermesi durumunu kabullenip bundan gocunmayan, hayatı hakkında başkasının karar vermesini inancının  gereği sayan sağ seçmen, aslında insanlığından vazgeçtiğini görmek istemez.

O halde seçimlerde sağ seçmen nasıl oy kullanıyor? Buraya kadarki tahlilden nasıl oy kullanmadığını anladık. O halde şunu söyleyebiliyoruz: Sağ seçmen akılcı değildir ama zekidir.

Bu zekâ, zevki, üremeyi, beslenmeyi, barınmayı fark ederek öğrenebilen hayvanların zekâsından farklı değildir.

Sağ seçmen, ekmek, barınma ve cinsellik bulabildiği, bunları güvence altına alabildiği her ortamı benimser. Karılarına türban taktırıp Alman kanunlarıyla yaşamakta, sosyal demokratlara oy vermekte beis görmeyen gurbetçi sağ seçmenin davranışı bunun tipik örneğidir. Çünkü sağ seçmen için var olmak sadece hayatta kalabilmek ve üreyebilmekten ibaret.
Neden böyle? Çünkü sağ seçmen, hayatın sebeplerine ve sonuçlarına dair düşünmek gereğini hissetmiyor. Çünkü sağ seçmen hayatın bireysel varoluşuna dair  akıl yürütmenin takdir edildiği bir toplumsal yapıdan gelmiyor.

Sağ seçmen denen kesim, kafasında, aklın ahlâka yönelen seçimlerinden yoksun şekilde salt hayatta kalmaya yönelik bir vahşi orman hayaliyle yaşıyor. Bu da sağ seçmenin menfaate dayalı seçimlerinde akılcılığı ve ahlâkı tamamen ortadan kaldırıyor.

Normalde ulusal bir devlette sağlanan hukuk birliği, herkese daha fazla güven verecekken ve gene normalde akıl sahibi bir seçmenin bunu tercih etmesi gerekse de sağ seçmenin ya din ya da etnisite üzerinden kör inançlarla güdülendiriliyor olması Türkiye’de  seçmen davranışının özünde  akılcı olmadığını açıkça gösteriyor.

Veya aklın gerektirdiği sebep sonuç ilişkilendirmesi, normalde, seçmenin dine dayalı bir rejimde özgür kalamayacağını göstermeliyken, bir şeriat rejimini kurabilmek için demokrasiyi istismar edenleri desteklemek sağ seçmenin karakteristiği oluyor.

Bu çarpık algılama dinle pekiştiriliyor. Din, sürekli kıyıcılığın, ötekileştirmenin meşrulaştırıcısı olarak bu kitleye telkin ediliyor. Sağ sözde ahlâkî değerleri korumak bahanesiyle aklı alabildiğine törpülüyor ve onun yerine Emevi kesin inancını yerleştiriyor.  Bu kesin inanç, insanların hayatlarının yarım akıllı her siyaset esnafınca  alabildiğine ve  sınırsızca sömürülebilmesine imkân veriyor. İşte Türk toplumunu yakın vadede bekleyen asıl tehlike de bu.









4 yorum:

Derya Yeliz ULUTAŞ dedi ki...

Oy verme kriterleri ile hayata yükledikleri anlam birebir örtüşüyor. Adam dünyaya yemek-içmek, boşaltım yapmak ve üremek için geldiğine inaniyor. Bu adama duble yol, park, kaldırım taşı veya 4 kadınla evlenme imkanı degil de çağdaş bir hukuk devleti vaadiyle gelirsek, haliyle adamcağız gidip ampule basıyor mührü.
Ya da " Hukuk devleti ney? Yenir mi o? Sevişebiliyoz mu yani? " filan diye soruyor. Durum vahim.

ergün tutuş dedi ki...

Saygılar...bizde sağ yada...dinci seçmen oranı...% 85 lere ulaşma potansiyeline sahiptir...sağ cenahda bulunanlar....kendi aralarında dünyalıklara her yoldan ulaşabilmek için...ALLAH'A ve dine karşı uluorta mekanlarda çok fazlaca duygusalız propagandası yaparlar...bu davranış biçimi birbirlerini aldatmak içindir....sahtedir...dağılıp birey olarak..tek başlarına kaldıklarında...kazançlarının muhasebesini...hem kendi aralarında hemde birey olarak ALLAH ile ALLAH'I nasıl kandırdıklarının düşüncesini taşımazlar...şeytanlaşmış bireylerle...bir araya geldiklerinde topluca birbirlerini ve ALLAH'I kandırma ayinleri...şeytanlaşmış ve şeytanileşmiş topluma şapka çıkarmak elzemdir...Sayın Çelik saygılar...

Afşar Çelik dedi ki...

Ergün Bey,

Tekrar hoşgeldiniz. Haklısınız, "şeytanlaşmış bir toplumla" karşı karşıyayız. Allah'ı bile aldattığını sanan insanlara ne anlatabiliriz?

Vakit ayırdığınız için çok teşekkürler. Saygılar.

Afşar Çelik dedi ki...

Taşı gediğine koymuşsun gene Yelizciğim, sağ olasın. Aynen. Adamın hayattaki amacı hukuk devleti değil ki hukuk devletini ne yapsın?