İşin kötüsü artık halk da
herhangi bir akılcı davranışı gereksiz buluyor.
Günümüzde Türkiye’de seçmenler
hayvanî ihtiyaçların hükümet eliyle
giderildiği bir sistemi benimsemiş görünüyorlar. Ülkenin tipik ve
kemikleşmiş sağ seçmeni için bütün hayat, yiyebilmek, giyinebilmek ve
üreyebilmekten ibaret.
Nasıl bu kadar kesin
konuşabiliyoruz? Çünkü merkez sağı işgal eden seçmenler, “Biz olmasak fareler
gibi açlıktan ölürdünüz!” gibi büyük bir
terbiyesizlik eden vekilleri hâlâ can-ı gönülden destekleyebiliyor, bu bağışçı
ve vesayetçi zihniyeti benimsemekte mahzur görmüyor.
Bu şu anlama geliyor: Ülkenin
yarısını oluşturan kemikleşmiş sağ
seçmen kendisini ya beslenmesi gereken evcil hayvanlar olarak görüyor ki bunun
hiç farkında değil ya da kendisi dışındaki herkesi zapt edilmesi gereken yabani
canlılar olarak görüyor. Aslında bu iki güdü aynı anda egemen sağ seçmenin zihninde beraber
bulunuyor.
“Hayvan” benzetmesi abartılı ve kırıcı görünebilir ama
kendisini sürekli güdülmesi gereken bir
canlı olarak gören insanın durumunu anlatmak için daha uygun bir benzetme de yok gibi görünüyor. Dikkat edilirse sağ seçmen
özellikle lidere ve partiye bağımlı, kişisel karar vermek gücünden ve
iradesinden yoksun bir yapıdadır. Kendisi yerine başkasının karar vermesi durumunu
kabullenip bundan gocunmayan, hayatı hakkında başkasının karar vermesini
inancının gereği sayan sağ seçmen,
aslında insanlığından vazgeçtiğini görmek istemez.
O halde seçimlerde sağ seçmen
nasıl oy kullanıyor? Buraya kadarki tahlilden nasıl oy kullanmadığını anladık.
O halde şunu söyleyebiliyoruz: Sağ seçmen akılcı değildir ama zekidir.
Bu zekâ, zevki, üremeyi,
beslenmeyi, barınmayı fark ederek öğrenebilen hayvanların zekâsından farklı
değildir.
Sağ seçmen, ekmek, barınma ve
cinsellik bulabildiği, bunları güvence altına alabildiği her ortamı benimser.
Karılarına türban taktırıp Alman kanunlarıyla yaşamakta, sosyal demokratlara oy
vermekte beis görmeyen gurbetçi sağ seçmenin davranışı bunun tipik örneğidir.
Çünkü sağ seçmen için var olmak sadece hayatta kalabilmek ve üreyebilmekten
ibaret.
Neden böyle? Çünkü sağ seçmen,
hayatın sebeplerine ve sonuçlarına dair düşünmek gereğini hissetmiyor. Çünkü
sağ seçmen hayatın bireysel varoluşuna dair
akıl yürütmenin takdir edildiği bir toplumsal yapıdan gelmiyor.
Sağ seçmen denen kesim,
kafasında, aklın ahlâka yönelen seçimlerinden yoksun şekilde salt hayatta
kalmaya yönelik bir vahşi orman hayaliyle yaşıyor. Bu da sağ seçmenin menfaate
dayalı seçimlerinde akılcılığı ve ahlâkı tamamen ortadan kaldırıyor.
Normalde ulusal bir devlette
sağlanan hukuk birliği, herkese daha fazla güven verecekken ve gene normalde
akıl sahibi bir seçmenin bunu tercih etmesi gerekse de sağ seçmenin ya din ya
da etnisite üzerinden kör inançlarla güdülendiriliyor olması Türkiye’de seçmen davranışının özünde akılcı olmadığını açıkça gösteriyor.
Veya aklın gerektirdiği sebep
sonuç ilişkilendirmesi, normalde, seçmenin dine dayalı bir rejimde özgür
kalamayacağını göstermeliyken, bir şeriat rejimini kurabilmek için demokrasiyi
istismar edenleri desteklemek sağ seçmenin karakteristiği oluyor.
Bu çarpık algılama dinle pekiştiriliyor.
Din, sürekli kıyıcılığın, ötekileştirmenin meşrulaştırıcısı olarak bu kitleye
telkin ediliyor. Sağ sözde ahlâkî değerleri korumak bahanesiyle aklı
alabildiğine törpülüyor ve onun yerine Emevi kesin inancını yerleştiriyor. Bu kesin inanç, insanların hayatlarının yarım
akıllı her siyaset esnafınca
alabildiğine ve sınırsızca
sömürülebilmesine imkân veriyor. İşte Türk toplumunu yakın vadede bekleyen asıl
tehlike de bu.
4 yorum:
Oy verme kriterleri ile hayata yükledikleri anlam birebir örtüşüyor. Adam dünyaya yemek-içmek, boşaltım yapmak ve üremek için geldiğine inaniyor. Bu adama duble yol, park, kaldırım taşı veya 4 kadınla evlenme imkanı degil de çağdaş bir hukuk devleti vaadiyle gelirsek, haliyle adamcağız gidip ampule basıyor mührü.
Ya da " Hukuk devleti ney? Yenir mi o? Sevişebiliyoz mu yani? " filan diye soruyor. Durum vahim.
Saygılar...bizde sağ yada...dinci seçmen oranı...% 85 lere ulaşma potansiyeline sahiptir...sağ cenahda bulunanlar....kendi aralarında dünyalıklara her yoldan ulaşabilmek için...ALLAH'A ve dine karşı uluorta mekanlarda çok fazlaca duygusalız propagandası yaparlar...bu davranış biçimi birbirlerini aldatmak içindir....sahtedir...dağılıp birey olarak..tek başlarına kaldıklarında...kazançlarının muhasebesini...hem kendi aralarında hemde birey olarak ALLAH ile ALLAH'I nasıl kandırdıklarının düşüncesini taşımazlar...şeytanlaşmış bireylerle...bir araya geldiklerinde topluca birbirlerini ve ALLAH'I kandırma ayinleri...şeytanlaşmış ve şeytanileşmiş topluma şapka çıkarmak elzemdir...Sayın Çelik saygılar...
Ergün Bey,
Tekrar hoşgeldiniz. Haklısınız, "şeytanlaşmış bir toplumla" karşı karşıyayız. Allah'ı bile aldattığını sanan insanlara ne anlatabiliriz?
Vakit ayırdığınız için çok teşekkürler. Saygılar.
Taşı gediğine koymuşsun gene Yelizciğim, sağ olasın. Aynen. Adamın hayattaki amacı hukuk devleti değil ki hukuk devletini ne yapsın?
Yorum Gönder