Başbakan “Ortadoğuyu bataklığa
benzetmek ırkçılıktır!” dedi.
Yani Ortadoğu aslında ideal
ve huzurlu bir yer ayrıca burada
insanlar ayrımcılık yapmaksızın, huzur içinde
bir “kimliksizlik hümanizmi cennetinde” yaşıyor.
Ortadoğu denen yeri belirleyen
iki şey var: Birincisi uluslaşabilmiş toplumlarla uluslaşamamış toplumların
kimlik çatışmaları…
Bunun yanında, dinin toplumsal
hayat ve devletle ilişkilerinin derecesi.
Bataklık, şüphesiz ekosistem için
gerekli bir oluşumdur.
Buna mukabil insan hayatı için
uygun bir ortam değildir. Bataklık bina yapımına uygun sağlam bir zemin
içermeyen bir yerdir. Ayrıca insan sağlığına zararlı pek çok canlıyı
barındırır.
Dolayısıyla bize sağlam bir zemin
veremeyen, içine girdiğimizde bizi ölüme
götürecek bir yerdir.
Peki Ortadoğu bu açıdan bir
bataklığa benziyor mu, benzemiyor mu?
Oluşumları ne kadar yapay olsa da
bellibir ulusal çoğunluğa göre oluşmuş, “Arap devletlerinin” bu ulusal yapısına
karşın başta Kürt etnisitesi olmak üzere uluslaşamamış toplulukların yapay isyanlarının yarattığı kaos, bölgedeki
bütün ülkelerin sağlığını tehdit ediyor.
Dinin ideolojileştirilmesi, ayrı
bir etnisite kaynağı olarak görülmesiyle; Müslümanlar bir de dine dayanarak
bölünüyor. Dinle devlet ve toplum ilişkileri anormal şekilde iç içe
geçiriliyor. Bunun sonunda ulusal devletlerin sağladığı hukuk birliği ve
emniyet tekeli ortadan kalkıyor.
Yukarıdaki iki sebepten dolayı
Ortadoğu, yaşamak için emniyetsiz, kaypak ve hastalıklı bir coğrafya haline
geliyor.
Ortadoğu mevcut iktidar
partisinin ideolojimsi bağnazlığı ve onun Arap kökenleri ile Ortadoğu’da
yerleşik bir bataklık ortamı oluşturuyor. Bunun ayrımcılıkla ya da
ırkçılıkla bir ilgisi yok. Bu, düşmanlıkların bilenmesiyle yaratılan toplumsal
bölünmelerin güvensizliğinin ve
kirliliğinin yerleşmesi demek, hepsi bu.
Bir de üstad ne diyor ona bakalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder