Yani bir eski, kötü, bozulmuş
Türkiye varmış, şimdi AKP yepyeni bir Türkiye icat ediyor. Öyle olsun be
birader, itiraz etmiyorum. Tamam…
Şimdi şunu merak ediyorum:
Bu insanların babalarını,
dedelerini biliyoruz. Şimdi biri diyecek ki: “Canım, insan babasından,
dedesinden dolayı yargılanır mı?” Elbette yargılanmaz. Meselâ Ali Kemal’in oğlu yanılmıyorsam diplomat olarak
görevlendirilmiş.
İyi de Ali Kemal’in oğlu ile AKP
takımının bir farkı var.
Ali Kemal’in oğlu, babasının yanlışını anlayıp Türkiye Cumhuriyeti’ne
bağlılık gösteren bir insanmış.
Ya “Kanco’nun” oğlu Ahmet Türk veya Derviş Mehmet’in torunu Bülent Arınç ? Bunlar
aynı sadakati gösteriyor mu? Maalesef
hayır.
Ama beni asıl ilgilendiren bu insanlarla
yen ve arzulanır, makbul, meşru bir ülke inşaa edilebileceğine inanmak.
Bir hukuk devleti yaratacak
insanların, o hukuk devletinin unsurlarını anlayan insanlar olması gerekir. Atatürk’ü
Osmanlı’yı yıkıp barışı bozarak faşist
ve ırkçı biri olarak gösterenlere bir
iki şey sormak istiyorum:
Kanco denen kaçakçı, eşkıya başı
mı Türkiye’de “halkların kardeşliğini”
sağlamayı veya “demokratik cumhuriyet “kurmayı istiyordu?
Derviş Mehmet mi “inanç özgürlüğünü” tanıyan “gerçek
laikliği” kurmak istiyordu? Yani Atatürk
din düşmanı bir laikken Derviş Mehmet’in
amacı, “dine saygılı” bir laik hukuk devleti kurmaktı, öyle mi?
İşte konu bu: Babalarının, dedelerinin
ilkelliğini sürdüren insanların babalarının dedelerinin zihniyetiyle,
içinde korkusuzca yaşadıkları , servet
edindikleri, siyaset yapabildikleri ( hayat, mülkiyet ve ifade hürriyeti haklarının
korunduğu) Türkiye Cumhuriyeti gibi bir ülkeyi kurabileceklerini sanmaları.
Derviş Mehmetler, Kancolar asalak
olarak yaşayıp sömürdükleri değerler tükenince
başka bir yere göçen canlılardır. Bu canlılarla bir devleti yaşatan
ilkeleri sürdürmek mümkün değildir. İşte bu yüzden asalakların ilkelliğine geri
dönmek isteyen insanlara “gerici” diyoruz.
Gericiler, biz kendilerini insan
olarak gördüğümüz için insan elbisesi giymiş asalaklar.
Atalar doğruyu söylemiş: “Katranı
kaynatsan olur mu şeker, cinsini sevdiğim
cinsine çeker!” diye. Biz şimdi kaynatılıp kaynatılıp tadından yenmez demokrasi şekerlerin kazanında debeleniyoruz
hacım….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder