Yapar mıydın , Allah aşkına? |
Oysa koskoca garnizona elini
kolunu sallayarak giren bir hain, namusumuz bildiğimiz sembolümüze el uzatıp
sağ kalarak oradan çıkabiliyordu.
Başbakan “Diyarbakır’ın
hassasiyetleri belli” diyor. Yani “Diyarbakır’ın Türk bayrağından ve askerinden
rahatsız olması, bizim için önemli…” diyor.
Yani? Onun başbakan olmasını, bir
yetki kullanmasını, saygı görmesini, pasaport alıp ülkeyi temsil etmesini
sağlayan değerlerin Diyarbakır’ı rahatsız ettiğini söylüyor.
E etkili ve en yetkili ağızdan
gelen bu bilgi ne demektir?
Memleketin bir köşesindeki Türk
askerinin, memleketin bayrağından rahatsız olanlar için terhis edilmesi, etkisizleştirilmesi gerektiğidir.
Bu alenen işgaldir, ihanettir, savaş ilânıdır.
Normalde herhangi bir ülkenin
garnizonuna elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz. Hele girip de ordunun,
kendi namusundan aziz bildiği bayrağına el uzatamazsınız. Bunu yaparsanız artık barışçı hukuk korumasından
yararlanamaz, doğrudan düşman sayılarak ortadan kaldırılırsınız.
Peki Diyarbakır’da böyle mi
olmuştur? Maalesef hayır. Türkiye, içteki etnik ırkçı hainlerce sürekli savaşla tehdit ediliyor. Ve
gene açıkçası Yeni Osmanlı olmakla övünen bir parti de eski Osmanlı’nın
işbirlikçi, hain hükümetlerini taklit ediyor. O zaman düveli muazzamaya
namusunu teslim etmeyi dindarlık sayan zevat bu gün, onun Kürt etnikçi
taşeronlarının eşkıyalığına yalvarmayı namusuna yedirebiliyor. Kendi evlâdını, çakalların ve tecavüzcü
pisliklerin insafına terk ederek barış satın almaya çalışıyor.
Ve bir kere daha ordularımız düşmana teslim olmuş vatansızlarca
lağvediliyor. Olan biten bu.
Her yazının sonuna bir orta şekerli Nihat Genç, hoş olmaz mı?
Her yazının sonuna bir orta şekerli Nihat Genç, hoş olmaz mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder