Şu sıralar sıkça işitiyorum: "Doğru söylüyorsun AMA..."
Bununla konuşmanın boş bir iş olduğu anlatılmak isteniyor herhalde , eyvallah!
Ama bunun yanında konuşmanın, yazmanın aslında boş işler olduğ söyleniyor.
Gerçekten öyle mi?
Bu inanç aslında dinci ve etnik ırkçı vahşetin ve ilkelliğin karşısında yenildiğimizi itiraf etmek, demek.
Çok haksız sayılmaz çünkü gerçekten etnik ırkçılık ve dincilik ikna edilmekten uzak, buna niyeti de kaabiliyeti de olmayan toplumsal bir tabana dayanıyor.
Peki ne yapalım?
Bunu "verili" /değiştirilemez bir gerçek olarak kabul edip boyun mu eğelim?
Boyun eğmezsek de her birimiz elimize bir silah alıp savaş mı çıkaralım?
Şüphesiz "namus günü" geldiğinde onu da yaparız ama bugün başka işlerin günüdür.
Bugün yapılması gereken etnik ırkçı ve dinci koalisyonunun her türlü baskısına ve algı operasyonuna karşı konuşmak ve daha önemlisi YAZMAK. Çünkü söz uçar, yazı kalır.
Günümüzde milliyetçi denebilecek vatansever basın muazzam bir saldırı altında.
Bu basın kesimi tamamen vatanseverlerin desteğiyle ayakta duruyor.Milletçe yıllık kişi başına ortalama ancak 16sn. okuduğumuz düşünülürse menfaat havuzundan beslenmeyen basın organlarının durumu herhalde anlaşılabilir.
PekiTürk Ulusu ve Türk vatanını entelektüel sahada savunmak yalnız onların görevi midir? Elbette hayır!
0 halde bizne yapmalıyız?
Bizim yapmamız gereken sanalağı etkin biçimde kullanmaktır.
Bu "sosyal medyada" varlığımızı göstermenin ötesinde ciddi bir iş.
Bu,"entelektüel bir birikim" oluşturabilmek meselesi.
Şahsen bunun için solcu olsun sağcı olsun her bir milliyetçinin/ vatanseverin (Elbette sanal ağ için ulemadan, asrı saadetten vs. bir delile ihtiyaç duymaksızın aklını kullanabilenlerin) kendine birer kişisel sanalağ günlüğü (blog) açarak bir an önce fikirlerini, çözüm önerilerini paylaşmaya başlaması gerektiğini düşünüyorum.
Blog,ücretsiz, rahat düzenlenebilen ,gayet kolay açılabilen bir kayıt türü. Ayrıca akıllı telefon uygulamalarıyla her yerde yazılabiliyor.
Bu neye yarar? Buher şeyden önce var olduğumuzu gösterir.
Bir sanalağ günlüğü bir gazeteden çok daha hızlı dağıtılır. Sansürlenmesi daha zordur.
Kişisellik içerdiği için okura çok daha samimi ve yakın gelir.
Diğer sanalağ günlükleriyle etkileşerek izlenme/ okunma sıklığı arttırılabilir.
Görsel içerik eklenme imkânı ile çekiciliği arttırılabilir.
Bugün bir sanalağ günlüğü milli mücadelenin yerel basını gibi bir sorumluluk taşıyor.
Belki tek başımıza bir şey değiştiremeyiz ama hiçbirimiz hiçbir şey yazmazsak hiçbir şeyi değiştiremeyiz.
4 yorum:
Doğru söylüyorsun... Ama demiyorum 😊 yazabilenler yazmalı kesinlikle. Her kes elinden geleni yapmalı
Ağabeycigim , yazılarını her zaman okuyor çok şey öğreniyorum sayende.. bilirim yazmak çok değerlidir.m.m.
Sevgili m.m.
Yazıları beğenmene sevindim. Umarım gerçekten işe yarıyorlardır.
Kimin yazısının kimin işine yarayacğı bilinmez onun için herkes bildiği konuları yazsa süper olurdu. Gene beklerim.
Sevgili Ayarsız,
"Ama" demediğin için çok teşekkürler. Her zaman bekliyorum, biliyorsun.:)
Yorum Gönder