Artık sıradan insanlar haram para ile zengin olanların hayatlarına özenir oldu.
“Helâl” denen şey, kendisine uyulması imkânsız, bir tür gülünç ve geçersiz ahlâkî öğüt anlamına gelir oldu.
Bunun ne önemi var? Önemli olan parayı elde etmek değil mi?
Bunun önemi şurada: Para “kazanılır”. Yani herhangi bir şekilde elde edilmez, ancak “hak edilir”.
İşin ahlâkî ( veya dinî) boyutu bir yana paranın kazanılması, bir değer değişimini ifade eder.
Ama bundan daha önemli bir şey var, bana göre… O da sözde Müslüman bir toplumda fakirlik korkusunun yaşanması.
Bugün artık Türkiye hayatın her an bitebileceği, değerlerin her an birileri tarafından gasp edilivereceği, her şeyin kaybedilivereceği bir yer gibi düşünülmekte…
Çünkü her şeyin havadan kazanıldığı bir memlekette, hiçbir şey güvende değil.
“Dindar cumhurbaşkanı” seçmekle övünen bir sözde muhafazakâr yığında artık rızkın kaynağının Allah olduğu inancı yok olmuş!
Yaygın bir yarın endişesi, yaygın bir fakirlik korkusu, elimizi, ayağımızı bağlıyor. Üretmek, yaratmak ve çoğaltmak için değil ancak elde etmek için uğraşıyoruz. Zaire gibi çalışıp Amerika gibi yaşamak istiyoruz.
Hayır, hayır… Kendime öğütleyeceğim şeylerin özü bu değil. Kendime öğütleyeceğim şeyin özü:
“Fakirlikten korkma!”
Bundan da önemlisi şu:
“ Yaratıcı ve zengin ol!”
Bunların hepsi kendime öğütlerdir, yalnız kendime…
Elde etmek istediğimiz değerler kadar çok değer üretmek için yaşamıyorsak sorun var demektir.
O halde yaratıcı olmayı, yaratıcı olabilmekten dolayı sevinç duymayı ve zengin olmayı seçiyorum.
Yaratıcıyım, üretkenim ve zenginim.
Yaratıcıyım, üretkenim ve zenginim.
Yaratıcıyım, üretkenim ve zenginim.
Yaratıcıyım, üretkenim ve zenginim.
Yaratıcıyım, üretkenim ve zenginim.
Madencilere saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder