20 Aralık 2011 Salı

Bilgi Üzerine Kısa Bir Deneme

Ne zamandır bir bilgiyi edinmenin yolları üzerine düşünüyorum. Ve acaba okullarımızda öğretilen şeyler veya bu şeylerin öğretilme metotları dışında başka bir şey yok mudur, diye merak ediyorum.

Akademik uzmanlığın yarattığı en büyük sıkıntı, yaratıcı fikirlerin önünde bir engel halini almasıdır.
Akademik bilgi de  edinilmiş bilgilerin bir türüdür ama  tek ve en gerçek bilgi değildir.
Çünkü akademik bilgi, belli kayıt ve şart altında yapılan deneylerle ulaşılan bilgidir. Buna sosyal bilimler de dahildir. Söz gelimi aynı savaşı farklı ülkelerin arşivlerinde farklı tarih yorumlarıyla bulursunuz.
Bu durumda bilgi problemi, felsefeyle ilgisi düşünülmeksizin  çözülebilecek bir sorun değildir.

O halde felsefe nedir? Felsefe galiba – ki burada “galiba” demek bana büyük bir zevk veriyor- neyi nasıl düşünmemiz gerektiğiyle ilgili benimsenen yöntemlerden her biri…
Bu neden önemli? Şundan dolayı önemli: çoğu deneysel bilimle ilgili sorun, aslında  deneye bakış açısından kaynaklanır.
Meselâ ışığın davranışıyla ilgili dualist bakışta, deney düzeneğinin ve ölçüm araçlarının varlığının gözden kaçırılması farklı cevaplara yol açar.  Eğer bilimsel devrimler paradigmal  değişikliklerle meydana geliyorsa paradigmaların temelindeki şey yaklaşım farklılığı yani felsefî farklılıktır.
Çünkü farklı bir paradigma ileri süren kişi, deneyle veya veriyle ilgili olarak şunu kabul etmekte ve söylemektedir: “Benim verileri algılayış ve yorumlama biçimim seninkinden tamamıyla farklıdır…”
Bu açıdan bilimsel paradigmalar aslında deney sonuçlarından “kendiliğinden” doğmazlar. Peki neden sonuçlar biz kendiliğinden bir  bilgi üretmez? Çünkü eldeki verilerden hakikate giden bir yol çizmek insanın yapması gereken bir iştir. Yani aklını kullanarak üretmesi gereken yeni bir yol ve bilgidir. Daha önceden var olmayan bir yorumun, açıklama gücünün diğerleriyle rekabete girmesiyle sınanırlar.

Bu yüzden bilim adamlarının işi, üretilmiş teknolojiyle  bilinen şartlar altında aslında imkânı olan herkesin ulaşabileceği bilgilere tekrar tekrar ulaşmak değil, eldeki paradigmaların açıklayıcılığını sürekli sınamaktır. 
Bu yüzdendir ki bilmek  kendiliğinden meydana gelmez. Bilgi kendiliğinden beynimize girmez… bir şeyi bilgi haline getiren onun hayatta kullanılmasını sağlayan ve bunu yapmak iiçn de onu yorumlayan aklımızdır.

Aklımı kullanmayı ve öğrenmeyi seçiyorum.
Aklımı kullanmayı ve öğrenmeyi seçiyorum.
Aklımı kullanmayı ve öğrenmeyi seçiyorum.
Aklımı kullanmayı ve öğrenmeyi seçiyorum.
Aklımı kullanmayı ve öğrenmeyi seçiyorum.

Hiç yorum yok: