15 Aralık 2011 Perşembe

Dur Ve Sus


Bütün mesele aslında azıcık sabretmek… Yani? Azıcık ama azıcık susmak.
Bu sadece kişisel ilişkileri normalleştirmek için değil, hayatın bütünüyle barışık akabilmek için gerekiyor.
Hayat da bizimle konuşuyor. Söylediği de şu: “Sonuçların, yürümek istediğin yollardan sonra vardığın yerlerdir.”
O  halde nasıl yürüdüğümüze ve nereye gitmek istediğimize dikkat etmemiz gerekiyor. Bunun içinde deli gibi sürmektense arada durup çevreye bakmak gerekiyor. Bakmazsan öğrenemezsin. Öğrenmenin yolu öğrenilecek şeye bakmaktır. Öğrenilecek şeye bütün varlığınla bakmak ve akmaktır.
O halde kendimi telâşın ve paniğin ellerine bırakmadan…
Onların işgal etmek istediği huzur anlarını daima yapıcı bir işle doldurmak… Bunu kendime sürekli söylemek….
Aslında bütün sözler insanın kendisine söylenir. Zaman boş değildir… Sadece neyle doldurursan onunla dolar, harcanır.
Telâşın ve öfkenin ilacı sabırdır. Sabır, bir anlık susmaktır, bir anlık durmaktır.
Durmayı ve susmayı bil.
Durmayı, susmayı ve öğrenmeyi tercih ediyorum.
Durmayı, susmayı ve öğrenmeyi tercih ediyorum.
Durmayı, susmayı ve öğrenmeyi tercih ediyorum.
Durmayı, susmayı ve öğrenmeyi tercih ediyorum.
Durmayı, susmayı ve öğrenmeyi tercih ediyorum.



Hiç yorum yok: