Örtünmeyle ilgili görebildiğim
kadar Nur Suresi 31. Ayet dışında hiçbir delil bulunamıyor. Orada da “başörtüsü”
olup olmadığı tartışılan bir kelime etrafında fırtınalar koparılıyor.
İslâm’ın gerçekten kadının
örtünmesini emredip emretmediği açıkça anlaşılamıyor.
İslâm’ın kadının örtünmesini
emrettiğini söyleyenler, bunu birilerinin İslâm’dan anladıklarına göre yorumluyor. Kaldı ki ilgili ayetin indiği
devirde Arap toplumu için ifade ettiği mana düşünülmüyor.
Ve bu gün türbandan burkaya kadar
aşırılığın ölçüsüz örnekleri, İslâm’ın tartışılmaz bir emri olarak karşımıza
çıkıyor.
Kadının örtünmesinden murat
nedir?
Kadının cinsel cazibesinin,
toplumda fitneye yol açmasının engellenmesidir, herhalde?
Kadının cinsel cazibesi tek
başına etkin bir unsur değildir. “Kadının cinsel cazibesi”, erkeğin cinsellik algısının ifadesidir; kadın
vücudunun doğal çekiciliğinin ya da baştan çıkarıcılığının değil… Çünkü “cazibe”, cazip bulanın değer yargısıdır. Kadın vücudunun
kendileri için bir anlam ifade etmediği bir toplumda, böyle bir cazibeden
şüphesiz bahsedemezdik.
Kadının vücudunun cazibesinde
doğal bir yön yok mudur? Şüphesiz
kadının erkek cinsine güzel görünmesi doğaldır. Sorun bu cazibenin
yorumlanmasındadır.
Kadının erkek için güzel
görünmesi kimi toplumlarda “iyi” kimi toplumlarda “kötü” kabul edilmiştir.
Burada sorulması mümkün
sorulardan biri şudur: “Tanrı Adem ile Havva’yı yarattığında, Havva’nın Adem’e güzel
görünmesini murat etmiş midir, etmemiş midir? Eğer Havva Adem’e güzel
gösterilmişse ve bu da yaratılışımızın kökenindeki bir unsursa, yaratıcı bir
unsursa, kadının erkeğe güzel görünmesi bizatihi “kötü” olamaz, olmamalıdır.
İnsanların sıcaktan çıplak
dolaştıkları Afrika ovalarında çekilmiş fotoğraflarda
çıplak göğüslü kadınların erkek vücudundan daha farklı görünmemesinin sebebi de
sanırım budur.
O halde iş kadının erkeğe güzel
görünüp görünmemesinden ziyade, kadına bakıştadır.
Kadınla ilgili yaratılan günah
korkusuna baktığımızda; bunun kesinlikle bedevî Arapların kadını mallaştıran, erkek egemen, fallik- otoriter toplumsal
yapısından kaynaklandığını görürüz.
O halde örtünmenin kadının
güzelliğini gizlemenin ötesinde bir anlamı olmalıdır ki o anlam “kadını
görünmez” kılmaktır.
Kaldı ki bu gün türban reklamları
mayo reklamlarından farksızdır. Sıfır beden slav güzelleri, kapalı kadınları,
kendileri gibi güzel görünmeye davet etmektedir. Birbirinden renkli ve cazip
türbanlar, belin kıvrımlarını ortaya
çıkaran pardösüler, ayakların güzelliğini sergileyen alımlı sandaletler
kadınları kendilerine çekmektedir. Kadının sözde görünebilecek yerlerini
alabildiğine çekici kılmak, kadının cazibesini engellemek için örtünmek
amacıyla taban tabana zıttır.
Örtünmenin amacı, kadının
güzelliğini gizlemek, onu “çirkinleştirerek”
arzulanmaz hale getirmekse görünen o ki mevcut örtünme şeklimizin bununla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Kadını çirkinleştirerek
arzulanmaz hale getirmek sapkınlığı, İran devriminin ilk zamanlarında kadınların
yüzlerine kezzap atmak şeklinde kendini göstermiştir. Bu gün türbanlı
kadınlarımızın arzu ettiği şeriat düzeni , bundan başka bir şey değildir.
Ama sorun burada da
bitmemektedir. Kadınların baştan aşağı örtüldüğü Afganistan’da kadınlar gene de
rahat değildir. Çünkü ne kadar gizlenirlerse gizlensinler burkaların
altındakilerin, kadın oldukları bilinmektedir. Öyleyse kadın mümkün olduğunca ortada görünmemelidir
şeriat aşırılığına göre. Bunun anlamı, “kadının
varlığının, kötülüğün bizatihi sebebi” olduğudur. O halde kadın, “kadın” olarak
ortada görünmemelidir.
Türkiye’de “modern” sanılan
örtünme biçimlerinin nihaî hedefi bu yüzden kadını ortadan kaldırmaktır.
Örtüleriyle Müslüman oldukların sanan kadınlarımız, neye hizmet ettiklerinin
farkında değillerdir. Çoğu, alışılmış normlar içinde saçları açıkken gayet
sıradan kadınlar olan türbanlı kadınlar, bu yüzden, örtündükten sonra normalden
daha çekici hale gelmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Görülmesi caiz olan
yerleri alabildiğine güzelleştirirken aslında kınadıkları kadın tabiatının
gereğini yerine getirdiklerini fark edemiyorlar bile. Modern batı ülkelerinde yaptıklarının
“fetişizm” olarak adlandırıldığından bile bihaber yaşayıp gidiyorlar. Vücudun belli yerlerine diğerlerinden daha
fazla adeta saplantı düzeyinde önem ve
değer vermek ve bundan uyarılmak anlamındaki fetişizm,“ kadının görünmesi caiz
olan yerlerinin” sergilenmesindeki aşırılıkta, tam anlamıyla ortaya çıkıyor.
Çünkü kadın ne kadar örtünürse
örtünsün güzel olmaktan uzak kalamıyor. Çünkü kadın başka türlü bir varoluşun
mümkün olmadığını zaten biliyor.
İşte kadını yok etme tutkusuyla
yanıp tutuşan şeriatçı erkek sapkınlığının bizi getirdiği “muhafazakâr
demokrasi” tramvayının son durağındaki, kenar mahalle şer’i fetişizminin son hali bu!
4 yorum:
" Siz dini bakimdan bir zorunluluk olmadigini soyleseniz de, turbanin asil amacina isaret etseniz de, ben turbanin bir zorunluluk oldugunu dusunuyorum, takmazsam cehennemlik olacagimdan korkuyorum ve 10 yasindaki kizimi dahi tesetture sokuyorum, onun iyiligi icin " diyor vatandas. Sonra da diyor ki " Ben neden basortumle universiteye giremiyorum ? Bu benim ozgurlugume saygisizlik. " Basortunun, turbanin ya da herneyse, gunumuzde laiklik karsiti bir simgeden baska bir sey olmadigini ya algilayamiyor ya da algilamak istemiyor. Ha tabi " Ben hem laik, hem demokrasi yanlisi hem de turbanliyim ve bu turban benim siyasi gorusumu simgelemiyor, ben masumum, niye universiteye turbanimla giremiyorum? " diyen varsa ( ki yok oyle bir sey) , uzgunuz ama sen ozgur olacaksin diye butun memleketi ucurumdan asagi yuvarlayamayiz. Madem ki ulkeni seviyorsun, bazi ozgurluklerinden vazgecmek zorundasin, yani ulken icin fedakarlik yapmalisin diyoruz. Bence boyle yani, bilemiyorum..
Türbanla Amerika'da okuyanlar Amerikan düzenini şeriata göre değiştirmeyi akıllarından bile geçiremiyorlar. Çünkü orası Hıristiyan olmaktan öte lâik bir ülke.
Orada Türbanla toplumun geri kalanına uymaya çalışırlarken bizde toplumu kendilerine uydurmaya çalışıyorlar.
Tespitlerin çok doğru Yelizciğim, aynen.
Toplumsal düzene bakışta samimiyetsizlik ve çarpıklık bizde bu işi bir kişisel özgürlük olmaktan çıkarıyor maalesef, haklısın. Okuduğun, zaman ayırdığın için çok teşekkürler, her zaman bekliyorum. Aklına, eline sağlık.
Türban türbülansının, ne siyasi, ne de dini bir altyapısı olmadığı, aksine ekonomik temele dayandığı tescillendi...siyasal İslamcılık, oyunu bitmiştir...mısır...tunus...Libya...suriye örnekleridir...eskiden...asiye nasıl kurtulur filmini bilenler bilir...asiyeleri, sahaya iş alanlarına sürüp, ucuz emek hizmetkarları yapmak için...kapitalizm...oyun oynadı...şimdi türbanlılar sahadalar...çalışma sahasında....bu ülkede, 570 bin üniversite mezunu boşta iken....ve ev geçiminin lokomotifi erkekler işsiz iken...gidiniz...tekstil (gerçi üretim out----hizmet sektörü in) atölyelerinin tamamına yakını asgari ücretle çalışan türbanlılarla doludur...kapitalizm..elde edeceğini ve kazanımlarını tamamladı...artık...İslamcılık oyununa gerek kalmadı....çekirdek aile yok...edildi....kadın erkek çalışması ile bireycilik özendirildi...veee....doğan çocuklar anne sıcaklığı ile değil....bakıcı iticiliği ile yetiştirildi....fertler dejenere oldu...düşündürücü....bir o kadar da yıkıcı...batı islamı gerçek iman edenlerin yüzüne tokat gibi vurdu...alın size süslümanlar dedi...her yozlaşma, kendini islam da gösterir havası oluştu....Atatürk e yapılan ahlaksız saldırılar...islam’la son buldu...
Ergün Bey,
Blogu yourumsuz bırakmadığınız için teşekkürler.
Sizi kızdırmak pahasına, yorumunuzun tepetaklak ve sonuçtan harekete eden, Marksist bir mantığa dayandığını söylemeliyim.
Atölyelerde türbanlı çalıştırılması, kapitalizmden değil de zaten türbana yönelen kitlelerin sosyolojosinden olabilir mi dersiniz?
Hayır ne siyasal İslamcılık bitti ne de kapitalizm.
Aksine siasal İslamcılık toplumun en cahil en fakir kesimlerini kendisine taban yaparak Marksizmin hayal ettiği kitlesel zorbalık gücünü ele geçirmiş durumda.
Buna yol açan şey de Müslüman toplumların dini devletleştirmenin sonuçlarını idrak edemeyecek kadar cahil ve mutaassıp olmaları.
Siyasal İslamcılık oyunu asıl şimdi tehlikeli bir hale geliyor.
Blogu bu kadar yakından ve yoğun izlediğiniz için de ayrıca teşekkürler.
Zaman ayırarak yorum bıraktığınız için çok mutlu oluyorum.
Her zaman bekliyorum.
Saygılar.
Yorum Gönder