Aslında bunun cevabını PKK her
gün veriyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nden bir işgalci devlet,
Türk Milleti’ni yabancı bir ulus olarak
görüyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nde Türk
Milleti’nin varlığını ve egemenliğini tanımamak açık savaş ilânıdır. Zaten PKK
ve yandaşları mevcut durumu sürekli “savaş” olarak niteliyor.
Şu anda tek taraflı yürütülen bir
iç savaşı fiilen yaşıyoruz.
Neden “tek taraflı”?
Çünkü ülkemizdeki etnik terör
unsurlarına müdahale yetkimizden tek taraflı vazgeçtik. Yani ülkemizde silah
kullanma yetkisini, egemenliğini PKK’ya teslim ettik.
Ayrıca ülkedeki kamuoyu oluşturma
yetkisini PKK’ya ve yandaşlarına teslim ettik.
Bir savaş yalnızca silâhlarla
yürütülmez, propagandayla da yürütülür.
Savaş aynı zamanda tarafların
vatandaşlarını düşmana karşı şartlandırmayla yapılır. Egemen bir ulusun ülkesinde ulusun
egemenliğine karşı silâh çeken bir tarafın propagandasını yapamazsınız.
Düşmanın fikirleri, savaşan ülkede “fikirden” sayılmaz, bunların yayılmasına ve
tartışılmasına izin verilmez.
Bu açıdan da ülke fiilen PKK’ya
teslim edilmiştir. PKK’nın Türk millî egemenliği hakkındaki fikirlerinin
silâhlı veya silâhsız savunulması gayri meşru, yasadışı ve insanlık dışıdır.
Çünkü PKK bizimle aynı vatandaşlık hukukuna, hukuk birliğine, ulusal kimliğe, taabi
olmamak için silâha sarılmış Kürt etnik ırkçılarının düşman gücüdür. Bu güçle hiçbir Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı işbirliği edemez. Hiçbir Türk
vatandaşı bu gayrimeşru gücün propagandasını yapamaz ve bu düşman gücün
fikirlerinin yayılmasına izin veremez.
Şu anda içimizde yaşayıp da Türk
askerinin elinin kolunun bağlanmasından memnuniyet duyan, PKK eşkıyasının
silâhlı güç tehdidiyle hükümetin verdiği tavizleri birer ödül kabul eden, Türk
Bayrağı’na saygısızlık eden hiç kimse Türk vatandaşı olamaz.
Şu anda PKK’nın militanlarından
sempatizanlarına kadar bütün yandaşları haindir, düşmandır. Bu açıkça
bilinmelidir. Türk vatandaşları, Kürtçü terör ve onun yandaşlarının toplumsal
hayatta belirleyici olmasına engel olmalıdır.
Türk vatandaşları PKK terörüne
sempati besleyen hiç kimseyle insani ilişki kurmamalıdır. Çünkü PKK
sempatizanları şu anda kendilerini
savaşta kabul etmektedirler. Eğer bugün büyük şehirleri yakıp yıkan Kürt etnik teröristleri
bulunamıyorsa bunun en büyük sebebi PKK’nın şehir yapılanmasının yarattığı
büyük sempatizan ağıdır. Serap kızımızı yakan
PKK katilini evinde saklamış, onu ihbar etmemiş, onun yaptığını
onaylayan hiç kimsenin bizimle komşu olamaya, bizimle alışveriş etmeğe, bizim
ülkemizde yaşamaya hakkı yoktur! Ellerinde PKK çaputları ve Apo posterleriyle Kadıköy’ü
işgal edenlerin bizim topraklarımızda bizim kurallarımızla işletilen bir
demokraside yerleri ve işleri olamaz!
Onlar zaten şu anda kendi
toplumsal ilişkiler ağını kurmuşlardır. Bundan
dolayı onları kendimizden bilmek artık lüks olmanın ötesinde ihanete en yakın
davranış olacaktır.
Türkiye şu anda toplumun etnik
ırkçılık propagandasıyla alabildiğine ayrıştırıldığı örtülü bir iç savaş
yaşıyor.. Bu savaşta açıkça Türk Milleti’nin
ve Türk devletinin karşısında olan hiç kimseyle
hiçbir insanî ve ekonomik ilişki kurulmamalıdır. PKK’nın söylemlerine yakınlık
gösteren hiç kimsenin bir tartışma ortamını baskılamasına izin verilmemelidir.
Günlük hayatta açıkça PKK
yandaşlığı gösteren hiç kimseyle alışveriş edilmemelidir.
PKK’ya sempati besleyen hiç kimseyle
komşuluk edilmemeli, o insanların hiçbir
ihtiyacına cevap verilmemelidir. Unutulmamalıdır ki PKK’ya sempati beslemek
açıkça Türk düşmanı bir etnik terör örgütünün düşmanlığını, ihanetini
benimsemek demektir. Türk askerini, öğretmenlerini şehit eden, Türkiye Cumhuriyeti’ne
hakaret eden insanların toplumsal hayatımızda yer bulması söz konusu olamaz.
Belki elimize silâh alıp da
çatışmaya gireceğimiz günler de gelecektir ama o güne kadar Kürt etnik
ırkçılığının toplumumuzdan dışlanarak zayıflatılması bugünkü en büyük
görevimizdir.
2 yorum:
Evet,yeter artı."Hiç olmazsa yanımdan kovarım" demiş ya şair.
Sabır sonsuza kadar zorlanmaz. Her zaman beklerim Selcen Hanım, sağolun.
Yorum Gönder