La oğlum geçen günkü seyrü sefer gayıtlarını ne ettin?
Sana verdim idi ya gaptan?
Ne vakit verdi idin?
Ya şeyin düğünden sonra verdiyim ya… neydi çocuğun adı ya? Richard’ın düğünden sonra.. hani gafaları fena çektiyidik, senin Helga Yenge “Oğlum bari bi işkembeciye neye gidin!” dediydi ya?
Eeee?
Esi ben arabanın torpido gözünden çıkarıp verdiyidim ya sana?
Sulu! Adamı ayar etme! Seyrü sefer defterinin torpido gözünde ne işi olur?
Sen şeye demişin ya Spock’a… Hani “Defterleri torpido gözüne godum, gasaba gittikten sonra , oradan alın” deye…
Lan oğlum Allah seni ne yapmasın!
Ne yapmasın hocam? Neye gızıyon ki? Ne dediysen yaptık işte ya!
Peki sana bi şey soracam Sulu…
Buyur gaptan…
Şimdi bak… Ben sana rota çız deye goordinatları verdim de mi?
Verdin, hesapladım…
Peki hafiz… Hiç sayfanın başında ne yazıyor baktın mı? Hani defterleri alır ıkan?
Yoook! Neye bakacağıdım da?
Sulu bak gözüm, iki gözüm, iki çeşmem… O benim eniştenin veresiye defteriydi…
Eeee? Etme ya?
Valla ben bi şey etmeyecem de sen rotayı adam gibi hesaplamazsan yarım saat sonra güneşin gobeğine iniş yapacaz hafiz! Haberin olsun diye söylüyom!
Anam! Ne diyon hocam?! Ben de “Glimalar mı bozuldu, niye bu köprü bu gadar sıcak?” diye düşünüp duruyom ya! Allah, Allah! Bismillah ya rabb’im! Hemen değiştiriyom rotayı hemen gaptan! Hemen!
Allah razı olsun Sulucum, yani iyi fark ettin, en nihayet, bu da bir gelişme…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder