“Paranormal Activity,” “Blair Cadısı’nın” açtığı yoldan gidip onu kat be kat aşan bir yapımdı, şüphesiz. Ve lâkin batının “reality show” tiryakiliğinin bizde bir anlamı, karşılığı yoktu. O yüzden “Canavar” gibi aktüel kamera çekimi filmler saçmalık etiketiyle rafa kaldırıldı.
Şu kadarını söylemeliyim ki kamera seçiminin klasik sinema yönünden yapılması, filmin psikolojisine uygun renk filtrasyonuyla birleşince ortaya eli yüzü düzgün ve kesinlikle zıplatıcı bir film çıkmış.
Kurgusunda bildiğimiz korku filmlerinin trüklerine bir İngiliz gururuyla bağlı kalmasına rağmen… Yani nerede ne olacağın önceden kesinlikle tahmin etmenize rağmen sizi bir dakika bile boş bırakmayan bir korkuyla yerinize mıhlıyor, “Ruhlar Bölgesi”.
İşin ilginç yanı şu ki gündüz gözüne saldıran ruhlar ve anlık fotoğraflar ile sizdeki o gün ışığına güven duygusunu yerle bir ediyor. Işıklar kesinlikle bu açıdan aykırı…
Makyaj sanırım filmin en önemli korku öğesi. Kızıl yüzlü adam, Darth Moul’un en korkutucu kuzeni olarak oynuyor.
Mekân seçimi ve yapım tasarımı kesinlikle son derece sade ve bu sadelik, seyirciyi çaresizliğe sürüklemekte çok başarılı.
Senaryo son derece ekonomik, öykü gelişimi tutarlı ve son, alışılageldik çarpıcılığa rağmen gayet başarılı.
Müzik akılda kalıcı bir tema içermemesine rağmen motive edici.
Oyuncularımızın doğallığı tartışılmaz, kesinlikle başarılılar. Oyuncuların bu doğallığı ki bize “ Gerçeklik hissi uyandırmak için aktüel kamera kullanmak kolaycılığından vazgeçmelisin birader!” dedirtiyor.
Öykü, benzerlerine rağmen orijinal ve ürkütücü.
“Ruhlar Bölgesi”, arada bir espresso içmeyi sevenlerin hoşlanacağı tarzda sert ve çarpıcı bir korku filmi. Sanıyorum bir kereden fazla seyretmek akıl sağlığına zarar verebilir. Filmin künyesini de merak edenlere vereyim:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder