Çünkü geçmiş günleri, geçtikleri sokakların bir yerlerinde muhakkak iz bırakmış insanların sesini duymak bu…
Çünkü bir tren yolculuğunun , yolcunun içinde bir anlam taşıdığı hayatların dünyasına ait bu şarkı.
Çünkü tuğla duvarlara asılı sokak tabelâlarının, tarihin her bir adımının adı olduğu şehirlerin şarkısı bu…
Çünkü şarkıların geçmiş hayatları bu güne bağladığı bir hayata ait bu şarkı…
Çünkü şarkıların her zaman yeniden ve yeniden dinlenip her kuşakta yeniden ışıldadığı toplumlara ait bu şarkı…
Çünkü aynı yerden, aynı açıyla fotoğrafını çektiğinizde aynı sesleri işiteceğiniz bir nehir kıyısının şarkısı bu.
Çünkü yaşlı çınarların yaşlı gölgelerinde derinleşirken düşünceleriniz…. Ayak seslerinizin var olduğunuzu hatırlattığı caddelerin o izlenimci başı boşluğunun, o tatlı tembelliğinin tıngırtısını göğsü cebinizde hissetmenizi sağlıyor bu şarkı…
Çünkü buradan bambaşka bir yere ait olabilmenin… Çünkü buranın bütün çirkinliklerine sırt çevirebilmenin mümkün olabildiğinin… Çünkü güzel olması için uğraşılmış kirişlerin altında… Bir ekim serinliğinde… Bir Pazar yerinde, ödünç bir sandalyede oturup sızlayan bacaklarınızı dinlendirebilmenin şarkısı, “Train Song”…
Söylediğin için teşekkürler, Vashti Bunyan…
2 yorum:
eski kokan herşeyi,burnuma burnuma çalan eşsiz bir parça.
Enfes yorum! Aynen, aynen! Gene beklerim, ayağınıza, sağlık. Saygılar.
Yorum Gönder