Türk Ocakları, bu memlekette
kadınlı erkekli karışık ilk toplantıyı yapan dernektir. Bu tavrı ile Türk
İnkılâbına öncülük etmiştir. Bu tavrıyla kadının medeni haklarının tanınmasında
bize ışık tutmuştur.
Dün bir genel kurul yapıldı.
Gerçi bu adı üstünde bir genel kuruldu.
Neden böyleydi?
Türk Ocakları’nda dün iki
zihniyet çarpıştı. Aslında bunların her ikisine de “zihniyet” demek yanlıştı.
Dün Türk Ocakları’nda insan olmak zihniyetiyle sürüleşmek güdüsü yarıştı.
Elbette sürüleşmek güdüsü galip
geldi, buna çok da şaşırmıyorum. Çünkü koyunlaşmak, yığışmak, sürüleşmek
meşrulaştırılırsa elbette koyunlar, sürüler ortalığı rahatlıkla işgal eder.
Ağır ifadeler kullandığımı
söyleyen pek çok insan olacaktır ama dün ne olup bittiğine şöyle bir bakarsak
olaya daha rahat anlaşılacak aslında.
Türk Ocakları’nda bir tüzük
değişikliği yapılmış. Sıradan bir işmiş gibi bir büyük derneğin yönetim şekli kökten
değiştirilmiş. Ne yapılmış? “Hanımlar İcra Heyeti” denen dinci geriliğin üyelerine, “delege” sıfatı verilmiş. Yani? “Ben
bilmem beyim bilir!” diyen, kendilerini beyleri tarafından ikinci sınıf olarak
görülmeye layık bulan, Ziya Gökalp’i hayatlarına belki de hiç işitmemiş,
hayatlarında denize girmemiş, beyleri tarafından götürülmedikçe Türk Ocakları’na
adım atmamış, oraya da ancak kek/börek tarifi almaya gitmiş insanlar, dün Türk’ün
asırlık çınarının kaderini belirledi.
Buna şaşmıyorum, çünkü şu anda
iktidarda olanlar da bu heyetin birebir örneği.
Türkiye’de kadınların erkeklerle
aynı akla ve vicdana sahip olduğuna inanan bir derneğin kaderi, uydurma hadislerle ve akla ziyan tefsirlerle;
“aklen ve dinen eksik olduklarına” inanılan ve inandırılan “eksik insanların”, cehaletlerine terk
edildi!
Dün “Hanımlar İcra Heyeti “ denen
Taliban zevzekliğinin, pek kıymetli atanmış delegeleri, acaba neye niçin oy
verdiklerini biliyorlar mıydı? Mustafa Kafalı’yı tanıyorlar mıydı? Tanımaları imkânsızdı, çünkü onu tanıyabilmeleri
için evlerinde kadınlı erkekli oturmuş olmaları icap ederdi. Oysa “Hanımlar
İcra Heyeti” denen zevzeklliği icat edenler, “Kızlı erkekli oturuyorlar!” diyerek
halkı halka ihbar eden fesattan medet uman “beyler”di.
Evet matematik güzel şeydir.
Dünkü seçimde “Ben bilmem beyim bilir!” cehaletini ve geriliğini oy toplamından
çıkardığınızda; aslında Mustafa Kafalı hocamızın seçildiğini rahatlıkla görebilirsiniz. Böyle mi olmuştur?
Hayır!
“Ben bilmem beyim bilir!”
cehaleti, onca ilke, akıl ve vicdan ile
kendini ortaya koyan yılların birikimini basit bir matematik çarpıtma ile “yenmiştir”. Efendi Barutçu’nun
tüzük değişikliğinin gayri meşruluğuyla ilgili çıkışı dahi o kalabalıkta
anlaşıldığı kadarıyla boğulmuştur.
Delegeleri ikna etmeye çalışan,
aklın ve vicdanın sesiyle hareket edeceklerini düşünerek çırpınanlar,
beylerinin eksik aklı ve eksik vicdanlarıyla güdülen bir güruhun toplu
bönlüğüne yenilmiştir.
Türk Ocakları aynen Türkiye gibi “Erkek
koyunların, insan evlatlarının keşfi olan, akıl ve vicdana dayalı bir yönetim
biçimini sömürerek sürüleriyle beraber milleti, felakete sürükledikleri” tam da
Gerorge Orwell’in anlattığı bir tür “hayvan
çiftliği” haline gelmiştir.
Şimdi eminim “Beylerinin
kazandığından övünçle bahseden” hanımlar evlerinde huzurla uyuyorlardır. “Beylerinin
neyi bilip neyi bilmediğinden habersiz, hangi cehaleti ve ihaneti nereye
getirip de ülkeyi nerelere sürüklediklerinde haberi olmayan milyonlarca sürüdaşları gibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder