20 Nisan 2014 Pazar

Ben Bilmem Beyim Biliricilerin Zaferi


Türk Ocakları, bu memlekette kadınlı erkekli karışık ilk toplantıyı yapan dernektir. Bu tavrı ile Türk İnkılâbına öncülük etmiştir. Bu tavrıyla kadının medeni haklarının tanınmasında bize ışık tutmuştur.

Dün bir genel kurul yapıldı. Gerçi bu adı üstünde bir genel kuruldu.  Neden böyleydi?

Türk Ocakları’nda dün iki zihniyet çarpıştı. Aslında bunların her ikisine de “zihniyet” demek yanlıştı. Dün Türk Ocakları’nda insan olmak zihniyetiyle sürüleşmek güdüsü yarıştı.

Elbette sürüleşmek güdüsü galip geldi, buna çok da şaşırmıyorum. Çünkü koyunlaşmak, yığışmak, sürüleşmek meşrulaştırılırsa elbette koyunlar, sürüler ortalığı rahatlıkla işgal eder.

Ağır ifadeler kullandığımı söyleyen pek çok insan olacaktır ama dün ne olup bittiğine şöyle bir bakarsak olaya daha rahat anlaşılacak aslında.

Türk Ocakları’nda bir tüzük değişikliği yapılmış. Sıradan bir işmiş gibi bir  büyük derneğin yönetim şekli kökten değiştirilmiş. Ne yapılmış? “Hanımlar İcra Heyeti” denen dinci geriliğin  üyelerine, “delege” sıfatı verilmiş. Yani? “Ben bilmem beyim bilir!” diyen, kendilerini beyleri tarafından ikinci sınıf olarak görülmeye layık bulan, Ziya Gökalp’i hayatlarına belki de hiç işitmemiş, hayatlarında denize girmemiş, beyleri tarafından götürülmedikçe Türk Ocakları’na adım atmamış, oraya da ancak kek/börek tarifi almaya gitmiş insanlar, dün Türk’ün asırlık çınarının kaderini belirledi.

Buna şaşmıyorum, çünkü şu anda iktidarda olanlar da bu heyetin birebir örneği.

Türkiye’de kadınların erkeklerle aynı akla ve vicdana sahip olduğuna inanan bir derneğin kaderi,  uydurma hadislerle ve akla ziyan tefsirlerle; “aklen ve dinen eksik olduklarına” inanılan ve inandırılan  “eksik insanların”, cehaletlerine terk edildi!

Dün “Hanımlar İcra Heyeti “ denen Taliban zevzekliğinin, pek kıymetli atanmış delegeleri, acaba neye niçin oy verdiklerini biliyorlar mıydı? Mustafa Kafalı’yı  tanıyorlar mıydı?  Tanımaları imkânsızdı, çünkü onu tanıyabilmeleri için evlerinde kadınlı erkekli oturmuş olmaları icap ederdi. Oysa “Hanımlar İcra Heyeti” denen zevzeklliği icat edenler, “Kızlı erkekli oturuyorlar!” diyerek halkı halka ihbar eden fesattan medet uman “beyler”di.
Evet matematik güzel şeydir. Dünkü seçimde “Ben bilmem beyim bilir!” cehaletini ve geriliğini oy toplamından çıkardığınızda; aslında Mustafa Kafalı hocamızın seçildiğini  rahatlıkla görebilirsiniz. Böyle mi olmuştur? Hayır!

“Ben bilmem beyim bilir!” cehaleti, onca ilke, akıl ve vicdan ile  kendini ortaya koyan yılların birikimini basit bir matematik  çarpıtma ile “yenmiştir”. Efendi Barutçu’nun tüzük değişikliğinin gayri meşruluğuyla ilgili çıkışı dahi o kalabalıkta anlaşıldığı kadarıyla boğulmuştur.

Delegeleri ikna etmeye çalışan, aklın ve vicdanın sesiyle hareket edeceklerini düşünerek çırpınanlar, beylerinin eksik aklı ve eksik vicdanlarıyla güdülen bir güruhun toplu bönlüğüne yenilmiştir.

Türk Ocakları aynen Türkiye gibi “Erkek koyunların, insan evlatlarının keşfi olan, akıl ve vicdana dayalı bir yönetim biçimini sömürerek sürüleriyle beraber milleti, felakete sürükledikleri” tam da Gerorge Orwell’in anlattığı bir tür  “hayvan çiftliği” haline gelmiştir.

Şimdi eminim “Beylerinin kazandığından övünçle bahseden” hanımlar evlerinde huzurla uyuyorlardır. “Beylerinin neyi bilip neyi bilmediğinden habersiz, hangi cehaleti ve ihaneti nereye getirip de ülkeyi nerelere sürüklediklerinde haberi olmayan  milyonlarca sürüdaşları gibi…


Hiç yorum yok: