Her güne iyi bir niyetle başlamak… En azından o gün hakkında peşinen endişelenmeden başlamak… Murphy denen adam kim , bilmiyorum ama… Neden o kadar kötümser düşünmüş? Böylece iyiliklerin kıymetini daha fazla mı bilmek istemiş? Hiç sanmıyorum.
İki şey oluyor karamsarlıkta.
Birincisi : İnsan , eldekilerin kıymetini görmezden gelerek nankörleşiyor.
İkincisi: Ne tür bir iyilik veya mucize gerçekleşirse gerçekleşsin zaten sevinecek takati kalmıyor insanın.
“Elimizde ne var ki?” diye düşünme çok yanlış. Çünkü genellikle elimizdekiler gidince yerlerine bir şey koyamayacağımızı görünce anlıyoruz anlamını , farkına varıyoruz, ne dediğimizin.
Elimizdekiler elimizde oldukları için mi bize mutluluk verirler? Hayır. Elimizdekiler bize en yakın mutluluk kaynakları oldukları için bize mutluluk verirler. Onlara sahip olduğumuz ve onları israf edebileceğimiz, tüketebileceğimiz için değil…
Kaldı ki mutlu olmayı bilmeyenler için tüketmek de bir fayda sağlamaz. Elinizdeki lüks cep telefonunun müzik dosyalarından güzel bir türküyü veya şarkıyı canınız her istediğinde dinleyebiliyor musunuz? O zaman o telefon anlamlıdır.
Elinizdeki parayla hoşunuza giden bir kitabı alıp okuyabiliyor musunuz? O para işte o zaman faydalı. Güzel bir elbise alıp da giymek istiyorsunuz ve sonra beğenmiyorsunuz ama alışveriş merkezinde yüzünde maskesiyle, ana babasının ellerinden tutmuş ve gülümseyen bir lösemili çocuk mu görüyorsunuz? Bunlar size uzak mı sanıyorsunuz?
O halde neden yakınımızdakilerle mutlu olmuyoruz?
Belki bugün sevdiklerimizi bir kere daha candan öpmeliyiz… Ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder