Türkiye’de sol, ideolojik
partileşme ile örgütlenmiştir. Bu da gayet doğru bir şey. Çünkü en nihayetinde
siyase,t belirli ideolojiler ile şekillenmesi gereken bir iş.
Solun belli başlı en yıpratıcı hastalığı ise bu örgütlenme biçiminin bir “cemaatçi” bilinçle yürütülmesi. “Cemaati”
sosyolojik anlamda kullandığımı, bunun, aktüel anlamdaki “dinî cemaatleşmeyle”
ilgisinin olmadığını hatırlatmalıyım.
Elbette ideolojik birlik,
benzeşmeden kaynaklanan bir tür “cemaat”
yapısı ortaya çıkarıyor. Ama sorun işte asıl burada başlıyor, özellikle Türkiye
için.
Cemaat seçimle iş başına gelmemiş ve seçimle de iş başından ayrılmayan
lidere sahip bir kapalı toplumsal yapı.
Türkiye’de “ilerici”, “aydın”, “lâik”
olduğu iddiasıyla siyaset yapan sol da tam da bu noktada, kınadığı , büyük
ölçüde teokratik “sağ” siyaset
yapılanmasına uyuyor, onun gibi davranıyor.
Solun en büyük ve tek geçerli
oluşumu CHP “Bir kere seçildikten sonra asla seçimle gönderilemeyen”
liderleriyle sağ siyaset davranış kalıplarına aynen uyan bir örgütlenme gösteriyor. “Disiplin” bir örgüt içinde ahlâkî birliğin sağlanmasında şüphesiz
tartışılmaz bir unsurdur ama “cemaat” yapılanmalarında güce tapınmanın ölçüsü
olarak kendini belli eder. İşte tam da
bu şekilde sol siyasette de “disiplin”
, lidere itaatin ölçüsü olarak benimseniyor. Bundan dolayı da insanların en
meşru ve doğal şekilde parti
içinde bir muhalefet teşkil etmeleri
derhal “hizipçilik” vs diye kınanıyor, kötüleniyor.
Burada “Liderin yanılmayacağı”
kanaati partililere dayatılıyor. Oysa bugün herkes meselâ CHP’nin tarihindeki belki en kötü
liderle yönetildiğini, partinin, Stalinist Kürtçü taklidi , etnikçi,
mezhepçi bir ayrışma siyaseti güttüğünü
bal gibi biliyor.
Türkiye’de sağ sol ayrışmasının ideolojik bir liberal- sosyalist ayrışmasından
ziyade, dinci – lâik ayrışması şeklinde ortaya çıktığı düşünülürse; sağın
muhtemel lâik oylarının, sadece bu Stalinist etnikçi siyasetinden dolayı CHP’den
uzaklaştığı da göz önüne alınması
gereken bir başka hakikat.
CHP ya da herhangi bir sol parti
bu ülkenin ekonomik sorunlarına çare
olabilir mi? Hiç sanmıyorum, çünkü CHP’nin
ideolojisinin ekonominin gerçekleriyle
uzaktan yakından ilgisi yok.
CHP ancak kurulmuş yarı liberal
ekonomiyi berbat etmeyecek kadar müdahale ederse bile yeter.
CHP’nin asıl sorunu, örgüt içinde olduğu kadar tabanındaki kapalı cemaat yapısının etnik ırkçılıkla neredeyse
birebir örtüşen güdülenmesi. Bu açıdan
bakıldığında, CHP AKP’ye göre bir “dinsizler cemaati” olmaktan öteye gidemiyor.
Zaten tabanı da belirli ezberlerin ve idollerin dışında, ne bir
estetik zevke ne de okuma bilincine sahip. Bu yüzden de örgüte “ sağdan” yeni
katılıma son derece kapalı, bürokratik, abus ve itici bir izlenim yaratıyor. “Sağdan
bir şey beklemiyoruz!” hırçınlığı, lâiklik ve çağdaşlık söylemiyle yakınlaşabilecek sağ seçmeni de
kahrettirerek kendinden uzaklaştırıyor.
CHP ile temsil edilen solun ikinci seçeneği olan Vatan Partisi de bir
nebze “ulusal” bir görünüm sergilese de
partinin omurgasını teşkil eden Maocu/Stalinist Perinçekçi alt yapının
lider tapınıcı cemaat yapısı, Rusya
Komünist Partisinin “nomenklaturasını” hatırlatıyor. Kaldı ki bu yapının
herhangi bir iç savaşta tekrar PKK yandaşı olup olmayacağının hiçbir güvencesi
yok.
Sol, CHPsi ile VatanPartisi ile köktenci ve tutucu ideolojik cemaat görünümüyle tutucu olmayan ve büyük ölçüde boşta kalmış kararsız sağ
seçmeni de dinciliğin kucağına itiyor.
Sol bu ülke için ideolojik
cehaletinden dolayı değil ama sağa özenen cemaat yapısından dolayı bir yük haline geliyor. Ne yazık ki bunun
farkında değil…
5 yorum:
Boyunlarina yesil-kirmizi-sari bir bez dolayip humanistlikleriyle ovunurken bir saniye bile durup savunduklari seyin ne oldugunu dusunmeyen, sohbet sirasinda "hak, esitlik, ezilmis halk, kardeslik" kelimelerinden baska kelime duyamadigimiz, surekli etrafindakileri kucumseyen ve kendini ustun goren, o yardim kampanyasi benim bu kermes senin gezip " ben faydali isler yapiyorum " avuntusuyla yasamayi destur edinmis ve hâlâ saskinlikla izledigim kitle.
Yaptiklari seyler ve savunduklari kisir fikirler hep ayni cercevede cunku belirttigin gibi kurulmus bir cemaat yapisina ciddi bir itaat soz konusu. Kendini liderin ogretilerine adamis ve gidecegi yolun onceden bir baskasi tarafindan cizilmis olmasinin verdigi kafa rahatligi ile omur boyu fazla dusunmeden yasama imkani. Hem de hep "iyi" seyleri yapiyorsun. Sunulan bu teklif oldukca cekici gorunuyor..
"...avuntusuyla yasamayi destur edinmis" değil de "düstur" edinmiş olabilir mi? Sadece ufak bir düzeltme .
Ama buna karşın yorum son derece isabetli.
Keşke herkes yaşadığı çevrenin böyle farkında olabilse. Çok teşekkür ederim Yelizciğim, yorumların bloga güç katıyor.
Başarılar.
"...avuntusuyla yasamayi destur edinmis" değil de "düstur" edinmiş olabilir mi? Sadece ufak bir düzeltme .
Ama buna karşın yorum son derece isabetli.
Keşke herkes yaşadığı çevrenin böyle farkında olabilse. Çok teşekkür ederim Yelizciğim, yorumların bloga güç katıyor.
Başarılar.
He yav, destur olur mu hiç! :)
Hepinize sevgiler ve saygılar Afşar Abiciğim! :)
Sen sağ ol, var ol. :)
Yorum Gönder