30 Mart 2015 Pazartesi

Solda Cemaat Yapısı


Türkiye’de sol, ideolojik partileşme ile örgütlenmiştir. Bu da gayet doğru bir şey. Çünkü en nihayetinde siyase,t belirli ideolojiler ile şekillenmesi gereken bir  iş.

Solun belli başlı en  yıpratıcı hastalığı ise  bu örgütlenme biçiminin  bir “cemaatçi” bilinçle yürütülmesi. “Cemaati” sosyolojik anlamda kullandığımı, bunun, aktüel anlamdaki “dinî cemaatleşmeyle” ilgisinin olmadığını hatırlatmalıyım.

Elbette ideolojik birlik, benzeşmeden kaynaklanan  bir tür “cemaat” yapısı ortaya çıkarıyor. Ama sorun işte asıl burada başlıyor, özellikle Türkiye için.

Cemaat seçimle iş başına  gelmemiş ve seçimle de iş başından ayrılmayan lidere sahip bir kapalı  toplumsal yapı.

Türkiye’de “ilerici”, “aydın”, “lâik” olduğu iddiasıyla siyaset yapan sol da tam da bu noktada, kınadığı , büyük ölçüde  teokratik “sağ” siyaset yapılanmasına uyuyor, onun gibi davranıyor.

Solun en büyük ve tek geçerli oluşumu CHP “Bir kere seçildikten sonra asla seçimle gönderilemeyen” liderleriyle sağ siyaset davranış kalıplarına aynen uyan bir  örgütlenme gösteriyor.  “Disiplin” bir örgüt içinde  ahlâkî birliğin sağlanmasında şüphesiz tartışılmaz bir unsurdur ama “cemaat” yapılanmalarında güce tapınmanın ölçüsü olarak kendini belli eder. İşte tam da  bu şekilde   sol siyasette de “disiplin” , lidere itaatin ölçüsü olarak benimseniyor. Bundan dolayı da  insanların en  meşru ve doğal  şekilde parti içinde  bir muhalefet teşkil etmeleri derhal “hizipçilik” vs diye kınanıyor, kötüleniyor.

Burada “Liderin yanılmayacağı” kanaati partililere dayatılıyor. Oysa bugün herkes  meselâ CHP’nin tarihindeki belki en kötü liderle yönetildiğini, partinin, Stalinist Kürtçü taklidi , etnikçi, mezhepçi  bir ayrışma siyaseti güttüğünü bal gibi biliyor.

Türkiye’de sağ sol ayrışmasının  ideolojik bir liberal- sosyalist ayrışmasından ziyade, dinci – lâik ayrışması   şeklinde ortaya çıktığı düşünülürse; sağın muhtemel  lâik oylarının, sadece  bu Stalinist etnikçi siyasetinden dolayı CHP’den uzaklaştığı da  göz önüne alınması gereken bir başka hakikat.

CHP ya da herhangi bir sol parti bu ülkenin ekonomik  sorunlarına çare olabilir mi?  Hiç sanmıyorum, çünkü CHP’nin ideolojisinin ekonominin   gerçekleriyle uzaktan yakından ilgisi yok.

CHP ancak kurulmuş yarı liberal ekonomiyi berbat etmeyecek kadar müdahale ederse bile yeter.

CHP’nin  asıl sorunu, örgüt içinde olduğu kadar  tabanındaki kapalı  cemaat yapısının etnik ırkçılıkla neredeyse birebir örtüşen   güdülenmesi. Bu açıdan bakıldığında, CHP AKP’ye göre bir “dinsizler cemaati” olmaktan öteye gidemiyor.

Zaten tabanı da belirli  ezberlerin ve idollerin dışında, ne bir estetik zevke ne de okuma bilincine sahip. Bu yüzden de örgüte “ sağdan” yeni katılıma son derece kapalı, bürokratik, abus ve itici bir izlenim yaratıyor. “Sağdan bir şey beklemiyoruz!” hırçınlığı, lâiklik ve çağdaşlık söylemiyle  yakınlaşabilecek sağ seçmeni de kahrettirerek kendinden uzaklaştırıyor.

CHP ile temsil edilen solun  ikinci seçeneği olan Vatan Partisi de bir nebze “ulusal” bir görünüm sergilese de  partinin omurgasını teşkil eden Maocu/Stalinist Perinçekçi alt yapının lider tapınıcı cemaat yapısı,    Rusya Komünist Partisinin “nomenklaturasını” hatırlatıyor. Kaldı ki bu yapının herhangi bir iç savaşta tekrar PKK yandaşı olup olmayacağının hiçbir güvencesi yok.

Sol,  CHPsi ile VatanPartisi ile  köktenci ve tutucu ideolojik cemaat görünümüyle  tutucu olmayan  ve büyük ölçüde boşta kalmış kararsız sağ seçmeni de dinciliğin kucağına itiyor.

Sol bu ülke için ideolojik cehaletinden dolayı değil ama sağa özenen cemaat yapısından dolayı  bir yük haline geliyor. Ne yazık ki bunun farkında değil…






5 yorum:

Derya Yeliz ULUTAŞ dedi ki...

Boyunlarina yesil-kirmizi-sari bir bez dolayip humanistlikleriyle ovunurken bir saniye bile durup savunduklari seyin ne oldugunu dusunmeyen, sohbet sirasinda "hak, esitlik, ezilmis halk, kardeslik" kelimelerinden baska kelime duyamadigimiz, surekli etrafindakileri kucumseyen ve kendini ustun goren, o yardim kampanyasi benim bu kermes senin gezip " ben faydali isler yapiyorum " avuntusuyla yasamayi destur edinmis ve hâlâ saskinlikla izledigim kitle.

Yaptiklari seyler ve savunduklari kisir fikirler hep ayni cercevede cunku belirttigin gibi kurulmus bir cemaat yapisina ciddi bir itaat soz konusu. Kendini liderin ogretilerine adamis ve gidecegi yolun onceden bir baskasi tarafindan cizilmis olmasinin verdigi kafa rahatligi ile omur boyu fazla dusunmeden yasama imkani. Hem de hep "iyi" seyleri yapiyorsun. Sunulan bu teklif oldukca cekici gorunuyor..

Afşar Çelik dedi ki...

"...avuntusuyla yasamayi destur edinmis" değil de "düstur" edinmiş olabilir mi? Sadece ufak bir düzeltme .

Ama buna karşın yorum son derece isabetli.

Keşke herkes yaşadığı çevrenin böyle farkında olabilse. Çok teşekkür ederim Yelizciğim, yorumların bloga güç katıyor.

Başarılar.

Afşar Çelik dedi ki...

"...avuntusuyla yasamayi destur edinmis" değil de "düstur" edinmiş olabilir mi? Sadece ufak bir düzeltme .

Ama buna karşın yorum son derece isabetli.

Keşke herkes yaşadığı çevrenin böyle farkında olabilse. Çok teşekkür ederim Yelizciğim, yorumların bloga güç katıyor.

Başarılar.

Derya Yeliz ULUTAŞ dedi ki...

He yav, destur olur mu hiç! :)

Hepinize sevgiler ve saygılar Afşar Abiciğim! :)

Afşar Çelik dedi ki...

Sen sağ ol, var ol. :)