12 Ocak 2015 Pazartesi

Kutalmış Bir Gençlik İÇin


Sevgili  Gençler,
Bir yerlere gelmek arzu ve hevesinizi anlıyorum.

Pek güçlü egolarınızın  olduğunu da biliyorum.

Ağabeylerinizin, sizin yaşlarınızdaki durumlarından çok daha donanımlı olduğunuzdan da fevkalade eminim.

Amma...

Entellektüellik iki şeyle oluşur.
1- Tecrübe
2- Bireysel denetim.

Bu ikisi de felsefe yapabilme yeteneğiyle beraber gelişir.

Etrafınızda "kutsadığınız" büyükler olabilir. Amma siz "kendiniz gibi" olmadıkça o büyüklerinizin değerini idrak edebilmeniz mümkün olmayacaktır!

Entellektüel, bu yüzden "cemaatleşmez!" Beraberlikleriniz  özgür bireylerin gönüllü katılımından ziyade taktiklerin güttüğü bir  savaş ittifakı gibiyse o beraberliğinizden ne zevk, ne ahlâk ne de verim  ortaya çıkar.

Bu yüzden... Sizi parti, siyaset, dernek vs kitle araçlarında mevki vaatleriyle ayartmaya çalışanlara yüz vermeyiniz!

Size, ancak çokluk olunduğunda güçlü olunacağını söyleyenlere kim olursa olsun, itibar etmeyiniz!

Ne olursanız olun, önce içinizin dolu ve donanımlı olduğundan emin olun!

Kendi içinizdeki doluluktan tatmin olamıyorsanız, başkalarının övgülerine asla kulak asmayınız!

Fikir değiştirmekten korkmayınız! Ama önce namuslu fikirler kazanınız! Mülkiyet bölünmez bir bütünlüktür, unutmayınız! Para  çalmasanız da  fikir çaldıysanız; ne o fikri anlayabilir ne savunabilirsiniz!


Bugün MHPnin veya herhangi bir partinin, derneğin veya herhangi bir cemaatin hiç biri toptan bir ATSIZ ATA etmiyorsa sebebi budur!

Entellektüel değil de naylon akademisyen, karton bürokrat, plastik köşe yazarı, kalp feylesof   olacaksanız ve  hevesinizin bütün ufku ancak bunlardan ibaretse lütfen gerçek insanlarla uğraşmayın.

Neyi  niçin yapmış olabileceğinizi sonradan bile düşünmek gereği duymuyorsanız...

Arkadaşlarınızdan edindiğiniz sırları tutmakta zorlanıyorsanız...

Kendinizi ancak başkalarıyla mukayese ederek anlayabiliyorsanız...

Hayatta genel şeyler düşünmekte zorlanıyor ve bütün çabalarınızı ancak hale ve yakın vadeye göre planlayabiliyorsanız...

İdeaların boş, menfaatlerin gerçek olduğunu düşünüyorsanız...

Sizden muhteşem politikacılar, köşe yazarları ve akademisyenler çıkacağından eminim.

Ama gerçekten  bunları düşünerek yaşıyorsanız adam olup olamayacağınız konusunda şüphe duyarım...

Bugün tapındığınız, hatta size makam , mevki, ikbal, her türlü menfaat vaat eden büyükleriniz,  ancak bir arada güçlüdür ve yarın silinip gidecekler.

Evine kömür alamadığı için salonunda paltosuyla oturmuş, Türk edebiyatına ölmez eserler kazandıran büyük tarihçi ATSIZ ATAMIZ sizin büyüklerinizin  hâlâ fersah fersah önündeyse; ailenizden aldığınız saygı ve sevgi ölçülerinizde ciddi hatalar var demektir!

İnsan ailesinden eksik bir terbiye alabilir. Ama bilmek insanın mesuliyetidir ve bildikten sonra düzelmeye çalışmak daha büyük bir mesuliyettir!

Bu mesuliyeti hissetmiyorsanız hiçbir makam, mevki ve unvan size gerçek bir kişilik veremeyecektir. Çünkü kişiliğiniz ancak bilmek mesuliyetini an be an yaşarken ancak teşekkül edebilir ve bunun başka hiç bir yolu da yoktur.

İçinizden ve büyüklerinizin pek çoğunun arasından pek az "adam" çıkmasının en büyük sebebi de budur!

Egonuz büyük, aklınız ve vicdanınız daha büyük olsun!

Bilginiz çok,  merakınız ve uyanıklılığınız daha çok olsun!

Cesaretiniz kocaman, merhametiniz ve ilginiz daha kocaman olsun!

Fikirleriniz  sağlam,  araştırmacılığınız ve çoklu ilgileriniz daha sağlam olsun.

Ve sonra  kendinize şunu sorun: Tapınmak mı istiyorum, düşünmek mi?

Ve sonra başka bir soru sorun: "Senin aptal olman beni daha akıllı yapar mı?"

En son şunu sorun: "Niyetim karşımdakini ikna etmek midir yoksa kendi kendimi tatmin etmek midir?"

Gerisi size kalmış...


Ne mutlu Türküm diyene!

Hiç yorum yok: