Dinciliğe karşı sürekli dinin
özüne dair savunmalar geliştiriliyor. “İslâm aslında bu değil… İslâm’da bu işin
hikmeti şu…” tarzı savunmalarla dincilerin aklına hitap edilmeye çalışılıyor.
Sorun dinciliğin akıl dışı özü.
Dincilik zaten akıl yerine körü
körüne bir imanı benimsemiş insanların tavrı. Dolayısıyla onların herhangi bir
yeni problem hakkında kendi akıllarını
kullanmak gibi bir yeteneği ve arzusu yok.
Dincilik her soruya aynı cevabı
vermek demek. Dincilik hayatı dine
hapsederek yaşamak demek.
Dincilik modern liberal
demokrasinin bütün temel kabullerini fütursuzca kullanıp bunlardan meşruiyet
devşirmeye çalışıp sonrasında liberal
demokrasiyi rafa kaldıran bir Arap ikiyüzlülüğü.
Dincilik, bu yüzden tartışmaların
akılla yapıldığı, iknaya dayalı hür seçimler rejimi olan demokrasi ile bağdaşmayan bir kabul.
Dincilikle din ekseninde, akılcı
din yorumları yöntemiyle baş etmek mümkün değil.
Çünkü dinciler zaten dini, bir “akıl
alanı” olarak görmüyor. Dinciler için “din” içine girildiğinde çıkılamayan,
çıkılmaması gereken bir siyasal parti, “hizip” ve kör bağlılık/ sadakat alanı.
Böyle bir alanın mensuplarına, bağlılıklarını sorgulamaları gerektiğini söylemek nafiledir. Çünkü zaten bu kör
sadakatin temelinde aklı bir fitne
unsuru olarak görüp susturmak arzusu yatıyor.
Demokrasilerde insanlar
fikirlerini özgürce değiştirebilirken dinciler, bırakın dini mensubiyeti
değiştirmeyi, kıl kadar bir farklı düşüncenin gelişimini bile fitne ve küfür
olarak görebilen aşırıcı insanlar.
Bu insanlar sizin dinin özüyle ilgili samimi
düşüncelerinizle vs ilgilenmiyor. Bu
insanların bütün arzusu sizi kendi bildikleri gibi yönetmek. Onlarla dini
terimlerle konuşmak tartışmayı onların
kör ve akıl dışı kabullerinin zeminine çekmek oluyor.
Demokrasi bu yüzden dinciliğe
izin veremez.
Dincilik gibi bireyi kabul etmeyen, hayatı, ancak din ekseninde ve
topluca yaşanan bir sürü yaşantısı olarak gören bir anlayışın, barışçı yönetim değişikliği rejimlerinde yani demokrasilerde
bir yeri olamaz.
Çözüm dinciliğin liberal
demokrasilerin argümanlarını, yöntemlerini kullanmasını engellemektir. Dinciliğin
toplumsal düzeni demokrasi yoluyla değiştirmesini engellemektir.
Dinciliğin siyasal alanda
yasaklanması bu yüzden demokrasinin, bireyin ve barışın korunması açısından
elzem.
3 yorum:
Afşar Bey, dinciliği engellemek yada yasaklamak kolay bir iş değil ancak kanaatimce yapılması gereken devletin her inanca eşit mesafede olmasını sağlamak ve inançları sahiplerine özgür bir ortamda rahatsız edilmeden yaşanabilir kılmak. Bu benim laiklik tanımım dersem yanlış olmaz. İnanç her ne olursa olsun ister fasulyeye tapsın ister tek Tanrı'ya ister insanlığın bekasına...
Devletin eşit mesafesi içerisine dini hizmetler, eğitim öğretim ve siyasi çıkar anlamındaki mesajları da katmak kaydı ile...
Hukuk devleti, liberal demokrasi, negatif özgürlük falan bunun için gerekiyor sanırım.
Sayın AFŞAR......dinciliğin önünü açan Liberal Düşünceyi savunanlar değil mi....??*....siz onlara saha açarsanız...erki eline geçirdiklerinde...bir gün sizin de aklınızı ve düşüncelerinizi iğdiş ederler...din dipsiz bir kuyudur....1400 yıldır ve ondan önceki çağlarda insanlarca yaratılan dinler niçin günümüzde anlaşılır ve tartışılır durumdadırlar...???....vicdanlarda taht kurmuş din mi...???....yoksa...nefs'lerinin arzu, istek ve çıkarlarına hitap eden dinin inandık iman ettik diyenlerin ikiyüzlülüğüne eklemlenmiş din mi...??*....günümüzde her türlü kapıyı açan maymuncuk anahtarı din dir....saygılarla...
Dincilik yakın zamana kadar engellenmişti aslında. Bu da dinin kollektif yaşanmasının ve daha önemlisi siyasette bir araç olarak kullanılmasının engellenmesi.
Aksi takdirde din doğrudan doğruya bir fitne haline gelebiliyor.
Yorum Gönder