23 Eylül 2014 Salı

Azerbaycan'da Gelişen Rus Bağımlılığı Ve Kırılan Türklük Bilinci

Azerbaycan’da Arap ümmetçiliği ve yobazlığı ile sosyalist enternasyonalizmi Türkçü milliyetçiliğini boğuyor.

Azerbaycan, çocuklarıyla Rusça konuşan genç ailelerle doluyor.

Azerbaycan Türk milletleşmesine yabancılaşıyor. Bu biraz da Türkiye ile koşutmuş gibi geliyor bana. Çünkü Türkiye Türk milletleşmesinin çağdaşlaşma ve hukuk devleti idealiyle ilgisini anlayamamış, toplama şehirli, kenar mahalleli yabancılaşmış kitlelerin ellerine düşmüş vaziyette.

Azerbaycan Elçibey’in Türkçe konuşan büyük Türk ülkesi olmak yerine  eski Rus sömürgesi rolünü benimsemiş görünüyor.

Dolayısıyla meselâ Atatürk’e bakışlarında da “ortak ata” kabulünden ziyade “Rum” kökenli, Türkleşmiş bir yabancı izlenimi kafalarda yavaş yavaş yerleşiyor gibi görünüyor.

Rus egemenliğinin ortadan kalkmasıyla belki görünüşte bir bağımsız devlet elde edilmiş ama o devletin egemeninin toplumsal kimliği sanıldığı gibi “Türk” değil.

Günlük konuşma dilinin yarısı Rusça olan, çocuklarıyla Rusça konuşmayı medeniyet sayan insanlar, SSCB öncesi feodal, bölünmüş,  yerelci, hemşerici, millet altı mensubiyet şuuruna geri dönmüş görünüyor.

Bu açıdan da bilhassa komünist partisi devrini yaşamış neslin Türk egemenliğine karşı Kürt ayrılıkçılığında milliyetçi, Türkçü bir tavır sergileyemediklerini, Türk olmanın önemini kavrayamadıklarını görüyorum.

Onlar Rus egemenliğinde , Rus boyunduruğunda  bir enternasyonalizmi hümanizm sanan bir nesil. Dolayısıyla dünyada, ikinci bir dile muhtaç olmaksızın yaşayabilen, milletleşmiş bir Türk topluluğu fikrini anlayamıyorlar. Maalesef o kuşak ve onların çocukları, egemenliğin, bağımsızlığın, hukuk birliği ve kanun önünde eşitlik ideali ile ilgisini anlayamıyor.

Bunun en büyük sebeplerinden biri kanaatimce şeriatçı propagandanın Fethullah Hoca okulları veya Suudi/Vahabi  elleriyle toplumu uyuşturması.  Azerbaycan’ın laiklikle ilgisinin zayıflaması,  dinci ihanetin Türkiye’deki iktidarıyla  kendiliğinden meşrulaşıyor.

İkinci olarak büyük ölçüde feodal beyliklerin köylü sosyolojisine SSCB döneminde bile bağlı kalan bir topluluk olarak Azerbaycan’ın uluslaşmada Türkiye Türklüğünü ve Atatürk’ü değil de Lenin’i ve Rusları örnek alması.

Azerbaycan’daki SSCB devri Türkçü aydınlanmacılık maalesef ilkesiz bir zenginlik tutkusu ve  Rus hayranı,  bağımlı bir benlik ile kırılmış durumda.  Azerbaycan da Türkiye gibi karnı doyduktan sonra  kimin başa geçtiğini önemsemeyen koca bir köylü  topluluğu  olmayı millet olmaya tercih  ediyor…



3 yorum:

Peride dedi ki...

Azerbaycan içinde üzülelim o halde...

Afşar Çelik dedi ki...

Vallahi ben üzülüyorum...

Çünkü Atatürk'e bizim verdiğimiz anlam ve önemi vermek yerine onu " Bir çeşit Lenin" gibi görmek eğilimindeler... Umarım yanılıyorumdur.

Orhun dedi ki...

Uzaktan tanıdığımız kardeşlerimizin bizimle aynı düşünce düzleminde olmadığını görmek çok üzücü tabii.
Ama bir de yapılması gereken analiz ve çözülmesi gereken bir sorun var: Öyle anlaşılıyor ki Sovyetleştirme egemenlik altına alınan "halklar"da derin izler ve tahribat bırakmış. Rus olmak ve Rusça konuşmak, Rus değerlerini benimsemek -bizim hayal edemeyeceğimiz ölçüde- gelişmişliğin ve elit olmanın ölçüsü olmuş. Anadili Türkçe olan insanların evinde Rusça konuşmasının başka açıklaması yok.
Bir süredir bir Azerbaycanlı Hocadan Rusça dersi alıyorum. 10 senedir Türkiye'de; Türk vatandaşı ancak Sovyet devrinde yetişmiş. Sovyetlerin Azerbaycan'ı işgal edip öldürdüğü insanları iyi biliyor, burada benimsendiğinin farkında ama Türklük bilinci yerleşmemiş.
İsteseniz de içine dahil olamayacağınız bir millete özenmek nasıl bir şeydir biz Türkiye Türkleri anlayamayız. Bu ancak sömürge olarak yaşamış insanların algısıdır.
Zamanla geçecektir.