17 Eylül 2014 Çarşamba

Devlet kime ne öğretmeli?

Türkiye'de liberaller devletin bireye hiçbir kimlik ve kimlikleştirici ideoloji aşılamaması gerektiğini savunuyor.

Bu, ilk bakışta doğru.

Sorun şu: Bireyin içine katıldığı toplum onun ailesinden ibaret değil.

Birey şüphesiz ilk değerlerini ailesinden edinir. Sonrasında ise başka va daha aşkın değerler olduğunu toplumdan öğrenir.


İşte düşünülmesi gereken nokta bireyin nasıl bir toplumsal yapıya mensup olduğudur. 

Bir kabile mensubu için aileden edinilen değerlerle kabilenin değerleri aynıdır. Çünkü kabile büyük ölçüde kam bağına dayanan bir beraberliktir.

Oysa mesela ulus, var olmak için kan bağından çok daha başka değerlere ve kurumlara ihtiyaç duyan, çok daha büyük bir beraberliktir. 

Öyle ki ulus artık birbirlerini hiç tanımayan ama belli değerlere ve kurumlara bağlılıkla bir birlerinin varlığından mutlu olan insanları içerir.

Her türlü toplumsal yapıda ilk değerlerin aileden geldiğini biliyoruz. 

Oysa beraberlik, nüfusça büyüdükçe beraberliği sağlayan müştereklerin daha soyut ve kavrayıcı olması gerekir. 

Çünkü soyutluk uygarlığın ölçüsüdür. Uygarlık zararsızlık fikrinin olgunlaşması ise soyutluk da insan varlığının daha fazla anlama yeteneğine ve daha büyük bir anlam dağarcığı oluşturması demektir.

Çünkü soyutlama isimlendirmeyle başlar.

Bundan dolayıdır ki bir toplum bir arada duracaksa herşeyden önce aynı isimleri kullanan bireyler yetiştirmelidir.

Bunu topyekün yapabilecek tek kurumda devlettir. Bunu kendi başına yapmayabilir ama bütün öğrenimin bu hedefe bağlanması yasal olarak  sağlanabilir ve sağlanmaktadır da.

Dolayısıyla hiçbir gelişmiş hukuk devletinde insanlığını ailesinden ve kabilesinden ibaret sayıp da içinde yaşadığı ulustan özerk  bir bölgeyle ayrılmak isteyenlere izin verilmez.

 Dolayısıyla da hiç kimse bir hukuk devletini meydana getirmiş ulusal çoğunluğun, kendi ülkesinde, kendi okullarında çocuklara ulusal değerleri aşılamasına karşı çıkamaz.

Nitekim Kuzey İrak Yığışmasında da uluslaşmayı sağlamak için okullarda Kürt değerleri bal gibi aşılanmaktadır.

(Sorun orada devletleşebilecek bir uygarlık düzeyine ulaşamamış bir kabile toplumunun çevresiyle yaşadığı husumet dışında çocuklarına verecek bir değerler kümesinin olmayışıdır.)

İşte bu yüzden, Andımız, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi milli bir eğitimin olmazsa olmazıdır.


Hiç yorum yok: