29 Ekim 2011 Cumartesi

Ümidimin Aydınlığında

Endişeye karşı ne yapmak gerekir?

Endişelenmeyi engelleyebilir miyim? Veya endişe akılcı sebepleri gözden geçirerek engellenebilir mi?



Endişe sebepsiz bir korku ve gerginlik hissi. Belki bazen sebepleri olabiliyor. Bir belirsizliğin bize verdiği ciddi kaygı hali…



Endişe edecek bir şey olmamasına çalışmak mümkün mü? Her şey olunda gittikçe endişelenmemek için aykırı her şeyden uzak olmak yeterli mi?



Tanrı’ya inanıyorum. Ama inanmak ne demek? Sadece onun var olduğunu söylemek , ona inanmak mı? Hayat karşısında kendimi çaresiz hissetmek ve sürekli endişelenmek bu inançla bir arada bulunabilir mi? İnanan bir insan olarak ne düşünmeliyim?



Tanrı, gücü her şeye yeten, sevgisi ve merhameti ile havsalamızın ötesinde kavrayıcı ve kucaklayıcı değil mi? Dua neye yarıyor? Dua o gücün mutlaklığına teslimiyet anlamına geliyor. O halde Tanrı’ya inanan bir insan dua ettikten sonra ruhunu sıkan endişesini, kendi başına bırakmalı…



Endişe bir çaresizlik hissiyle besleniyorsa dua çaresiz olmadığımızı kendimize hatırlatmaktır. Ümidi elden bırakmamaktır.



Tanrı’ya inanmayanlar ne yapmalı? Bilmiyorum. Bu sadece benim çözümüm…

Bugün ümitli olmayı seçiyorum.

Çareyi seçiyorum.

Güçlü olmayı seçiyorum.

Cesur olmayı seçiyorum.

Hiç yorum yok: