13 Ekim 2011 Perşembe

Kabullenmek Deyince

Her şey ama her şey tersine mi akıyor?

Bu neyse ama… Herkes yapmaması gereken şeyleri mi yapıyor? Meselâ ülke İran’ın  bile yaşamadığı bir tutuculuğa bağımlılık mı geliştiriyor? İnsanlar ülke genelinde akıllarını bir kenara koyup güdülmeyi mi istiyor?

Çünkü terslikler geneldir ve…

Değiştirmek için bütün gayretlerimiz, boşa mı gitmektedir? İnsanlar dinlemekten vaz mı geçmiştir?

O zaman  belki de bırakmalı, konuşmayı ve direnmeyi… Sadece  mevcut durumda nefes alır halde kalmaya çalışmalı?.. Bataklıkta ağzımızda bir kamışla, saklanır gibi…

Ya kötülük gerçekten uyumuyorsa? Ya ondan kaçmak aslında, imkânsızsa? Kabullenmek gerçekten işe yarar mı? Kabullenmek,  sıkışmaya rıza göstermekse ya? O halde neyi kabullenmeliyiz? Tanrı’dan geleni mi? İnsandan geleni mi?

Sorun şu ki Tanrı’nın istekleri daima bir tutarlılık içinde yürüyor. Ve bu yüzden kabullenmek işe yarıyor.
Ya Tanrılarını “sakalı göbeğinde, eli sopalı bir ihtiyar softa” sananların Tanrılık kompleksi? Onun nasıl aşacağız?

Belki onların hali bile hal içre bir yerdedir de kendilerinde Tanrılık vehmektedirler?

Bazen cidden zor oluyor kabullenmek… Ne olursa olsun gene de “evet” diyebilmek…

Tanrı bana kabullenmenin erdemini versin.

Hiç yorum yok: