Yer yer cidden millî hassasiyetler taşıdığı intibaına kapıldığımız, ilkeli bir yazardı, Soner Yalçın. Kendisi dışındaki herkesi “her taşın altında komünist aramakla” suçlayıp ondan sonra da her taşın altında mutlaka bir “Türk İslam sentezi” komplosu arayan nispeten pişmiş bir marksistti. Nispeten pişmiş olması yazdıklarını okumamı sağlıyordu ta ki 30/05/2011 tarihli Oda TV yazısını görene kadar.
Bu yazıda “özerklik” kelimesinin çeştli açılardan taşıdığı veya taşıyabileceği anlamlara bildiğimiz tarihsici Marksist bakışla bakmış, sonra şu cümleleri sarf etmiş: “Demem o ki…
“Diyalog için empati şart. Türk Kürt’ü, Kürt Türk’ü anlamaya çalışacak; barışın ilk adımı “ötekileştirmeden” atılabilir.”
Mide bulandıracak kadar ham uzlaşmacı, yaranmacı cümleler. Kaldı ki bu cümleler zaten Türk milletleşmesini inkâr eden enternasyonalist, vatansız Marksistler, liberaller ve siyasal dincilerin tipik mantığını sırtlanmış. Soner Bey’in bu cümlelerine göre Türk Milleti’nin olduğu Türkiye’de ona denk ve “ulus” kimliği taşıyan “Kürt” adlı bir başka toplum var ve biz o toplumla diyalog kurmak zorundayız! Soner Yalçın’ın kafasında bizim anladığımız anlamda bir “Millet” kavramının olmadığını zaten peşinen söyleyebilirdik, çünkü o bir Marksist. Dolayısıyla bizim kutsadığımız, ve üzerine devletimizi inşa ettiğimiz değerlerin hiç birinin onun için bir anlamı yok! Onun anlam dağarcığında “vatan” diye bir kelime de yok! O, nüfusu üç yüz milyonu bulan ve içinde sayısız ırksal bağlantıyı, kültürel çeşitliliği barındırarak bütün bunları tek bir ad altında birleştiren Türk gerçekliğinin ne olduğunu anlayabilecek dağarcığa da sahip değil!
Dolasıyla “diyalog için” derken sanki birbirine denk ve uzlaşmaz farklılıkların konuşmasından bahsettiğini sanıyor. “Üstün Marksist tahlil yeteneğiyle” de üst perdeden bunu herkese dayatabiliyor.
İkincisi “Türk Kürt’ü, Kürt Türk’ü anlamaya çalışacak”... Kürt olmanın Türk olmaktan apayrı, anlaşılmaz ve uzlaşmaz bir bilince karşılık geldiğini söylüyor. Ve bütün Kürt’lerin Türk’lerden ayrı ve homojen bir bilince sahip olduğunu söylüyor. Peki “Kürt olmanın bilinci” ne anlama geliyor o halde? Sözde hümanizmi ve değer yoksunluğu ile bilmediği şeyler konusunda cesur yorumuyla devam ediyor: “barışın ilk adımı “ötekileştirmeden” atılabilir.”
Pardon? “Barış” derken? Barıştan kasıt, iki tarafın da ( ki bu iki taraf söylemiyle Soner Yalçın bütün Kürtleri PKKlılaştırıyor,düşmanlaştırıyor…) uzlaştığı bir şiddetsizlik ortamı ise öncelikle uzlaşma sağlamanın iki yolu olduğunu bilmeliyiz. Ya iki taraf da değerlerinden bazılarını feda etmek hususunda denk düştüklerini kabul ederler… Ya da değerlerinden kesinlikle taviz vermemek için tam bir savaşa girer ve tartışmayı kesin şekilde bitirirler. Kürtçülük’ün seçtiği yol ikincisidir. Kaldı ki bu yolu seçmese dahi, bizim değerlerimizden taviz vermemizi isteyen herkes, fiilen bize karşı savaş açmış demektir. Dolayısıyla şu saatten sonra “barışın” yolu önce kendimize denk ve meşru bir düşman yaratıp sonra onunla pazarlık etmekten geçmiyor. Soner Bey, milletleşmenin gereğinin, farklılıkların “hukuk biriliği” altında, “tek bir markaya/kimliğe/ada” bağlılığı olduğunu bilemiyor. Bilmesi de mümkün değil, çünkü kendi kafasında o bir Türk değil. Ona göre zaten “Türk” kelimesi anlamsız. Anasının, babasının temsil ettiği değerler, gelenekler ve tarih diye bir şey yok onun için.. Onun için insan, bütün değerlerinden, tarihinden, geleneğinden sıyrılmış, soyutlanmış salt bir hayvansal protein yığını.
Kaldı ki etnik ırkçı terörün duygusal kaynağının, etnik kompleks ve Türk düşmanlığı olduğunu, yani “ötekileştirmenin” asıl öznesinin etnik ırkçılar olduğunu dahi anlayamayacak kadar değer yoksunu. O bu değer yoksunluğunu “objektiflik” ve tarafsızlık sanıyor. Ötekileştirmenin var olması halinde Türk toplumunun sosyal kaynaşmayı bu dereceye getirip getirmeyeceği, ortak ailelerin kurulmasına bu kadar rahat bakıp bakmayacağı gibi gerçekleri görmezden gelerek Türk Milleti'ni ötekileştirmeyle itham etmek için insanın ciddi şekilde akıldan, izandan ve adalet duygusundan yoksun olması gerekir. “Ötekileştirme” Türk’ün sorunu değildir. Ötekileştirme, Türk adının soyutluğunu ve aşkınlığını hazmedemeyen etnik ırkçılaırn komplekslerinin ortaya çıkış biçimidir.
Dolayısıyla etnik ırkçı terörle uzlaşamamak için herhangi bir sebep göremiyor. Bizim taşıdığımız değerleri “burjuva” , feodal vs diye küçümsediği için ortak aileler kurduğumuz ve “Türk” ortak adının altında görerek kendileriyle bütünleştiğimiz Kürtleri, PKK gibi alçak, namussuz ve değersiz bir katiller sürüsünün toplumsal tabanı olarak kabul etmekte beis görmüyor.
Görünen o ki Soner Bey, Türk düşmanlığının ortak cephesiyle uzlaşmanın yolunu bulmuş. Kendisi her ne kadar yazısının başlığında, “PENSİLVANYA KAFASIYLA ÇÖZÜM OLMASI ZOR” diyorsa da yaptığı tam anlamıyla Pensilvanya kafasının vatansızlık, milliyetsizlik ve değersizlik değirmenine su taşımak. CHP’nin PKKlılaşma eğilimi ile solun, kendi tabiatına dönüşü, anlaşılan solun diğer bütün kesimlerinin alınlarındaki vatansızlık lekesini iyice ortaya çıkardı. Sol bir kere daha milletin düşmanlarına yanaşmakta…
Soner Yalçın’ın mevcut ve telâffuz edilmemiş bir iç savaşı zımnen ifade ettiği yazısı ve bakış açısı gösteriyor ki Türk Milleti’nin varoluş mücadelesinde sola güvenilemez. Türk milliyetçileri solun ihanet ve vatansızlık potansiyelini göz önünde bulundurmalı ve sırtlarını asla sol kampa dönmemelidir. Soner Yalçın kafasıyla getirilecek tek barış, ülkemizin bir kısmının Kerkük yağmacısı Peşmergelere peşkeş çekilmesiyle olabilir. O zaman Soner Bey belki İstanbul’da oturduğu yerden Türkiye’nin bir kısmının kaderi hakkında rahatça ahkâm kesmeye devam edebileceğini sanıyor ama, maazallah ülkemiz onun kafasıyla bölünecek olursa sanmasın ki etnik ırkçılar onu sosyetik Marksist mekânlarında rahat bırakacaklardır. Kendi milletine ihanet eden, onu yok sayan hiç kimse, düşman gözünde muteber sayılmaz. Türk solunun Sovyet ve Çin uşaklığının temel yanılgısı bunu anlayamamasıydı. Kullanıldılar ve atıldılar. Şimdi de etnik ırkçılığa alet oluyorlar ama etnik ırkçılık onları yıkamayacak, temizlemeyecek. Üzerlerindeki ihanet kiri ve pasıyla fırlatıp atacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder