18 Temmuz 2019 Perşembe

Olduğun Gibi Olduğunda Demokrasiye Ne Oluyor?



Ä°lgili resimKendisini İslamcı olarak tanıtan bir avukat bey, bir sanalağ kanalındaki sohbet programında, memlekette İslamcıların  yirmi yıl önce kendilerini saklamak zorunda kaldıklarını ve takiyye yaptıklarını, aslında   Türkiye’de herkesin takiyye yapmak zorunda kaldığını, çünkü fikirlerini  ifade edebilecekleri demokratik bir yapının olmadığını söylüyordu.

“Kendisini olduğu gibi gösterdiği takdirde iktidara gitme yolunun kapalı olduğu bir şey…” Avukat beyin  Türkiye’de eleştirdiği eksik demokrasiyi tanımlama biçimi bu.

Avukat bey, demokrasiyi “herkesin olduğu gibi iktidara gelebileceği” bir rejim sanması  tuhafıma gitti.

Herhangi biri herhangi bir İslamî mezhebin kurallarına göre davranabilir. Sorun şu: Herkes, kendi fikrinin yaygınlaşması durumunda  nelere yol açabileceğini acaba ciddi biçimde düşünüyor mu? Yani hırsızların ellerinin kesilmesi, evli olmayan  cinselliklerinin recimle cezalandırılması gibi uygulamalrın yaygınlaştırılmasını savunarak iktidara gelip de bunları hayata geçirmek , emokrasiye sığar mı sığmaz mı hiç kimse bunu düşünmüyor.

Ya da meselâ  bir Kürt etnik özerk bölgesi kurmayı savunarak iktidara gelip de memleketin bir bölümünde sözde Kürt bayrağı  çekilip çekilemeyeceğini kimse düşünmüyor.

Mesele  sizin neyin nasıl yaşayacağınız değil. Mesele sizin yaşam tarzınızı, insanlara demokrasi yoluyla dayatıp dayatamayacağınız.

Biri şunu söyleyebilir: “ Efendim ben de bana lâik yaşam tarzının dayatılmasına karşıyım!”

Buradaki temel sorun : Herkese , her zaman uygulanacak, yeri ve zamanı geldiğinde de “akılcı biçimde değiştirilebilecek kurallardan ” oluşturulan  bir hukuk  sitemi var olmadıkça  işlerin, sadece parmak sayısına bağlı yürütülmesinin mümkün olmamasıdır.

Yani “ Ne yapalım arkadaş, millet böyle olmasını istşyor!” diyerek her istediğinizi herkese  kabul ettirmeniz mümkün değildir. Siz entari giyip içinize don giymeyip uygun yere çöemelerek def-i hacet edebilir ve kıçınızı taşla silebilirsiniz. Fakat sırf belli bir sürü haline geldiğiniz için  elinizdeki iktidar gücünü kullanarak insanları bunu yapmağa zorlayamazsınız. Ya da arkadaşlarınızla üç haftada bir banyo yapıp, sakal bırakarak sizce tamamen ilerici bir ahlakla eş değiştirmenin ve paylaşımın yaşandığı bir komün hayatı vs de sürebilirsiniz ama hiç kimseye sırf belli bir sürü benimsiyor diye,  bu yaşam tarzınızı dikte edemezsiniz.

Nitekim size şaka gibi gelen bu yaşam tarzları meselâ ABD’de yaşanıyor. Buna rağmen hiç kimsenin, mesela insanları Tanrı’nın emirlerine göre yaşaması için hükümet eliyle zorlamak gibi bir hayalinin  demokrasi yoluyla insanlara dayatabileceği falan düşünülmüyor.

Yani? Yanisi şu: “ Yaygınlaşmaları halinde toplumu karmaşaya, şiddete, hürriyetsizliğe sürükleyeceği açıkça görülen hiçbir düşüncenin ve yaşam tarzının” iktidara gelmesine ve hükmetmesine izin verilmiyor! Dünyada içine kaçmak isteyip de içine girince “ kâfir” diye sövdüğünüz bütün demokrasiler, özgürlükler işte böyle işliyor.

Yani “Olduğum gibi görünerek neden iktidara gelemiyorum?” diye demokrasiyi sorguluyorsunuz ya… “Olduğunuz gibi olduğunuzda” toplumu boğacağınız ve fikirlerinizin toplumu öldüreceği açıkça bilindiği için sizin demokraside bir yerinizin olduğu düşünülmüyor ve bu yüzden partileşmeniz de demokrasi ve dahası hukuk dışı bir şey sayılıyor; en azından, kadınlarının açıklığına ağzınızın suyunu akıtıp sosyal yardımlarından alabilmeyi hayal ettiğiniz müreffeh hukuk devletlerinde ve çağdaş demokrasilerde…


Hiç yorum yok: