8 Şubat 2018 Perşembe

Kime Dönek Denir?



Son on yılın belki de  en çok konuşulan  davranışı, sanırım bu: "Döneklik".

Kimin nereden nereye döndüğü  konusuna dalıp da polemik yaratmak istemiyorum. Polemik zevkli fakat yararsız bir iş.

Madem bugünlerde Epiktetos okuyorum, onun gerçek faydaya yönelik  metodunu ve tevazuunu benimsemek  egomu terbiye etmek için herhalde en doğrusu olur.

Dedim ya kimin nereden nereye döndüğünü yazmak kavgaya girişmek için iyi bir sebep.

Peki ne yapmalıyım? “ Dünyayı değiştirmek isteyenler işe kendilerinden başlamalı.”   demişti, yanılmıyorsam Bernard Shaw. Tolstoy’un da hemen hemen aynı bir cümlesi vardı.

İnsan dünyayı niye değiştirmek ister? Muhtemelen ondan memnun olmadığı için… Onu memnun olduğu bir hale getirmek insana muhtemelen doğru  gelecektir.

Dünyanın değişmesi insana tuhaf görünmeyecektir. Çünkü hiç kimse dünyanın değişime aldırıp aldırmayacağını falan düşünmeyecektir.

Fakat  bireyler, kendilerini değiştirmekte gönülsüzdürler. Bu ya menfaatleri öyle gerektirdiği için ya da inançlarına  sadık oldukları için böyledir. “İnanç” sadece  ilahi olanla ilgili değildir. İnanç, düşüncenin vardığı sonuçtur.  İnanç, düşüncenin vardığı muhtemel doğruluk hükmüdür.

Burada italiklediğim “muhtemel doğruluk” bana kalırsa meselenin özünü oluşturuyor.  Çünkü insan asla “yanlışa” inandığını düşünmez. İnsan daima doğruya inandığını düşünür. Yani herkes gerçeğe en yakın halde bulunduğuna inanır. Öyle olmasa karar veremez, eyleme geçemez, bir akıl boşluğunda  cinnet geçirir ve felç olurduk. Hayatında hiçbir beklentisi olmadığını iddia eden   bir Budist bile bu eylemin doğruluğuna  “inanır”. Böylece gereceğe en yakın bir durumda olduğunu düşünür.

Buna rağmen neden  herkes “iyi “değildir? Herkes gereceğe en yakın durumda olduğuna inanıyor ve bir “doğruluk”  hedefiyle yaşıyorsa bu kadar kötülük nereden geliyor?
Sanırım bunun sebebi bazılarının (sözde) menfaatleri gereği - ki menfaat hakkında da  kafa yormam gerekiyor- değişmemekte ısrar etmeleridir.

Peki ama bu durumla  değişmenin ilgisi nedir? Biri değişmiyor, değişmemek istiyorsa dünyayı değiştirmek ya da  egoyu eğitmenin bununla ne ilgisi olabilir? İlgisi şudur: (Sözde) menfaatleri icabı değişmemekte ısrar edenler, aslında  kendilerine dışarıdan telkin edilen menfaatler gereği hareket eden insanlardır ki bu menfaatler değiştiği anda kendilerini derhal onlara göre değiştiriverirler.

İnançlarına  sadık kalanlar ise gerçekle ilgili bilgileri arttıkça  neyin daha doğru yani  gereceğe daha yakın olduğuna bakarak değişirler. İnancına sadık kalanlar derken kesin inançlıları kast etmediğimi belirtmeliyim. Çünkü onların “bağlılıkları” akla dayanan vicdani bir bağlılık değildir. Kesin inançlılar inançlarına bağımlıdır, müpteladır.

Bu kadar ukalâlığı neden ettim?

Çünkü ben de bir sürü savrulma yaşadım.  Doğru olduğuna inandığım pek çok yanlış şey oldu. Peki bu kötü bir şey mi?  Birileri “ Ben en başından beri hep doğru yoldaydım!” diyebilir ki son zamanlarda bunu diyenlerimiz çok. Ben şahsen o kadar iddialı olamam.

Hayatta her zaman doğru olanı bilemeyebilirim. Ama doğru olduğuna inandığım şeyler  için mücadele ederim. Eğer doğruyu hiçbir zaman bilemeyeceğimi düşünseydim o zaman en başta söylediğimizi gibi bitkisel bir hayat yaşamam icap ederdi.

O halde “ Hiç kimse doğruyu bilemez!” demek insanı doğru eyleme götüremez, sadece insanı, doğruyu aramaktan soğutur. “Herkesin kendi doğrusunun olması”  bir gerçeğin var olmadığını göstermez. Sadece gerçeğe yaklaşımlardan bazılarının isabetsiz olduğunu gösterir.

Sorun gerçeğe yaklaşmak arzusundan vazgeçmemektir.  Gerçeği en baştan beri bildiklerini söyleyenlere ancak özenebilirim. Bana düşen  elimden geldiğince gerçeğe yaklaşmaktır. Bu arada  yalpalamalar ve dönüşler yaşarsam o benim cehaletimdendir. Amma ve lâkin gerçeğe gidilen yoldaki dönüşlerle sözde menfaatlere yönelen yollardaki dönüşler arasındaki farkı bilmeden “döneklikten” bahsettiğimizde   ancak gerçeği arayanları kırarız. Menfaatçiler için zaten döneklik teriminin bir anlamı yoktur. Çünkü onlar için menfaatlerini elde etmek dışında bir mutluluk yoktur.
“Döneklik”, gerçeğin yolundan menfaatin yoluna dönenlerin niteliğidir.

Hiç yorum yok: