4 Şubat 2018 Pazar

DNA’n Kadar Konuş!


Enternasyonalizmin  Bilimci Faşist Yönelimine Kısa Bir Bakış

Türk'lerden nefret etmesinin sebebinin
ırken Kürt olması olduğunu sanan kızın şaşkınlığı
Şu günlerde özellikle Türk düşmanı, sağcı-solcu enternasyonalistlerin pek tuttuğu DNA analizi videoları sanalağda cirit atıyor.

Bu  videolarda insanlara mensubiyetleri, milliyetleri ve bunlar hakkındaki, fikirleri sorulıuyor. Daha sonra bu deneklerden alınan örneklerdeki bir takım  haplotiplere bakılarak onların  kalıtımlarının izi sürülüyor ve hangi ırklardan geldikleri onlara “bilimsel” olarak gösterilerek aslında “sandıkları kadar saf olmadıkları”  gösteriliyor.

Burada denekler sonuçlara çok şaşırıyor ve aslında “olduklarını sandıkları kişiler olmadıkları” gibi bir sonuca varıyorlar.

Acaba  bu deney sanıldığı kadar şaşırtıcı ve gerçekçi mi? Yoksa  kasıtlı bir  bilimsel izolasyonun bilinçli saptırmasından mı ibaret?

Bu deneyin  tek sosyal yönü, deneklerin mensubiyetlerinin beyan edildiği bölüm. Bunun dışında DNA kalıtımı analizinin bize, aslında öğrettiği ya da gösterdiği hiçbir sosyal kanıt yok.

Deneyin sosyal bir  beyanla başlaması, sosyolojik verilerle yürütüleceği izlenimini uyandırıyor. Oysa deney kalıtımla yürütülüyor.  Bu durumda deney “biyoloji” sınırlamasıyla  verilerini diğer her şeyden izole ediyor. Oysa insanların  mensubiyetlerine dair beyanları alınırken onlardan “ırklarıyla” ilgili herhangi bir cevap alınmıyor. Denekler “üstünlüklerini” dahi öne sürerken bunun için “biyolojik” bir argüman ileri sürmüyorlar. Öne sürdükleri gerekçelerin bağlamı, deneyi yapanlarca göz ardı ediliyor ki bu da deneyin” saptırılmasına” yol açıyor.

Deneyi yapanlar, uzun zaman önce kalıtımı etkilemiş yabancı ırk karışımının, insanın değer edinimiyle, toplumsal bilinciyle  ne derece ilgili olduğunu hiç açıklamıyor. Dolayısıyla örneğin deneklere “ İngiliz olmaktan ne anlıyorsunuz?” “ Kürt olmak sizin için  neden önemli?” vs sorular sormak yerine, insanların mensubiyet şuurlarının salt bilinen ırksal kökenlerden gelebileceği dşüncesinden yola çıkıyorlar.

Bilimsel yöntemleri kötüye kullanan insanlar,  başka bilimlerin gerçeklerinden, tespit yöntemlerinden, toplumsal gerçeklerden habersiz bir biçimde “insanların sadece genetikle, kalıtımla kimliklenebileceği” gibi saçmasapan ve dahası çocukça bir  kabulle DNA analizine girişip insanların kimlik kabullerini aşağılıyorlar.
Şüphesiz her mensubiyet  bir millete/ulusa ait olmuyor. Kürtler, Ermeniler vs.  kabile ya da etnik topluluk mensubiyetleri de var. Fakat  deneyi yürüten kalıtsal ırkçı zihniyet, bu mensubiyetlerin içindeki “insani kurgulamayı”, “değer oluşturma işini” tamamen yok sayıyor.

Bu sözde deney, insanlığın bir bütün olduğunu düşünmemizi isteyen ve  bunu da değerlerimizi   bizzat bize inkâr ettirerek dayatmağa yönelen yeni enternasyonalizmin bir ürünü.

Eğer DNAlarımızla kimlikleniyorsak  neden DNAlarımızın “ saf” kalmasını sağlamak için uğraşmayıp da diğer ırklarla karışma yolunu izlemişizdir?

Diğer ırklarla karışmamıza rağmen kültürel anlamda nispeten homojen, ortak değerleri paylaşan, ortak duygular geliştiren beraberlikler kurmamız acaba DNA’nın hayvansallığından daha üstün bir  insani eylem  değil midir?

DNAcı enternasyonalizm farkında olarak ya da olmayarak kınadığı Alman ırkçılığının yöntemlerini daha da geliştirerek insan toplumlaşmasını dolayısıyla insanlaşma gelişiminin kendisini yok etmeğe yöneliyor.

Bize bir yandan “DNA’n kadar konuş!” diyor, diğer yandan, aklımızı biçimlendiren toplumsal /insani şablonları yıkmağa yöneliyor. Eğer faşizmin salt antikollektivist bir ırkçı baskı yönetimi olduğuna hâlâ  bir KGB şartlanmasıyla  inanıyorsak önümüzdeki gerçeği idrak etmemiz zorlaşıyor.

Oysa faşizmin doğasının,  sizi herhangi bir baskı ile insanlık dışı bir yöne sürüklemek olduğunu düşündüğünüzde bahsi geçen sözde kalıtım deneylerinin asıl zararlı etkisi ortaya çıkıyor.


Enternasyonalizm bu sözde bilimsel, saptırılmış , izolasyonist sonuçlarıyla insanlık dışı- faşist yönelimini bir kez daha gözler önüne seriyor.

4 yorum:

veli dedi ki...

46XY :)

Sanırım deneyi yapanlar "Bakın ne kadar millisiniz. O yüzden gelin halkların kardeşliği diyelim hep beraber..." diyebilmek için diğer değişkenleri göz ardı ederek salt DNA üzerinde milletleşme çabasına cevap geliştirmeye çalışmışlar.
Yalnız bu arkadaşlar en güzel cevabı teee yıllar öncesinden Ziya Gökalp vermiştir.

Afşar Çelik dedi ki...

De mi ya?

Kazanı yorumsuz bırakmayalım!

Yaşa var ol!

selcen dedi ki...

e-devlet şecere veriyor dostlar koşun bakın.Otuz altı etnik kökenden hangisi size uyacak bakalım.Sürprizler gırla gidecek.

Afşar Çelik dedi ki...

He valla' Selcen Hanım!

Soyunu sopunu düşmana, haine yamamağa çalışan çok insan var herhalde...

Yorum için teşekkürler. Her zaman bekliyoruz.

Saygılar...