10 Ocak 2016 Pazar

Türksüz Atatürkçülük


Atatürkçülük, ne yazık ki mensupları  arasında objektif bir tanıma ulaşamamış bir düşünce. Bu, onun kötü ya da anlamsız olduğunu göstermiyor.

Atatürkçülük, mensupları arasında, hangi konuda anlaşıldığı veya ortaklaşıldığı ile değil de daha ziyade hangi konuya karşı olunduğu ile tanımlanan bir düşünce.  Atatürkçülük, genellikle “ İnsanların ırkıyla, kökeniyle ilgilenilmeden Atatürk etrafında uzlaşılması gerektiği” şeklinde kabaca tanımlanan bir düşünce. Eskiden “Atatürk milliyetçiliğinden” bahsedilirdi ama  sanırım Atatürkçülerin genel olarak “sol” kamptan olması , ideolojilerinin temelindeki Marxist-enternasyonalist felsefe yüzünden, “milliyetçilik” teriminden caymalarına yol açtı. Artık Atatürk, “milliyetçilikle” ilgilendirilmeksizin anılıyor.

Artık DHKP/C, TİKKO yandaşlığına kadar uzanan bir sol çizgideki insanlar dahi Atatürkçülükten bahsedebiliyor; ama Atatürkçülerin Türk Ulusu’nu ilgilendiren bir “milliyetçilikten”  özenle kaçındığı da bir gerçek.

Atatürk, üzerinde, daha ziyade lâiklik, inkılâpçılık/devrimcilik ve halkçılık ile uzlaşılan “millet üstü” bir hümanist barış figürü olarak sunuluyor.

Böylece Atatürk aslında “Türklük gibi ilkel ve savaşkan bir kimliği” çok aşan bir uygarlık figürü oluveriyor. Onun “devrimleri”  uluslaşmayla uygarlaşmayı ilişkilendiren birer gelişme çabası olmaktan çıkarılıp derhal  ucuz birer Marksist işporta  Bolşevizmi haline getiriliveriyor. “Devrim” kelimesinin bu kadar ucuzlatılmasının ve değersizleştirilmesinin en büyük sebebi, Bolşevik fırsatçılığından ve şiddetinden başka bir şey olmayan Leninist iç savaş taktikleri ile Atatürk’ün ulusal uygarlaşma projelerinin sol tarafından aynı kefeye konmasıdır.

Atatürk’ün,  Türklükle ilgisi  görmezden geliniyor.

Bu gün Atatürkçülük, DHKPC’den PKK'ya uzanan enternasyonalist sol  terör kampının bariz bir baskısı altında. Atatürkçü denen kesimden, üniversitelerdeki Türk düşmanı sol terör koalisyonuna karşı maalesef hiçbir tepkinin gelmemesi bunun sanırım en büyük delili.  Yanılıyor da olabilirim ama PKKlıların dahi “solun cici çocukları” olarak görülmesi, Soner Yalçın gibi “ulusalcı” görünümlü pek çok popüler “Atatürkçü” yazarın üniversitelerdeki, Doğu ve Güneydoğu’daki açıkça Kürt etnik ırkçısı Marksist terör ve ihanet odaklarını vs “Türk olarak” lanetlemiyor olması düşündürücü ve üzücü.

Atatürk’ü Türksüzleştirme   merakının en bariz aklayıcılarından biri de “emperyalizm” terimi. Bu terim, Atatürk’ü aslında Türklük için değil de “sosyalist  ulusal sorun” için çarpışan bir tür hümanist Bolşevik kahramanına çevirmek arzusunun ifadesi.  Sol bu terim üzerinde, Türk’ün asli yüceliğini bir kenara bırakıp onu yoksul ve sömürülmüş bir Ortadoğu “halkı” gibi göstermek için duruyor.  Böylece konu, “Kürt ezilmişliğine” ve Türk ulusal bağımsızlık mücadelesi üzerinden de “Kutsal Kürt  isyanına” bağlanabiliyor. CHP gibi “ulusal” bir partinin nasıl enternasyonalist bir Kürtçülük merkezi haline geldiğini merak ediyorsanız Atatürkçülüğün  Marksist bakış açısıyla nasıl çarpıtıldığını görmeniz  yeterlidir.

Atatürkçüler galibe ne yazık ki Türk uluslaşma sürecini “Türk olarak” okumak ve öğrenmek yerin kendilerine  enternasyonalist hümanist bir Marksist  urbayı daha uygun görüyor.

Ama Atatürk’ü Marksist-Leninist hele de meselâ Soner Yalçın’ın parmak hesabı ekonomik diyalektik fizyokrasisi ile açıklamak mümkün değil. Atatürk’ü anlamak ancak Türk’ü tanımak ve anlamak ile mümkün.

Atatürkçülük, “Türk” adını merkeze almalıdır. Atatürk’ü büyük Türk kültürünün ve tarihinin bir parçası olarak görmelidir. Atatürk’ün, büyük Türk tarihinin bir parçası olduğu anlaşıldığında, onun bu yüce milleti hangi şartlarda ve hangi bilinçle kurtardığı en doğru şekilde anlaşılacaktır.

Atatürkçülük, Marksizmle ve solun çeşitli fantezileriyle fazlasıyla zaman kaybetmiştir. Şimdi Türk’ü yeniden keşfetmek zamanıdır.


5 yorum:

selcen dedi ki...

"Atatürkçülük, Marksizmle ve solun çeşitli fantezileriyle fazlasıyla zaman kaybetmiştir. Şimdi Türk’ü yeniden keşfetmek zamanıdır." İşin bam teli burası.

Afşar Çelik dedi ki...

Eksik olmayın Selcen Hanım. Titiz okumanız ve yorumlarınız için teşekkürler. her zaman bekliyoruz. Saygılar.

Murat AYGEN dedi ki...

Birer papaz okulu olarak kurulmuş nice Amerikan ve İngiliz üniversitesi, zamanla birer ATATÜRKÇÜLÜK OTAĞI hâline, Gülen gibi aymaz papazlar yüzünden gelmiştir. Bu bakımdan F.Gülen, ATATÜRKÇÜ değilse bile, “Kemalizm'in faydalı budalası” sayılmalıdır [bkz: “Nobel alma ihtimalim var, tutuklu kalamam” (2 sütun üzerine) başlıklı haberi, Cumhuriyet gzt., İmtiyaz Sahibi Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yazıişleri Müdürü ‘Sorumlu’ Faruk Eren, ISSN 977-1300-0934, Yıl 93 Sayı 33516, Çarşamba 12 Temmuz 2017, Baskı DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul, s.5].

Afşar Çelik dedi ki...

Hoşgeldiniz efendim.
Tespitiniz son derece ilginç. Akla "Atatürkçülük, sosyal gerçeklerle veya hayal edilmiş ulusal gerçeklikle uyumlu mudur?" sorularını getiriyor.

Gülen'in kullanışlı budala olması ise kulağa biraz fazlaca komplo teorisi gibi geliyor. Gene de mevcudu, bize dayatıldığı gibi değil de daha farklı yorumlamamız ve görmemiz için ufkumuzu açıyor, yorum için teşekkürler ve saygılar.

Her zaman bekliyorum.

Murat AYGEN dedi ki...

Beğendi iseniz, alın bir tane t.e.s.p.i.t daha: «ATATÜRKÇÜLÜK tehlikesi ile kıyaslandığında, “İslamî terör”, bir sivrisinek vızıltısı (ing. nuisance) sayılmalıdır» diyor kapitalist üst-akıl.. [bkz: (-1-) http://www.hurriyet.com.tr/bati-icin-buyuk-tehlike-kemalizm-7938409 ve (-2-) Martin Wolf, “A clash of civilisations or community?” (title over 2 columns) Economics comment, © The Financial Times Limited 2017 No.39,522, Wednesday 12 July 2017, p.9].