24 Ocak 2016 Pazar

Türk Milliyetçiliğinde Köylü Duygusallığı Ve Düşünce Fakirliği


O kadar!


"Milletin iyiliğini düşünmek" milliyetçiliğin tarifidir.

İş bu tarifin içini doldurmaktır.

Bünyemizin iyiliğini hepimiz isteriz ama öbür yandan egzersizden sağlıklı beslenmeden kaçar, "canımızın çektiğini" yemeğe çalışırız.

İşte Türk milliyetçilerinin önündeki tehlike budur. Türk milliyetçileri Türk İslam Sentezi/ Ülküsü ile Arapçılığa  ve şeriatçılığa yaklaşmış,  bünyesine uymayan Arap bilincini  hazmedebileceğini sanmıştır.

Dinin  dokunulmaz olduğunu sandığı için de Arapçılığın zihni tecavüzüne direnememiştir.

Aynı şey ideoloji için de geçerlidir.

Türk milliyetçileri dinin yarattığı akıldan uzaklaşmak ve kalbe kapılmak romantizmini ideolojide de sürdürmüş,  sürekli "toplumcu" olmak iddiasını gütmüştür.

Toplumun iyiliğini istemek toplumculuk değildir. Toplumculuk  toplumu bireye tercih ederken bireyi toplumun anti tezi olarak görmek demektir. 9 Işık dahi bütün "şahsiyetçilik" iddialarına rağmen  bu açıdan açıkça kolektivisttir.

Bugüne kadar Türk milliyetçiliğini bir "ideoloji" haline getirmeye çalışan bütün milliyetçiler aslında sosyalizm/kolektivizm ile Arap/Müslüman örfünün Türk için bir sentezini yapmaya çalışmışlardır.

Bunun en büyük zararı, Türk milliyetçilerinin serbest ideolojik tercihler ve tartışmalar yapmasının önünü kesmesi olmuştur.

Pek az milliyetçi, meselâ " Türk  Milleti'nin refahı ve hürriyeti için liberal ilkeler,  piyasa ekonomisi, sınırlı demokrasi, dikkate alınmalıdır!" demiştir.  Bir milliyetçinin bunu aklından bile geçirmesi milliyetçilikten aforoz edilmesi için yeterli sayılmıştır. Biri çıkıp “Türk milliyetçilerinin toplumsal düzen telâkkileri hangi ideolojiye daha yakındır?” diye sorsa buna verilebilecek hiçbir ortak cevap yoktur.
Türk milliyetçileri ideolojik tercih yapmamayı bir namus meselesi sayarlar.

Bunu da mevcut gerçeklerle idelojilerin felsefesini mukayese ederek meşrulaştırmaya çalışırlar.  Mevcut gerçeklerin nasıl meydana geldiği ile ilgilenmeksizin ideolojilerin davranışları doğrudan  yönettiğini sanırlar ama   insanların sağlıklı beslenmeyi bildikleri halde pastaya yönelmelerindeki iradi tercihi gözden kaçırırlar.

Türk milliyetçiliği içindeki en büyük bilinç hastalığı, milliyetçilerin, Türk milleti için  öne sürdükleri önerilerin, hüsn-ü zan, serinkanlılık ve akılcı biçimde dinlenmemesi, karşılamamasıdır.

Bunun sebebi de Türk milliyetçilerinin köylülükleridir. Bu köylü bilince, "insan vücudunun sağlığı için gereken gıda  öğelerini" izah etmek mümkün değildir.

Türk tarihiyle  bağdaşmayan  saçmalığın  retoriği :Türk İslam sentezi
Türk milliyetçisinin tipolojisi akılla belirlenmez, hisle belirlenir. Türk milliyetçisi,  tepkilerinde  renkli  ve sıcak ama düşüncelerinde , durgun  ve mütereddittir.

Bu yüzden Türk milliyetçilerinin fikir tartışmalarında felsefeden ziyade Müslüman Arap kültürünün  duygusal retoriği / nazım geleneği egemen olmuştur. Türk milliyetçiliğinin kendilerine rehber  saydıkları  NFK, Arvasi, Serdengeçti gibi insanların hepsinin istisnasız  Arap bilinçli dinciler olması  tesadüf değildir. Esasen Türk milliyetçileri arasındaki Türk İslâmcı-Türkçü ayrışmasının de temelinde  Arap hayranı köylü /kenar mahalleli muhafazakârlığıyla akılcı ve şehirli Türk medeniyetçisinin uzlaşmaz  bilinçleri yatar.

“Milliyetçi şöyle düşünmez, böyle düşünmez!” gibi  hükümler , Arap bilinçaltına sahip partizan milliyetçilerin köylü zihinlerinin  ürünüdür.

Neyin milletin yararına olduğuna dair akılcı ve tutarlı herhangi bir fikir ileri sürmek ne yazık ki şu an için henüz köylülüğünden sıyrılamamış milliyetçi camiada pek de mümkün görünmüyor.



2 yorum:

selcen dedi ki...

Bu Arvasi hayranlığı Türkçülüğü bitirmek üzere.Demek ki Türk milliyetçiliği hiç edebiyat öğretmeni yetiştirememiş ki bu adama kul olmuş.

Afşar Çelik dedi ki...

Elinize, aklınıza, ağzınıza sağlık efendim. Enfes tespit! Saygılar.