13 Şubat 2013 Çarşamba

Astsubay Eyleminin Düşündürdükleri


Astsubaylar eylem kararı almış.

Toplumda bölünmeyen tek kurum orduydu, onu da böldüler nihayet, “hamd olsun!”

Astsubayların ordudaki konumları hususunda yıllardır bir memnuniyetsizlik vardı. Ama bugün ifade edilen memnuniyetsizlik kendisini bir “eşitlik” kaygısıyla gösteriyor.

Peki ama orduda astsubaylarla subaylar arasında ne tür bir eşitlik sağlanabilir? Astsubaylar, maaşlarını ordudaki ve bürokrasideki çeşitli kesimlerle kıyaslamışlar.

Her şeyden önce maaşlar arasında böyle bir mukayese yanlıştır. Sadece emeğin niteliği açısından bile astsubay maaşlarının ordu içinde diğerleriyle eşitlenmesi gibi bir şey düşünülemez. Temelde başlayan seçim titizliği, harcanan emek ve para açısından bile subay-astsubay eşitliği söz konusu edilemez. Belki  zaman içinde astsubaylıktan subaylığa geçiş konusunda  kurallar yumuşatılabilir ama o da her ordunun kendi yapısı ile ilgili kararlarına bağlıdır.

Astsubaylar, kendileri için eşitlik talep ederken aslında ordunun varoluş şekline, mantığına ve ruhuna aykırı davrandıklarını göremiyorlar. Bu da astsubaylar arasında askerlik ruhundan ziyade, bir tür memur zihniyetinin yaygınlaştığını gösteriyor.

Ordu, hiyerarşinin mükemmel halidir. Hiyerarşide eşitlik olmaz, demokrasi olmaz. Ordunun millet varlığını  koruyabilmesi, tehditleri ortadan kaldırabilmesi için  hiyerarşisinin aksaksız işlemesi gerekir. Bu yüzdendir ki ordu belli  bazı bilinçsel özelliklere,  millî değerlere kesin bağlılığa ve adanmışlığa bakarak mensuplarını seçer. Bir savaşa girildiğinde  astsubayların generallerinin kararlarını tartışması düşünülemez. Oysa demokraside “yöneticiler” tam aksine  seçmenlerin  ve  kuvvetler ayrılığında diğer kuvvetlerin denetimi altındadır.

Demokrasiler, kanun altında eşitliğin mutlaklığı üzerinde yürür ve bu yüzden sıradan vatandaşın kendisini yönetenlerden  hiçbir farkı yoktur.  Yani  genel hükümler dışında yasama ve yürütme sıradan bir vatandaşa keyfî hiçbir emir veremez. Hükûmetlerin bu açıdan vatandaşa hiçbir kategorik üstünlükleri yoktur.

Ama orduda kıdem ve rütbe her şeydir.

Astsubayların eylemleri ordunun hiyerarşisine açık bir başkaldırıdır. Girerlerken kabul ettikleri her şeyin açıkça reddidir.

Ordu, herhangi bir bakanlık veya müdürlük vs değildir. Dolayısıyla  “sivil hak arama” şekilleriyle bir müracaat, ordu için düşünülemez.   Mevcut eylem ordunun millet hayatını korumak görevinde ciddi bir aksamadır ve kabul edilemez bir davranıştır.

Bugün meydanlarda, kendilerini, sorumlulukları ve etkileri kendileriyle kıyaslanmayacak memurların veya işçilerin yerine koyarak canları pahasına uymaya yemin ettikleri görev hiyerarşisine  başkaldıranların, ülke bütünlüğü tehlikeye girdiğinde,  üstlerine itaat edeceklerine güvenilebilir mi? Veya vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü üstüne yemin ederek silâh altına alınan bu insanların, bugün maaş bahanesiyle başlattıkları bölünmenin ve başkaldırının, yarın cemaat mensubiyeti veya etnik ırkçılık ile  tekrar baş vererek orduyu zehirlemeyeceğinin bir garantisi var mıdır? Nitekim dinciliğin orduya astsubaylar arasından sızdığı bilinen bir gerçek değil miydi?  Son seçimlerde  etnik ırkçı katillerin yandaşlarına, İstanbul’daki bir askeri  lojmandan yirmi altı oyun çıkmasının Türk Ordusu için kabul edilebilmesi mümkün müydü?

Ordu,  işlevi gereği, kendisine has kuralları olan, olması da gereken kesinlikle hayatî bir kurum. Orduyu kendisinden başka bir hale getirmeye çalışmak onu ortadan kaldırmaktır. Ordu geçici hükûmetlerin kendi kısıtlı anlayışlarına göre tasarlayabilecekleri, üzerinde oyun oynayabilecekleri bir oyuncak değil.  Siyasiler Türk'e yabancılaşmış, Türk’ün değerlerinden yoksun insanlar olabilir ama  bu yabancılıklarını ve değersizliklerini Türk Ordusu’na telkin edemezler, etmemelidirler. Türk  ordusundaki disiplinsizlik ve yabancılaşma mutlaka önlenmelidir.

  Türk Milleti, mecbur kalırsa şüphesiz kendi varlığını korumak için  kendi  iradesini kullanır ve topyekûn bir mücadeleye girer   çünkü  her Türk asker doğar!

10 yorum:

selcen dedi ki...

En iyisi şöyle yapalım.Demokrası ilerledi ya...Sabah içtimaları saat kaçda olsun diye açık oylama.Niye olmasın? Yahu bunlar galiba şöyle düşünüyor."Nasılsa Ordunun içine ettik.Üstüne de bir tavus kuşu tüyü dikelim" diyorlar galiba.

Afşar Çelik dedi ki...

Tabii canım! yerden göğe kadar haklısınız. Demokraside sınır mınır yok! İpileri olduk demokraside!

srdr dedi ki...

bos bos konusmak nekadar kolay demi? sıze nasıl gazetecılık yapmanız gerektıgını ben soylesem hosunuza gıder mı???

Adsız dedi ki...

Bence assubaylar eşitlik istemiyorlar.İstedikleri haklarının iyileştirilmesi.şimdiye kadar hiçbiryerde assubay çıkıp ta subay maaşı istemedi.Sadece subayı emsal göstererk yaptığı işe ve riske göre maaş yada özlük hakkı istedi.Kıbrıs ta alınan tazminatlarda bile eşitlik yok.albay 5 lira tazminat alıyor assubay 3 lira.Peki ikiside aynı paraya ekmek almıyormu? subay 5 lira tazminat alıyor diye ona ekmeği 2 liradan assubay da 3 lira alıyor diye ekmeği 1 liradan mı satın alıyor.Ismarlama bir yazı olmuş..Kimlerin bu yazıyı ısmarladığıda belli.Hala akıllanmadılar!

Afşar Çelik dedi ki...

srdr kardeşim...şimdiye kadar neden bu şekilde hak aranmadı da şu anda aranıyor? bu hak arama şekli size uygun geliyorsa benim diyeceğim bir şey yok... zahmet edip yorumladığınız için teşekkürler.

Afşar Çelik dedi ki...

Adsız misafirimiz... Evvela burada kimseye parayla yazı yazmıyorum. Bu bir... İkincisi memleketin her yerinde ortaya çıkan fitne astsubaylar içinde de belirmiş gibi görünüyor ki bu rahatsız edici...maaşlar arasındaki mukayese mantığı yanlış... memlekette herkesi ekmek fiyatına göre eşit maaşla besleyebilir miyiz? bahsettiğiniz mukayese köktenci bir eşitlik isteği ki böyle bir eşitlik yaratılamaz... bir ast subayla bir subay aynı zamanda aynı parayla aynı emekle mi yetiştiriliyor peki? burayı doğru dürüst okuyan bile yok.. kim bana yazı ısmarlayacak? astsubaylar arasında cemaat yapılanması ne olacak beni asıl korkutan bu! keşke yorumunuzda astsubay camiasını zehirleyen etnik ırkçılık ve dincilik konularına da yer verseymişsiniz... her zaman beklerim...

Adsız dedi ki...

Şimdiye kadar ne zaman birileri hak arasa ya anrşist yaptınız ya da provokatörlerin oyununa gelen akıl fakirleri.. Ama artık yeter. Bizi; ne satılık yazarlarınız ne de onların yazdığı deli saçmalıkları yolumuzdan alıkoyamaz. Asıl vatan hainleri vatanını kendi menfaatleri için satanlardır.

Afşar Çelik dedi ki...

Gönül isterdi ki şu fakirhanede adınızla sanınızla bir yorum bırakacak kadar yürekli olun. Neyse önemli değil.

Güzel kardeşim, bu bahsedilenler bugünün problemi miydi? Yirmi yıldır, otuz yıldır meydanlara çıkmıyorlardı da memlekette etnik ırkçılık ordunun içine bile sızdığında mı akılları başlarına geldi? hak arayacak memleketin bölündüğü zaman dışında bir zaman bulamadılar mı? Komutanları hapse girince mi hak aramak akıllarına geldi?

Hakkı kimden talep ediyorsunuz? Ordudan ediyorsanız zaten amirlerinizin yarısı hapiste... Çok sevdiğiniz hükümetten talep ediyorsanız evvela ona Türk olmadığınızı ispat etmeniz gerekiyor.

Yazıyı yarım yamalak okuduğunuz için hak arayanlara bühtan ettiğimiz kanaatine varmışsınız.

Bu memlekette artık Atatürk'e Türk varlığına baş kaldırmak da "hak aramak" oldu farkında mısınız? Madem hak aramak konusunda bu kadar bilinçlisiniz neden astsubaylar Allah'ın günü Türk devletini tehdit eden PKK yandaşlarına karşı da seslerini bir gün olsun yükseltmiyorlar? Anlaşılan o ki maaş ve ödenek geldikten sonra meydanlarda arkadaşlarınızı şehit eden köpeklerin ulumaları sizi rahatsız etmiyor?

Silah arkadaşlarınızı şehit edip vatanın bütünlüğüne kast edenlere karşı susup da eli kolu bağlı komutanlara kafa tutmak hak aramaksa bütün yiğitliğiniz, yazıklar olsun. Bakın deli saçması yorumunuzu yayınladım ve cevabını da verdim. Siz demokrasiyi delilerin akıllıların kurduğu düzende başa gelmesi sandığınız için dinciliğe, etnik ırkçılığa susarak hak arayabileceğinizi sanıyorsunuz... Bakın sözde hak talepleriniz için yorum bölgemi açıyorum... Daha ne yapmamı istiyorsunuz? Deli saçmalarınızdan korkup susmamızı mı?

Adsız dedi ki...

İnsan Hakları diye birşey duydun mu sevgili yazar? Hiyerarşiyi çok güzel övmüşsün.Peki bunun bir sınırının olmaması garip değil mi? 20 sene önce aradaki maaş farkı oranı yaklaşık %90'ken şimdi neredeyse %50-60'lara düştü.bunların düzeltilmesini istemek sizi niye bu kadar geriyor?

Afşar Çelik dedi ki...

Ordular demokrasi ile değil hiyerarşi ile yönetilir. İnsan hayatlarını korumak ciddiyeti demokratik canbazlık konusu değil bir disiplin konusudur. Astsubayların hepsi maaş ve statüleri hakkında bilgili olarak işe başlıyor.

Bir iş sahibi olmak için kestirme yol olarak kullanmak iyi de neden statü ve maaşı hem de memleketin en kritik zamanında dert ediyorsunuz? Bu mesleğin şartları bunlar...

Kendinizi nüfus memuru sanıyorsanız başka iş yapmalısınız sanırım...