31 Ekim 2012 Çarşamba

Milliyetçiliğin Geleceği Ve MHP


Türk milliyetçiliğinin millî meselelerdeki tepkileri hakkında, Cumhuriyet Bayramı katılımı önemli bir ayıraç oldu.

Bir grup ülkücünün kendi başına kutlama yapması dışında, MHP’nin teşkilat olarak kendini halkın kutlamalarından ayrı tutması son derece düşündürücüdür.

MHP bu davranışıyla  nevzuhur dinci elitlerin safında yer aldığını göstermiştir.  MHP’nin bayram kutlamasındaki tavrını “devletçi” saiklerle açıklamak ancak bir safdillik olabilir.

MHP’nin devletin safında yer aldığına dair oluşturulmak istenen intiba yanlış bir kabule dayanıyor. O kabul de MHP’nin hangi devleti benimsediğini bilememesidir.

Bugün Türkiye nevzuhur bir seçkinler kümesinin elindedir. Bu  nevzuhur seçkinler, hiçbir medenî mirasa sahip olmayan ve dolayısıyla geleceğe dair de  bir bakış tanımayan, devlet imkânlarıyla zenginleşmeyi kendisine hak bilen ve seçkinleşmeyi de zenginleşmekten ibaret sanan bir  grup.

Bu grubun maddî güdüleri, “ dini egemen kılmak uğruna”, her ne pahasına olursa olsun zenginleşmek ve “dinsizlerin” hayat alanlarını ele geçirmek.

Bunu belirtmemizin sebebi de şu:  Siyasal İslâmcılar, maddi kabullerini hayata geçirebilmek için bütün toplumu, devlet eliyle yeniden  dizayn etmeye çalışıyorlar. Onlara göre bugünkü toplum, cumhuriyetin, daha doğrusu Atatürk’ün dinsiz ve ahlâksız tasarımının bir ürünü. Dolayısıyla bu toplumsal yapıyı  kendi “İslâm ahlâklarına” göre yeniden kurmak, onların  başlıca hedefi. “Dindar/kindar nesil” yetiştirme fütursuzluğunun altındaki temel saik bu.

Peki MHP’nin bu hedefe bakışı ne?

MHP ne yazık ki siyasal İslâmcılığ'ın bu hedeflerine karşı durabilecek bir birikime sahip değil. Daha da  kötüsü bu emellere karşı durmak gibi bir niyeti yok.

Çünkü MHP oy avcılığı uğruna    cemaatlere ve tarikatlere yaranmaya çalıştığından bu yana artık Atatürk’ün “cumhuriyet”  sembolüyle hayata geçirmeye çalıştığı Türk çağdaşlaşması ve akılcılığı yolundan ayrılmıştır.  Zaten o aşamadan sonra da MHP  Türk adını kerhen ağzına alan,  bütün kafa yapısı şeyhlerinin kendilerine telkin ettiği Arap örfünü ahlâk sanan insanların mekânı haline gelmiştir.

Bugünkü MHP’nin, kurulduğu günkü  lâik, medeniyetçi ve akılcı MHP ile zerre kadar ilgisi yoktur. MHP halka yönelmekle beraber halkı akılcı ve medeniyetçi bir politikaya çekmeye çalışan insanların elinden çıkıp bu günkü “kara kitaplı” taşra dindarlarının eline geçmiştir.

Bunun anlamı MHP’nin devletçilikten bahsederken veya  devleti öncelerken hangi devletten bahsettiğini bilmediğidir.

MHP’nin taraf olduğu devlet artık, Atatürk’ün Türk Milleti’ne miras bıraktığı lâik, medeniyetçi, akılcı “cumhuriyet” değildir. MHP bugün  açıkça Türk düşmanı bir dinci akımın tasarımladığı, enternasyonalist/ümmetçi bir bürokrasi ve siyaset esnafı seçkinliğine taabi olmakta ve bunu da Türk devletine sahip çıkmak zannetmektedir.

Bunun sebebi de tarihten bahsederek bir bilince sahip olabileceğini sanmasıdır. Oysa  tarih, geçmiş nesillerin felsefelerini ve mantıklarını anlayabilmek için okunur, kendisine tapınılması için değil… Dolayısıyla meselâ Bilge Kağan’dan bahsetmek Bilge Kağan olmaya yetmez.

Atatürk bunu anlamış olduğu içindir ki şimdilerde  belki dinciliğe teslim olmuş  MHPlilerin bile dalga geçtiği “Güneş Dil” kuramını geliştirmiştir. Bu,  Türk’ün kendine özgülüğünü anlatmak için bir bilinç oluşturma teşebbüsüdür. Bu, milletleşmenin başka milletleri taklit ederek oluşturulamayacağını anlatan bir bakıştır.

Bugün gelinen noktada, Atatürk’ün zamanı aşan, dinî ve lisanî kısıtlamaların ötesinde gördüğü Türk uluslaşmasının bütün felsefesi ayaklar altına alınmış ve etnik bir temele indirgenmiştir. MHP bu büyük  çarpıtmayı fark edecek ve hele düzeltecek felsefeden, mantıktan ve  ahlâktan ne yazık ki yoksundur.

Çünkü MHP’nin ahlâk diye kabul ettiği şey, siyasal İslamcı’ların kadını aşağılamakla kurulacağını telkin ettiği,  Arapçı  bir uçkur korkusundan başka bir şey değildir.

Dünyaya bir kere ikinci sınıf bir Arap gözüyle bakmaya başladığınızda, ortada  ne Türk’ün tarih oluşturan, yaratıcı büyük özü kalır ne de Türk devletçiliğinin uygar, akılcı ve hürriyetçi   temelleri…

MHP’nin öğrenmesi gereken şey, bizim için devletin, kimliksiz, niteliksiz, tarihsiz bir bürokratik seçkinler  heyeti olmadığıdır. MHP’nin öğrenmesi gereken ikinci şey siyasetin bürokrasinin  esiri veya takipçisi olmadığıdır.

Mesele odur ki devlet geleneğinin mantığını ve ahlâkını içine sindirmiş bir Türk bürokrasisi olmadıkça  siyaset asla kendi başına bir devlet tasarlayamaz. Çünkü siyaset, maalesef en gelişmiş demokrasilerde dahi en nihayetinde, gelgeç oyların ve heveslerin, temsil makamına taşınarak taraftarlara menfaat temin etmesinden öteye geçememektedir.

MHP herşeyden önce Türk’e ait olanın ne olduğunu öğrenmeli, “Türk İslâmcı”/ ümmetçi  ahlâkî bulanıklığından kurtulmalıdır. Aksi takdirde MHP’nin milliyetçiliğin geleceğinde hiçbir yeri olmayacaktır. Belki daha kötüsü, Türk  milliyetçiliğinin siyaset eliyle katlinden sorumlu olarak tarihin sabıka defterinde kara bir leke olarak kalacaktır.


5 yorum:

bilge dedi ki...

mhp kendisini derhal feshetmelidir..

bilge dedi ki...

mhp kendisini feshetmeli. derhal...

Afşar Çelik dedi ki...

Ne yalan söyleyeyim aynı fikirdeyim...

Adsız dedi ki...

Ne kadar acı, kesinlikle aynı fikirdeyim.

Afşar Çelik dedi ki...

Vakit ayırıp okuduğunuz ve yorum bıraktığınız için teşekkür ederim. Ne yazık ki benzer görüşleri yayınlayabileceğimiz bir site dahi oluşturamıyoruz. Bu görüşler MHPnin baskısı altında ancak bireysel olarak ifade edilebiliyor.