“Yapıyorsa vardır bir bildiği!”
diyerek her hareketinde bir hikmet
vehmediyorsak…
O kişi veya kurum, artık kendinde
aklın ve vicdanın dışına çıkabilmek yetkisinin olduğunu vehtmetmeye başlar.
Bu gün MHP’nin içinde bulunduğu
hal budur.
MHP seçmeni büyük
ölçüde Arapçı dincilikle uyuşmuş/uyuşturulmuş, Türk adını kerhen ağzına alan
aslında kendisini siyasal İslamcılığ'a yakın hisseden bir kitledir.
Bu kitle ve onun seçtiği lider
kadrosu vs. hiçbir entelektüel birikimi ve endişesi olmayan bildiğimiz köylü
muhafazakârlığı içinde insanlardan oluşuyor.
Bu kitlenin bütün ihtiyacı,
kendisine emri verecek bir lider seçip ömür boyu ona itaat etmek. Yoksa
milletin gerçek menfaati, millî gurur ve
şuur için akılcı yöntemler belirlemek ve mevcut siyasetin omurgasız uzlaşmacılığından
uzak, onurlu bir siyaset üretmek değil.
MHP’nin yaptığı, iktidarın akılcı
eleştiriş ve ona akıl ve vicdan ışığında yol göstermek değil.
MHP bugün, iktidar partisine
karşı içten içe bir aşağılık duygusu içinde, taabi olduğu Arapçı dinciliğin
itaat kültürüyle sözde siyaset yapmaya çalışan, Türk’ü az, ümmeti bol, köylü popülisti bir taşra partisinden başka
bir şey değil…
Bugün milliyetçilerin önünde iki
yol var. Bütün din algısı kadına başını örttürüp ikinci sınıf örgütlenmelerde
ona kerhen yer vermek olan köylü
dindarlığı yolundaki MHP’yi desteklemek….
Veya Türk’ün Dede Korkut’tan beri
gelen kendine özgü din algısı ile bireye saygılı, özgürlükçü, lâik ve akılcı
bir yol izlemek. Bu yolda örgütlenme saplantısına düşmeden, gönüllülüğe dayanan
beraberlikler kurmak. Bu beraberlikler içinde, aklın ve sanatın özgürce
üretmesini sağlamak.
İkinci yol, Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti için belirlediği medeniyetçilik
hedefinin milliyetçi çizgisidir.
Bugün MHP’den beklenen ucuz
hikmetler savurup iktidardan himmet
beklemek değil. Ama bundan öteye
gidemeyeceği de ortada…
Bundan dolayı, milliyetçi camia
içinde, bir nevi dinsiz grup gibi
algılanan Türkçüler, artık ancak dincilikle kendilerini milliyetçi sayabilenlerden
kendilerini ayırmalı ve dincilikle uzlaşmaya çalışanlarla hiçbir fikri
beraberlik göstermemelidirler.
Çünkü içine dincilik ve
ümmetçilik sokulmuş bir milliyetçilik, taşra nüfusundan dindarlık ile oy almaya çalışmaktan ve dinci
iktidar partilerine destek olmaktan başka bir şey yapamıyor.
Ayrıca MHP içinde, lideri
eleştiren herkesin ya partiden atılması veya ağır hakaretlere maruz kalması da bu
hareketin içinde artık medeni hiçbir öz
kalmadığının açık delili…
Gerçek Türk milliyetçileri yani
Türkçüler, parti kuramasalar da
ürettikleri ile Türk Milleti’nin fikir hayatına tesir etmelidirler. MHP’nin oy avcılığından vakit bulamadığı ve ayrıca sürekli
engellediği entelektüel faaliyetlerle insanların akıllarını ve vicdanlarını
ikna etmeye çalışmalıdırlar.
MHP’nin nereye gittiği belli
değil ama hiç olmazsa Türk milliyetçileri kendilerine ciddi bir ahlâkî ve
akılcı yol çizmelidirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder