24 Temmuz 2009 Cuma

Kılavuzunu Söyle Nereye Varacağını Söyleyeyim


Etnik ırkçı şiddetin vardığı son noktada “âkil” sayılabilecek adamların bile durdukları yer bir facianın kıyısı.


İmralı’daki bebek katili, hain adam ( Tamamen yargı kararına binaen) bir “yol haritası” çizmiş. Bu bebek katiline “danışılmasını” şart koşan birtakım siyasetçiler de bu haritaya uyulmasını bekliyor.


Yol haritası denen şeyi kimin çizdiğine bakılmaksızın içeriğinin hemen tartışılmaya başlanması, bu memlekette, aklın da hukukun da artık hiçbir kıymetinin kalmadığının en korkunç delili.
İmralı’nın katil- hain mahkûmunun durumuna bakılmaksızın akıl yürütmek mümkün müdür ve her şeyden önce ahlâkî midir?


Bu adam kendi vatanına, içinde doğduğu hukuk birliğine ihanet etmiş, kendi vatandaşlarına karşı silah çekmiş ve bundan dolayı temel haklarından mahrum edilmiş bir adamdır. Hayat hakkının korunması tamamen insanlığa karşı bir hakaret olmakla beraber, ona verilen,muvakkat yasama ürünü ile kendisine bahşedilmiş bir zamandır.


Mahkûmiyetin anlamı, kişinin, çiğnediği temel haklara mukabil bu haklarla orantılı olarak ve belli zaman zarfında kendisinin de temel haklarının kısıtlanmasıdır.


Dolayısıyla bebek katili- hainin, muvakkat yasama ürününün izin verdiği hayat hakkı dışındaki haklarının varlığından söz edilemez. O, eline silahı alarak ve isteklerini adam öldürerek ifade ederek, ifade hürriyeti hakkını kaybetmiştir. O, hepimizin, teminatı altında mülk edinebildiğimiz hukuk birliğini tanımayarak mülkiyet hakkını da kaybetmiştir.


Gene dolayısıyla onun bize herhangi bir şey söylemeye zaten hakkı yoktur.


Şiddeti kendisine metot olarak seçen bir katilin, yağmacının liderliğini kabul edenler de normal hukuk devletlerinde onun suç ortağı olarak kabul edilirler ve çoktan mahkûm edilirlerdi. Suçu ve suçluyu alenen övmemin siyaset diye icra edilebildiği bir memlekette “yol haritalarını” o memleketin meşru iktidarının çizmesini beklemek açıkça aptallıktır.


Bu insanların herhangi bir şeyi tanımlamaları ve hele sonra buna uygun “çözüm” ürettiklerini kabul etmek ne akla ne vicdana sığar.



Türkiye Cumhuriyeti'ne istediklerini zorla ve korkuyla kabul ettirmenin adına "siyaset" ve "çözüm" diyenlerin sözleri daha ne kadar dinlenecektir bilemiyoruz ama kimi kılavuz kabul ederseniz, yolunuzun, onun hayatını sürdürdüğü kuburda sona ereceğini, ecdadımız asırlar evvel söylemişler.

2 yorum:

selcen dedi ki...

Türkiyenin aklı tutuldu.Hafızasını kaybetti.Dün yediğini unutur oldu.Aynen bunamış durumda .Bunayan yaşlılar birilerinin bakımına ihtiyaç duyarlar.Bizimkinin bakımına da işte leş kargaları talib olmuş.Kulağından tutup ,çekip götürüyorlar.Vay ki vay!!!!

Afşar Çelik dedi ki...

Selcen hanım,
Ne zamanır yoktunuz, hoşgelmişsiniz.Maalesef bu bunama nın gerçekliğine ben de kaani oldum artık.

Kendine saygısı olmayan toplumu herkes biryerlere sürükleyebilir.

Gene bekleriz.