26 Şubat 2017 Pazar

Türban Ve Akıldışılık

Akılcı her şey tartışılabilir. 

Bazı şeylerin izahı hemen yapılamayabilir.

Bazı şeyler doğa olayları olarak görülerek oldukları gibi kabul edilirler ki bu bile onları anlayabilmek arzumuzu azaltmaz.

İşin içine din girince bütün anlamlandırma işleri ya çarpıtılır ya da askıya alınır.

Son dönem siyasal çarpışmaları yönlendiren başlıca etken dindir. Öyle ki siyasetimizin ana ekseni din olmuştur.

Böylece dine dayalı bir toplumsal düzen kurmak hırsı ile dini sınırlamak arasında bir mücadele ortaya çıkmıştır. Ama sorunun asıl ekseni dindir.

Dinciler dinin tartışma üstü bir tür doğal fenomen gibi görülmesini istiyorlar.

Önce savundukları şeyin Tanrı emri olduğunu sonra da kişisel inançlara dokunulamayacağını söylüyorlar.

Böylece ancak bireyin vicdanına ait olmadı gereken iki hususla ulusu ve onun egemenliğini rehin almağa çalışıyorlar.

Bunu da somut bir giyim sorunu olan türbanla/ başörtüsüyle sağlamağa uğraşıyorlar.

O halde sormamız gereken sorular şunlar olabilir:

Türban Tanrı'nın emri midir? 

Türban,  tartışılması mümkün olmayan bir doğal fenomen midir?

Türban akılcı bir tercih midir? 

Türban veya baş örtüsünün Tanrı'nın emri olduğuna dair tek sözde kanıt, Nur Suresi 31.ayetteki bir kelimenin "baş örtüsü" olarak çevrilmesidir. O kelime "baş örtüsü " olarak çevrilmemiş olsaydı, bugün ülke kadınlarının %70'inin böyle bir derdi olmayacaktı.

Kaldı ki Tanrı bunu açık bir şekilde emretmiş bile olsa bir başka Ve daha büyük bir sorun ortaya çıkardı: Baş örtüsünün şekli ve ölçüsü nasıl belirlenecektir? Görünen o ki her tarikat ya da cemaat onu kendi estetik tutkusuna göre çeşitlendirmektedir. Ayrıca mesela Doğu Avrupalı mankenlerin çekicilikleriyle sunulan pek çok türban, kadınlara bir yandan örtünürken diğer yandan cinsel cazibeyi korumanı bilinçdışı mesajını vermektedir. 

Türban sorununu yaratanların tamamı, kendi akıldışılıklarına Tanrı'yı kalkan edenlerdir. Tanrı'nın insanlığın bir sürü varoluşsal sorunu dururken Arap toplumunun poligamik erkeklerinin sapkınlıklarını dizginlemekle uğraşması  aklın olduğu kadar "kutsallığın" içeriğiyle de tutarsızdır.

Türbanın doğal bir fenomen olması tamamen akıldışıdır. Çünkü o ancak bireysel bir tercih olan dinin sonucudur  Oysa doğal fenomenler engellenemez ve kaçınılmazdır. Dininizi değiştirebileceğinize göre türban doğal bir şey değildir.

Türban tercihiyle ilgili sorular ya kişisel mahremiyeti ihlal bahanesiyle susturulmakta ya da  Tanrı'nın dokunulmaz kutsallığıyla tartışma dışına itilmektedir.

Her halükarda türban akılla hiç bir ilgisi kurulamadan kabul edilen bir tabuya ve modacıların alabildiğine güzellik istismarıyla da dinci bir cinsel fetiş nesnesi haline gelmektedir.

Tartışma dışı kutsal bir konuma yükseltilen türban bu konumu ile tartışma ve eleştiri kültürünün, demokrasinin ve insan haklarının  bizatihi düşmanıdır. Sadece bu sebep bile topran ve ebediyen yasaklanması için yeterlidir.




2 yorum:

Derya Talipağaoğlu dedi ki...

Sayın Yazar, baş örtüsü konusunda daha önce de farklılık sergilemiştik. Yazdıklarınız söz konusu olgunun bir kısmını oluşturuyor, diğerleri ekonomik ve kültürel anlamda şehirli olamamak. Ellerinize sağlık.

Afşar Çelik dedi ki...

Değerli Yazarımız,

İnsan ekonominin tarihin vs bir kuklası değil. İyiyi de kötüyü de kendi aklıyla seçebilen etkin bir canlı.

Bundan dolayı meselâ " Ne yapsın köylü işte..." " Ne yapsın fakir işte!" gibi merhamet yaklaşımıyla Türk Bayrağı'nı önüne serip namaz kıldıktan sonra çöpe atan insanların köksüzlüklerini, düşmanlıklarını, ihanetlerini açıklayabilmek bana göre mümkün değil.

Aklınıza, elinize sağlık...