27 Mayıs 2014 Salı

Kötülüğü Nereden Ediniyoruz?


İslâm’ın ne kadar mükemmel bir din olduğunu  söyleyip duruyoruz. “İslâm’ın hiçinde hiçbir kötülük, İslâm’ın dışında hiçbir iyilik yoktur…” denir meselâ...

Gerçekten böyle mi artık ciddi şekilde düşünmemiz gerekiyor bana kalırsa.

Çünkü dünyaya  bir kanser gibi yayılan İslâmcı vahşet, kendisini doğrudan doğruya Kur’an ile meşrulaştırıyor. Kur’an o kadar tartışmasız bir kaynak ki hiç kimseyi, içindekilerin yorumlanış şekline göre ikna etmek mümkün olmuyor. İslâm’ın Kur’an’a göre anlaşılması gerektiğini söylediğinizde karşınıza meselâ derhal kâfirlerin öldürülmesi gereği ile ilgili lâfzı kuşku götürmez şekilde açık ayetler çıkarılıyor.

“ Ayetlerin cımbızlanmaması gerektiğine” dair savunmanın artık hiçbir iler tutar yanı kalmamış görünüyor. Çünkü ayetler,  artık ateistler veya müşrikler tarafından cımbızlanmıyor, bizzat kelleş kesici Müslüman katiller tarafından cımbızlanıyor. İşin kötüsü şu ki bu yöntem başta bizim ülkemizdeki Araplaşmış dinciler olmak üzere dünyanın geri kalanındaki uluslaşamamış Müslüman topluluklar ve Arap Müslümanlar arasında, şiddetin en şehvetli meşrulaştırıcısı olarak kullanılıyor.

Bu şunu gösteriyor ki iyilik ve kötülük dinin kendisinden kaynaklanmıyor. Hiçbir din tek başına iyiliği tesis etmeye yetmiyor, adaleti  meydana getiremiyor. Din ancak insanlar ondan ne almak ve ne anlamak isterse o oluyor.

Bir başka önemli nokta da şu ki dinin insanlar tarafından ortak anlaşılması diye bir şey söz konusu değil. Çünkü dinin anlaşılmasında  dinci rejimlerde asla bireysel bir eşitlik söz konusu olmuyor. Dinci rejimler, dini, sizden iyi bilenlere itaat ederek yaşamanız gereken rejimler.

Şurası artık kesin ve değişmez bir gerçek olarak ortaya çıkıyor. İslâm büyük kitleler tarafından siyasi bir ideoloji, kurucu bir rejim,  bir tür anayasa olarak algılanmaya başlamıştır ki bu algılayış dünyanın en mükemmel dinini bile bir kan ve vahşet rejimine dönüştürmeye yeterlidir. Çünkü insanlar, neyin  haklı olduğuna kendileri adına  din otoritelerinin karar verdiği yerde adam öldürmekten de ırza tecavüzden de kaçınmayacaktır ve kaçınmamaktadır da.

Din şüphesiz var olacaktır. Sorun onun, tıpkı diğer  kurumlar gibi yerini ve sınırlarını belirlemek olacaktır. Dinin sınırlanmasını  ilâhî kaynaklı olduğu için geçersiz görenler olacaktır. Buradaki sorun onun kaynağı değildir. Buradaki sorun dinin insanlar  tarafından anlaşılmasındaki kaçınılmazlıktır.  Aklı  ve idraki sınırlı bir yaratık olarak insanın özünde mükemmel olduğu iddia edilen bir sistemi mükemmelen anlayabilmesi mümkün değildir.


Kaldı ki din diye bildiğimiz ilkelerin, kuralların Allah’tan bizim bildiğimiz şekliyle gelip gelmediği de artık tekrar düşünülmeli.  İçinde hiçbir kötülük olmadığı söylenen dinin “içinde kalanların” yaptıkları kötülükleri neye dayandırdıkları  dürüstçe ortaya konmadıkça Müslümanlar ancak dünyada uygarlığı ve hayatı gitgide daha fazla tehdit eden kelle kesiciler olmaktan öteye gidemeyecekler gibi…

17 yorum:

Derya Yeliz ULUTAŞ dedi ki...

Eger ki dini, insanlar icin bir korku unsuru haline getirmeyi basarip ben Muslumanim diyen bir vatandasi (cok ozur dileyerek soyluyorum) got korkusu yuzunden yok 2322 kere Allah , yok 36273 kere Bismillah , bilmem kac kere tovbe demek zorunda hissettirirsek; dini din olmaktan cikarip belli bir insan kitlesini kontrol altina almak icin mukemmel bi arac haline donusturmus oluyoruz.

Hayatinin buyuk kismini sayilarla bezenmis ibadetlere adayan vatandasin dusunmeye vakti kalmiyor ve koyun kitleleri meydana geliyor. İbadetmatik haline gelmis insanlar, buna sebep olan ayni korkuyla kelle kesmekten de cekinmiyorlar. Ve aynen dedigin gibi bu yaptiklarini Kur'an'a dayandiriyorlar. O zaman ortada buyuk bir sıkıntı var. Acik ve net sekilde "öldür" emri veren bir kutsal kitap hakkinda kusku duymamak mumkun degil.

Ben Kur'an in tamamini okumadim, en kisa zamanda okumam lazim.

Afşar Çelik dedi ki...

Evet Yeliz haklısın. Sorunun görünen yüzü bu.

Sorunun diğer yüzü daha da korkutucu: Kim böyle bir şeyi bu kadar çok ister?

İnsanlar kendilerini yok mu etmek istiyor? Dinin varoluşla ilgili yaklaşımı nedir? Veya aslında dinin varoluşumuzla bir ilgisi yok mudur?

Din denen şey insanların Allah rolüyle yasa yapmalarından mı ibarettir? Dinin sınırlandırmadığı zamanlar aldığı şekle baktığımızda, bu soru çok da mantıksız görünmüyor, ne dersin?

Tükânı boş bırakma... Sağolasın.

ergün tutuş... dedi ki...

Tek tanrılı Ortadoğu kaynaklı dinlerin tamamı Yahudi kaynaklıdır...gökten inen bir şey yoktur...Yahudi uydurmasıdır...Zerdüşt karanlık-aydınlık...Budist..iyilik-kötülük...semavi dinler...Tevrat.incil.kuran....üçü de birbirlerinin devamıdır....cehennem (korku)....cennet..(ödül-şehvet) üzerine inşa edilmişlerdir...din adamlarını reddedenler....toplumdan ve ekmek yemekden dışlandıkları için....bilim denen şey ihdas olunmuştur....bilim..=bilgi....aslolan teknik dir...ilk insan tekerleği yaparken bilmeden teknik bir şey yaptığının farkında değildi...icad diye de bir şey yoktur....her icad....ardıllarınca geliştirilmiştir...saygılar...sn..Çelik...

Afşar Çelik dedi ki...

Bu "her şey boş!" tavrınızı anlamaya çalışmakla beraber anlamsız buluyorum, kızmayın. "İcat diye bir şey yok!" gibi bir hüküm fazlasıyla ağır ve iddialı bir hüküm.

İcat diye bir şey var ve doğanın işleyişini anlamaya çalışanlarca gerçekleştiriliyor Tekerlek tarihin temel icatlarından biridir çünkü sürtünmenin en aza indirilmesine dair ciddi bir akıl yürütmenin sonucudur.

"Oda yok, bu da yok!" diyorsanız bence bu dünyada var olmak konusunda da aynı şüpheciliği göstermeniz en azından tutarlılık olurdu Saygılarımla.

ergün tutuş... dedi ki...

Sayın Çelik...anlatamadım sanırım...icad yoktur bu doğrudur...tekerleği ilk icad edenler...daha ileri düzeydeki...günümüz otomobil lastiğini zamanında tasavvur edebilirlermiydi...???....demem o ki...insan nesli...şartlara göre....bir ileri yani..ekleme ile tekerleği bu günkü konumuna getirmişlerdir..bir şeyi anlamsız bulmak da anlamı olan derinlikleri anlamak demektir...bana Marksist teşhisi koymuştunuz...kapitalistler..ölüm gerçeğini kabul etmezler...bunu anlatmak istiyorun...bilgi-icad...başı ve sonu olmayan yaratıcı düşüncelerin..toplanmasıdır...öncekiler tekerleği...gelecek insanlığa armağan etmekle...lastik tekerleğin yolunu açmışlardır..tıpkı...başlangıçda...iç lastikli..otomobil lastiği..sonrası..dubbles...ihtiyaca binaen...bisiklet kalınlığından onlarca ebatta lastik üretimi gibi...ihtiyaçların birbirlerini tamamlaması için....parçalar eklemlenmiştir...ilk otomobil ile....günümüz dekilerin gelişimi farkı...evet tekrar ediyorum...icad micad yoktur....ihtiyaçların ve ihtirasların...yaratıcı beyinlerde az çalışan beyinlere sunumu vardır....din bir ihtiyaçdır....çok kullanışlıdır....idareyi maslahatı ellerinde tutanlar için...saygılarla...davet etmediniz ancak...jimnastiğe devam...kazan fokurdasın..maksat hasıl olsun....fikir kazanına...hep kakzanmak için..fikir yazılmaz....biraz da fikirsavarlar olsun...yine gelirim..saygılarla..yaprak gibi...dağılan değil...bayrak gibi yükselen fikirler lazım bizletre...toplanalım..dağılmayalım....sayın..AFŞAR ÇELİK..saygılarla...

ergün tutuş... dedi ki...

''her şey boş''....sözümün arkasındayım....her şeyi dolu görenler....dünyamızı nasıl cehenneme çeviriyorlar...bu dünyada var olmak hususunda aynı şüpheciliği gösterenlerden haber vereyim....tarihe not düşeyim dedim....evet....insan kendi varlığının en azından bilincinde değildir...varlığının bilincinde olması için...ÖLDÜRMEMELİDİR....yok etmemelidir..neyi...toplumu...neyi...doğayı.....neyi...sevgiyi...neyi....neyi diyerek sıralayabiliriz...tutarlılık hususunda ise...hata dan....çark etmek..hata değildir...bilakis hatalarda ısrarcı olmak....tutarlı ahmaklıktır....kızmayın demişsiniz...neden kızayım....???...ben lama mıyım ki....!!!....saygılarla...

Afşar Çelik dedi ki...

Ergün Bey,

Fakirhaneyi bu denli tutkuyla izlemeniz beni duygulandırdı, eksik olmayın.

İnsan var olmaya çalışır. Varlık temeldir.Hayvanlar var olmak için otomatik davranırken insan var olmayı "seçmelidir". Bunun için gayret sarf etmesi varlığın olmadığı anlamına gelmez.

Diğer yorumunuza da bir cevap vereyim. Tekerlek öylece topraktan bulunmamıştır. Tekerlek insan tecrübelerinin ardışık şekilde ilişkilendirilmesi ve soyutlamanın eseri olarak oraya çıkmıştır. Elbette ilk insan bunu bilinçli bir matematikle yapmış olmayabilir ama en nihayetinde bu, bir akıl yürütmenin eseridir.

Diğer icatların buna bağlı olması, sonucu değiştirmez. "Daha önce var olmayan", varlığı ancak insan inşasıyla meydana getirilmiş her şey bir icattır. Sizce bin yıl bekleseniz topraktan bitkiler gibi bir bilgisayar çıkar mıydı, kendiliğinden?

Gene beklerim, saygılar.

ergün tutuş.... dedi ki...

Sayın ÇELİK...toprağın ürettiği bitkiler ile..akıl sahibi..insanların ihtiyaçlar nedeni ile geliştirdikleri...teknik şeyler...teknoloji...tabiri caizse..bilgisayar karşılaştırımı mantık dışıdır....değil mi..??*...bilgisayar...daha önce var..idi...Osmanlı Çocukları I.abraham çocuk yapamayacak..yandık...hanedanlık soyu kuruyacak...cinci hocalardan medet umup nasıl çocuk peydahlanacak endişesi ile...çırpınırken...elin oğlu...pascal...ilk compüteri icad etmişti..daha sonra...ardılları...lambalı....transistörlü...entegreli..mikroişlemci..ağ sistemi..ağ..sistemi olmasa sizinle irtibat mümkün olabilirmiydi..??.sanırım..ilk bilgisayar icadının başlangıç noktası...1640 lara gider....demem o ki...sene 2014-1640=...??....kaç yıl geçmiş....siz bitkilerle ..bilgisayarı..insanların ardıllarına miras bıraktıkları noktada...bayrağı eline alanlar...geliştirmişler....günümüz bilgisayarı ortaya çıkmıştır...demek ki....bilgisayarı icad edenler...kışın uyuyan bitkinin..baharda şenlenmesi gibi...beşyüz yıllık gelişmenin ürünü değildir.....kaldı ki..akıl....buğday tohumunu..yoktan var etmekten...ber'idir..uzaktır..temelsizdir....saygılarla...izinliyim...yine geleceğim...hele emekli olunca...mütemadiyen...

ergün tutuş... dedi ki...

Saygılar eksik olmasın...amacıyla...atlamak istemem..her fikri saygı ile takip etmek....atlamamak....fakirhane değil..!!...''fikirhane'''...''tutku'' değil....sadece saygı...her ne olursa olsun...temel konular da..anlaşmadıkça....hemfikir olmamak...''duygulandırmak''' değil...karşılıklı bilinçlenmek....!!!...''eksik olmayın''' deyimini hiç bir zaman tutmadım...bende kabul görmez...iltimas-dalkavukluk...şeytaniliğinin..karşılıklı çıkara dayanan...kurnazlığıdır....derseniz ki....fikir soframıza buyurun...anlarım...bence..dolu fikirlere sahip yazar-çizer takımı...bir toplumda...öncelikle..kendi fikirlerini..makaleleştirip..kitaplaştırıp satmayı düşünmeden önce...en azından....bir konuda fikri olmayanların fikrini sormaları....aydın takımının dürüst olup olmadıklarının....test edilmiş şekli olacaktır....katıldığım..tüm toplantılarda...nutuk verip sorunuz varmı...???... sorusunu yönelten..aydınların...gerçekte...fikir taciri olduklarını düşünürüm...dürüst olmayan adam...hiç doğru olur mu..???....saygılarla....

Afşar Çelik dedi ki...

İnsan varoluşuyla ilgili fikirlerinizde tutarsızlık var.

Zaten fikirlerde tutarlılık gibi bir endişeniz de olmadığını görüyorum. Bu noktada sizinle tartışmayı verimsiz buluyorum.

İnsanların yıllara dayanan fikirsel inşaalarıyla ilgili nihilizminiz umarım size bir şeyler kazandırıyordur.

Her zaman beklerim ve saygılarımla.

ergün tutuş... dedi ki...

Öncelikle saygılar...tutarlı olmak....demek...kapitalist zihniyetle...faize evet demektir..karnesinde zayıfla gelen başarılı öğrencinin üzülmesi tutarlılık...aksi..tutarsızlık...tutarlı olmak....değişmemek anlamı içerir..bence...kapitalist sistemi savunanlar için...sistemin ağababası abd’yi...kapitalistlerin hiç birisi...inkar edemez....tutarlı bir fikir oldu sanırım....cümle...ancak...tutarlı fikre sahip....devam ile....bush’un ırak katliamlarınıda tutarlı olması babından kutsaması icap eder...tıpkı...bopeşbaşkanı gibi...neden..??....kazanımlarının...ona bahşedilenlerin...elden çıkmaması pahasına....tartışılacak bir şey yok demek...karşınızdakini pasifize etmek...denemek...susturmak maksatlı söylenmiş söz olarak görüyorum....sizi temin ederek söylüyorum...ömrümde...ideolojik fikir inşası denilen safsataları yazan....insanların hiçbirisini okumadım...çünkü...bilge denenlerin...öldüklerinde sırlarını mezara götürdüklerini...gelen nesillerin..onları okuyarak...birbirlerini boğazladıklarını ..tespit ettim...saygılarla...selamlar...

ergün tutuş... dedi ki...

Size tutarlı olma ile alakalı ..önermeler soracağım..umarım karşılığını bulur.....
Önerim....haklı-haksız....bir insanı öldüren...yargısız infaz edilmelidir.....
Muallak bir öneri..yani kaypak...ucunda rant olan....şüpheli katil yakalandı..sorgusunda suçunu itiraf etti...!!!... adına basın denen paçavralarda çıkan haber...sizce tutarlı bir haber mi....???..sayın Çelik..!...
kesin öneri....suçunu itiraf eden yada suçluluğu ispatlanmış katili...savunan avukat....aynı katil...kendi babasını öldürse....her şeye rağmen...katili savunur muydu...??....tutarlılık anlamında....
Marksist olduğum teşhisinden sonra..mütemadiyen nihilist olduğumu söylüyorsunuz....araştırdım....hiçlik demek imiş...oysa her varlık hiç’likten inkişaf bulmuştur...siz....savaşa barış....öldürenin yaşamına yaşam derseniz...bu bir çelişkidir...yani ölüme yaşam....gibi..gibi....buğday tohumu...kışın ekildiğinde hiç’dir...bahar geldiğinde varlık’tır.....ideolojik yalanlar...popüler dayatmacı kültür...yerel kültürün... küresel çetelerin ikame ettiği kültüre yenik düşmesi...vahşi kapital kültürün...geleneksel kültürleri yok etmesi.... sizi hiç rahatsız etmiyor mu...???....
İnsan bilinci arttıkça vardır...yoksa...hiç’dir....
saygılarla....selamlar....

Afşar Çelik dedi ki...

Düşüncelerinizi takip edemiyorum. Çünkü birbirlerine "tutunmuyorlar".

"Kapitalistler şöyle der" gibi bir şey söylüyorsunuz meselâ; bunun neden öyle olması gerektiğini açıklamıyorsunuz.

Sizin fikirlerinizi savunan 3. yolcular var, hem de çok. Ne yazık ki bir toplumsal düzen olmaksızın sizin hümanizminizi sürdürmemiz imkânsız.Sorumuz da "Nasıl bir toplumsal düzen insanı daha fazla mutlu edebilir?"

"Ben insanı da mutluluğunu da tanımıyorum!" falan diyorsanız zaten herhangi bir şey konuşmak anlamsız olur.

Her zaman beklerim. Blogu bunca tutkulu okuduğunuz için de teşekkür ederim.

ergün tutuş dedi ki...

Sayın ÇELİK saygılarla....önermelerim hiçbirisine yanıt vermiyorsunuz...neden...???....bir katili savunana avukat....(rant için..geçimliği için....) aynı avukat kendi babasını öldüren katili parası karşılığı savunur mu..???....saygılar...

Afşar Çelik dedi ki...

Eğer "önermeleriniz" olsaydı cevaplayabilirdim, Ergün Bey.

Önerme "Doğruluğu veya yanlışlığı kesin olarak ispatlanabilen cümlelerdir."

Şimdiye kadar bitmemiş ve dolayısıyla" hüküm" içeren herhangi bir cümlenizi okuyamadım.

Sorular soruyorsunuz, cevaplıyorum: Kendi babasını öldüren adamı, eğer bu konuda kesin bilgisi varsa hiçkimse savunmaz. Daha ne diyebilirim? İlginizin sürmesi dileklerimle... saygılar.

ERGÜN TUTUŞ.... dedi ki...

Saygılar....kesin bilgisi var ise...yada itiraf ediyorsa...katil...babasının katilini avukat savunmaz...yanlış anlamadım...sanırım...güzel peki...aynı avukat bir başka katili neden savunur...????.....saygılarla...Sayın ÇELİK....

Afşar Çelik dedi ki...

Öncelikle masumiyet esastır. Suçu açıkça belli olmayan herkes adilce yargılanmalı ve savunulmalıdır.

İnsanlar yargılanmadan suçlu bulunamayacakları içindir ki suçta belirsizlik avukat savunmasını gerektirir.Kaldı APO gibi bir bebek katili bile savunuldu. Neden? Çünkü adil yargılanma ve savunma hakkı herkes için geçerlidir.

Avukatın savunma yapmayı reddetmesine imkân olması bu hakkı engellemez.

Apo gibi bir katili nasıl savundular? Avukatları onu haklı görüyorlardı, o kadar...

Sorularınız ve merakınız için çok teşekkürler. Saygılar.