15 Mayıs 2014 Perşembe

İçimizden Çıkan İhanet, İçimizden Çıkmayan Nedamet



Bu iktidar, içimizden çıkmış bir iktidar. Yani bizim insanlarımız.

Daha düne kadar gıda toptancılığı, belediyede hademelik, kasabada avukatlık, herhangi bir hastanede doktorluk yapan insanlar.

“Bizim” derken ne kast ediyoruz? Komşuluk ettiğimiz, sırrımızı, namusumuzu, gerektiğinde emanet ettiğimiz, kendimizden bildiğimiz insanları kast ediyoruz.

İki gün evvel yüzlerce işçimiz can verdi. Canları ve namusları  devlete emânet, yüzlerce işçimiz bir anda can verdi. Aileleri birbirlerine sarıldı, beraber göz yaşı döktüler.

Peki “içimizden çıkmış” hükümetimiz neredeydi? Ben söyleyeyim: Önce koruma ordusunun arasında sonra da bir markette şarküteri reyonunda…

İçimizden çıkmış başbakanımızın yüzünde en ufak bir üzüntü veya merhamet kırıntısı gördünüz mü?

Ayağındaki çizmeyle sedyeyi kirletmekten korkan işçinin hali acaba “içimizden çıkmış” hükümete hiç tesir etti mi? Sanmıyorum…

“Mahmut içeride… Onu alın, karısı hamileydi!” diye haykıran, kendisinin kurtulduğuna sevinmek yerine arkadaşı için endişelenen işçimizin hali, acaba hangi “devlet büyüğümüzü” duygulandırdı, azıcık?

O işçiler “Bu ülkede yalnızca Türk yok!” diyerek komşuyu, komşuya gavur eden bir hükümetin  sadakaları için ter döken insanlardı.

“Milli irade” diye anılan hükümet de işçinin kanıyla ıslanmış bedava kömürü aldığı için kendini akıllı sananların hükümeti aslında.

Bu ülkede Türk var mı bilmiyorum. Çünkü benim bildiğim, Türk, kendi acısından önce arkadaşının ailesini düşünen, yerden maden söken, anasının sütünü hak etmek için şehit olan insan evlâdıdır.

Bu ülkede bir hükümet var mı bilmiyorum. Çünkü benim bildiğim hükümet kendi memleketinde başka bayrak sallanmasına izin vermeyen, kendi vatanının insanları acı çekerken onlardan fazla üzülen, garibin gurebanın hakkını gözeten bir iradedir. Koruduğu köpekleri, babası madende şehit olmuş insanları tekmelerken kenardan seyreden zorba değil…

Evet bu hükümet içimizden çıkmış bir hükümet ama görünen o ki içimizden çıktıktan sonra çekip gitmiş bir yerlere. Bizim olmayan yerlere, bizim olmayan değerlere…

O işçiler bizim işçilerimizdi. İçimizden çıkmadılar. Aksine iyi ce gömüldüler içimize, çıkmamacasına, gitmemecesine… Keskin kenarlı, mavi ve kanlı bir nedamet olup bitmemecesine….




Hiç yorum yok: