Yanılmaktan korktuğumuz için kin gütmeye devam etmeyelim. |
Çok yakın zamana kadar ben de yanı duyguları
taşıyordum. Türk Milleti’nin Kürtçülük
fitnesiyle en yaman mücadele ettiği yıllarda, İşçi Partisi Kürtçüydü, doğrudan doğruya Kürtçüydü. Bu
inkâr edilemez bir gerçek. Bu gerçek ne kolay kolay unutulabilir ne de bu
gerçek yüzünden içimizdeki şüphe ve
tedirginlik bakiyesi tamamen izale edilebilir. Amma…
Bir yandan da Ermeni
yalanlarına karşı açık ve samimi
mücadeleleri, Kürtçü/Dinci koalisyonuna karşı millî bir söylemle gösterdikleri son dönme mücadelesi var. Adı
milliyetçi olan hemen hiçbir akademisyen Mehmet Perinçek kadar ciddi şekilde
Ermeni yalanlarının üstüne gitmedi.
Önce şu döneklik mevzuunda biraz
düşünmek lâzım bana göre.
“ Dönek” davasından vazgeçen,
gittiği yönde yürümekten vazgeçip başka
bir yöne dönen demek. Olumsuz bir sıfat.
Olumsuz bir sıfatı, “olumsuz” yapan şey onu kullananın haklılık duygusudur.
Biri, düşüncelerinde haklı olduğuna samimiyetle inanıyorsa ; diğer düşünceleri,
kendisine olan yakınlıklarına göre değerlendirir.
“ Kendi düşüncesinin
doğruluğundan emin olsa bile ya
gerçekten yanlışsa?” diye sorulacaktır. Bu da mümkündür ama
bütün insanlar gerçeğin bilgisine derhal ve aynı zamanda sahip olsaydı
zaten dünyada doğrudan ve yanlıştan bahsedemezdik. Gerçeği göremeyenlere gerçeği göstermek
gayreti insanın giderilemeyecek eksikliğinden
dolayıdır.
İşbu sebepten ben şahsen İşçi
Partisi’ne karşı hüsn-ü zanla yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
Neden meselâ Kürtçü oldukları
zamanlarda milliyetçiliği yanlış anladıklarını, Kürt toplumunun uluslaşmamız
içindeki yerini yanlış anladıklarını düşünmeyelim? Ve neden bu yanlışlarından
samimiyetle dönmüş olduklarına inanmayalım?
Yanlıştan doğruya döndüğünü
gördüğümüz insanı eski yanlışından dolayı itelemek, ona kin gütmek fazilet
olabilir mi?
Yarın gene Kürtçülüğe başlarlarsa
işte o zaman “dönek” olurlar. O zaman biz de onlara gerektiği gibi davranırız.
Ama Kürtçülük ve şeriatçılığın
kol kola yürüdüğü bu fetret ve fesat devrinde, tam anlamıyla bir milli mücadele
içinde, elinde Türk Bayrağı tutan
herkese ihtiyacımız varken İşçi Partisi’ne “dönek” demek mücadeleyi yıpratır,
Türk adı için mücadele edenlerin haklılığına gölge düşürür, şüphe uyandırır.
Bir millî mücadele ayrıntıların,
kinlerin silinip bayrakların yükseltildiği
zamandır, bu akılda tutulmalıdır.
2 yorum:
Merhabalar, öncelikle bu yazı için teşekkürler.Çünkü dönemin siyasi kültürel ve sosyolojik koşulları çerçevesinde bir değerlendirme yapılmış ve sağ duyulu "birleştirici" bir yazı olmuş.Benim aklıma takılan Kürtçülük dediğimiz kavramın kavimiyetçilik olduğudur.Yani topyekün bir millet olma özelliği taşıyan bir üniter devletin içindeki bir ayrılıkçılık olduğunu düşünüyorum.İşçi partisinin bu doğrultuda bu ayrılıkçılığı besleyen bir faaliyetinin araştırdığım kadarıyla olmadığını düşünüyorum.
İhtiyacımız olan uzlaşma ve bütünleşme budur. İlgili okumanız ve yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim.
Yorumunuzda son derece haklısınız. Kürtçülük milletleşememiş bir toplumun basit mensubiyet şuurudur.Bir devleti bu şuurla düzenleyemeyiz.
Umalım ki artık bu uzlaşma zemini daha da güçlensin ve Türkiye'nin yarınının uygarlık temeli olsun.
Her zaman bekleriz, saygılar...
Yorum Gönder