15 Şubat 2014 Cumartesi

Döneklik, Hüsn-ü Zan Ve Millî Mücadele Açılarından İşçi Partisi

Yanılmaktan korktuğumuz için kin gütmeye devam etmeyelim.

Çok yakın  zamana kadar ben de yanı duyguları taşıyordum.  Türk Milleti’nin Kürtçülük fitnesiyle en yaman mücadele ettiği yıllarda, İşçi Partisi  Kürtçüydü, doğrudan doğruya Kürtçüydü. Bu inkâr edilemez bir gerçek. Bu gerçek ne kolay kolay unutulabilir ne de bu gerçek yüzünden  içimizdeki şüphe ve tedirginlik bakiyesi tamamen izale edilebilir. Amma…

Bir yandan da Ermeni yalanlarına  karşı açık ve samimi mücadeleleri, Kürtçü/Dinci koalisyonuna karşı millî bir söylemle  gösterdikleri son dönme mücadelesi var. Adı milliyetçi olan hemen hiçbir akademisyen Mehmet Perinçek kadar ciddi şekilde Ermeni yalanlarının üstüne gitmedi.

Önce şu döneklik mevzuunda biraz düşünmek lâzım bana göre.

“ Dönek” davasından vazgeçen, gittiği yönde yürümekten  vazgeçip başka bir yöne dönen demek.  Olumsuz bir sıfat. Olumsuz bir sıfatı, “olumsuz” yapan şey onu kullananın haklılık duygusudur. Biri, düşüncelerinde haklı olduğuna samimiyetle inanıyorsa ; diğer düşünceleri, kendisine olan yakınlıklarına göre değerlendirir.

“ Kendi düşüncesinin doğruluğundan emin olsa bile  ya gerçekten yanlışsa?” diye sorulacaktır. Bu da mümkündür  ama  bütün insanlar gerçeğin bilgisine derhal ve aynı zamanda sahip olsaydı zaten dünyada doğrudan ve yanlıştan bahsedemezdik.  Gerçeği göremeyenlere gerçeği göstermek gayreti insanın  giderilemeyecek eksikliğinden  dolayıdır.

İşbu sebepten ben şahsen İşçi Partisi’ne karşı hüsn-ü zanla yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum.
Neden meselâ Kürtçü oldukları zamanlarda milliyetçiliği yanlış anladıklarını, Kürt toplumunun uluslaşmamız içindeki yerini yanlış anladıklarını düşünmeyelim? Ve neden bu yanlışlarından samimiyetle dönmüş olduklarına inanmayalım?

Yanlıştan doğruya döndüğünü gördüğümüz insanı eski yanlışından dolayı itelemek, ona kin gütmek fazilet olabilir mi?

Yarın gene Kürtçülüğe başlarlarsa işte o zaman “dönek” olurlar. O zaman biz de onlara gerektiği gibi davranırız.

Ama Kürtçülük ve şeriatçılığın kol kola yürüdüğü bu fetret ve fesat devrinde, tam anlamıyla bir milli mücadele içinde,  elinde Türk Bayrağı tutan herkese ihtiyacımız varken İşçi Partisi’ne “dönek” demek mücadeleyi yıpratır, Türk adı için mücadele edenlerin haklılığına gölge düşürür, şüphe uyandırır.

Bir millî mücadele ayrıntıların, kinlerin silinip bayrakların yükseltildiği  zamandır, bu akılda tutulmalıdır.



2 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhabalar, öncelikle bu yazı için teşekkürler.Çünkü dönemin siyasi kültürel ve sosyolojik koşulları çerçevesinde bir değerlendirme yapılmış ve sağ duyulu "birleştirici" bir yazı olmuş.Benim aklıma takılan Kürtçülük dediğimiz kavramın kavimiyetçilik olduğudur.Yani topyekün bir millet olma özelliği taşıyan bir üniter devletin içindeki bir ayrılıkçılık olduğunu düşünüyorum.İşçi partisinin bu doğrultuda bu ayrılıkçılığı besleyen bir faaliyetinin araştırdığım kadarıyla olmadığını düşünüyorum.

Afşar Çelik dedi ki...

İhtiyacımız olan uzlaşma ve bütünleşme budur. İlgili okumanız ve yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim.

Yorumunuzda son derece haklısınız. Kürtçülük milletleşememiş bir toplumun basit mensubiyet şuurudur.Bir devleti bu şuurla düzenleyemeyiz.

Umalım ki artık bu uzlaşma zemini daha da güçlensin ve Türkiye'nin yarınının uygarlık temeli olsun.

Her zaman bekleriz, saygılar...