1 Mart 2013 Cuma

Yaşasın Kapitalizm!




Hep merak ettiğim şey şu:

Geçmişte ancak kâğıt, mürekkep ve mülki amir izniyle dergi çıkartılarak entellektüelcilik oynayabilirdik... En iyi ihtimalle fotokopiyle fanzin yazardık... Bugün yarım saatte "Kahrolsun kapitalizm!" diye haykırarak  bir saat içinde onlarca "like" almamızı sağlayan ve sonrasında bir anda  ünlenen sitemizin, orasını burasını ekmek ağacı reklamlarla doldurmamızı sağlayan şeyi meydana getiren yaratıcı zekâlar, nereden gelir?

Facebook aslında mala davara yaramaz. Facebook pastoral romantizmlere gerekmez. Kimsenin facebooka ihtiyacı yoktur.  Bir tanıdığa verilip elden mektup göndermek hem daha insani hem de çok daha ucuzken(?) insanlar sadece "tüketim" çılgınlığından, birbirine  e-posta atar... Kızının o anda nerede bulunduğunu cep telefonuyla öğrenen anne aslında saçmalamaktadır. Kapitalistlerin tüketim çılgınlığına bilincini teslim etmiştir.

Ruhi Hoca, "Dergiye yazı lâzım! Neredesin?" diye sorduğunda fakirin kraft defterdeki hikâyeyi, yarım saat içinde yollayabilmesi de aslında "ahlâksızca" bir sömürü düzeninin eseridir.

Aslında  televizyonu, bilgisayarı, otomobili icat eden insanlar, bize kullanılacak gerçek şeyler  vermemişlerdir. Aslında “Muhteşem Yüzyılı” seyrettiğimiz şey gerçek değil! Aslında otobüslere binmiyoruz. Aslında okuduğumuz kitapların bize gelmesini sağlayan ofset matbaalar falan da yok!

 O matbaalar  kitapları sadece hayır için basmalıydı. Televizyonu satın almasak da mağazadan yağmalasak daha güzel olurdu. Ekmeği yaptığımız buğdayı neden çiftçiden satın alıyoruz ki? Onu bize bedava vermediği için öldürülmeyi hak etmiyor mu? Bir devrim yapar, tarlasını elinden alır, onu öldürür ve bedava ekmek yapamaz mıydık? Onu bize neden para karşılığı verdiklerini şahsen anlayamıyorum.  Bilgisayarların herkesin çantasına girmesi neden gerekli olsundu ki? Hastalarımız taşıyan cankurtaranlar ve helikopterlerin icat edilmesini kim istemişti ki? Madem icat edildiler bize bedava sunulmaları gerekmiyor mu? İnsanlar icatlarını bizim hayatımıza bedava sunmak için yaşamıyor mu?

İpek türban takarak modern oluyor ve “caiz” bir lüksü yaşamanın zevkine varıyoruz. Türbanımızın markasına önem veriyoruz. Gözlük  Ray Ban’dan ve şortumuz Jack Wolfskin’den olsun ve “sobetlerde” mehir  pazarlığı yapalım istiyoruz.

Parkamız yeşil olsun ki solculuğumuz belli olsun ama Adidas olursa daha iyi olur… Merrel botla yürüyüş yapıp yeri göğü sarsmak ve Nike  parmaksız eldivenle yumruğumuzu havaya kaldırıp  her şeyin kahrolmasını dilemek de enfestir! Blackberry telefonla eylemleri birbirimize mesajlamak  da “süperdir”.
Kapitalizm berbat bir şeydir, insanı “yabancılaştırır” falan ama ürettikleri de fena değildir. Tek sorun, bunların bedava olmamasıdır.

Kapitalizm aslında  hiçbir şey üretmez ama biz o “hiçbir şeyi” kullanmayı pek severiz.

Kapitalizm aslında servetin  birkaç kişide toplanmasını sağlar ama kahrolası General Motors iflas ettiğinde, kimse bunun nasıl olabildiğini anlamaya çalışmaz. MacDonnal Douglas diye bir uçak  firmasının artık  var olmadığını kimse bilmez…   Hani sermaye hep birkaç elde toplanıp hiç gitmiyordu ya?  Yani tüketici hep tüketici kapitalist hep kapitalistti ya? Hani aslında kapitalist hiç tüketmeden hep üretiyor, tüketici de hiç üretmeden hep tüketiyordu ya? Hani üreticiler icatlarını topraktan çıkarıyor,  hiç kimsenin bilmediği icat tarlalarını yağmalayarak bunları elde ediyordu ya?  Kapitalist  denen adamların para kazanabilmesi için sizin onların ürettiklerine itibar etmenizin gerekmesi de sanırım sizin iradenizin önemini yeterince anlatmıyor?

Veya  site yazarak reklam toplamanın ne olduğunu kimse anlamaz. “Daha iyi bir üniversiteye” gitmenin aslında daha yüksek bir geliri garantilemek için olması da tamamen sosyalist, dayanışmacı yüksek ahlâkın eseridir!

Facebook aslında mala davara yaramaz. Facebook pastoral romantizmlere gerekmez. Kimsenin facebooka ihtiyacı yoktur. Orta halli bir üniversite öğrencisinin yarattığı bir şeyin, insanlarca sevilerek onu bir anda zengin etmesi, aslında o gencin kabahatidir. Size ilkokul arkadaşlarınızı bulmak imkânı sağlaması, “örgütlenip” ona “kapitalist” diye küfretmenizi sağlaması da onun eşekliğidir. Sizin kırk yıl düşünseniz yaratamayacağınız bir şeyi size bir anda sağlaması,  onun “görevidir” size göre…

Sizin bütün istediğiniz, çevrenizde, hayatlarını karşılıksız sömürebileceğiniz yaratıcı insanların  sürekli var olmasıdır. Siz, sosyalist yağma  histerinizi herkese haykırırken kullandığınız megafonu kimin yarattığıyla ilgilenmezsiniz. Siz İslâm’ın sosyalist romantizminden bahsederken kafanızdaki türbanın hangi modaevinden çıktığını unutuverirsiniz. Siz, eli kanlı dincilerin kapitalizme karşı nasıl kahramanca savaştığın dair  destanlar yazarken kullandıkları uydu telefonlarının nasıl var edildiğini anlayamazsınız. Siz ilâç firmalarının yok edilmesi,  belki devletleştirilmesi  gerektiğini düşünür ama maliyetleri ve teknolojileri ile ilgili en ufak fikrinizin olmadığı ilaçlarla ilgili olarak  eczacıyla “yan sanayii” polemiğine girmeyi seversiniz…

Facebook aslında mala davara yaramaz. Facebook pastoral romantizmlere gerekmez. Kimsenin facebooka ihtiyacı yoktur.



7 yorum:

Derya Yeliz ULUTAŞ dedi ki...

Valla tadından yenmez bir yazı olmuş.Örnekler cuk oturmuş, daha da güzel anlatılamazmış durum...

Afşar Çelik dedi ki...

Sağol Yelizciğim, zaman ayırmışsın...

Beğendiğine sevindim, aslında cesaret işi yaptığın..
Epeydir yoktun, gene beklerim...

ergün tutuş dedi ki...

kapitalizmi yere göğe sığdıramadığınıza göre...150 kişi çalıştırılan...kendileri otomat makinaya günün 8 saati...ayın...26 günü 1 patron emriyle makinaştırılmış...insanlıktan çıkarılmış insanları ne ile izah edebilirsiniz..??*....keza...kapitalist zihniyetin...ticaretçi hırsızlarını...kapısından giren insanı...insan değil...ayağına çelme takılıp....yüzü kızarmadan...ahlaksızca müşteri kılıklı birisi geldi...düşüncesi ile...bitmek tükenmek bilmeyen.....satıcının....arsızlığına ne diyebiliriz..???....

Afşar Çelik dedi ki...

Önce zahmet edip yorum bıraktığınız için çok teşekkürler.

Elbette her işin ahlâksızı vardır. Kapitalizmde eğer devlet birilerini kayırmıyorsa; müşteri dükkan sahibini "işten atabilir"
Size solum şu: Sosyalizmde her şey devletleştiğinde memur satıcıların veya müdürlerin ahlaksızlığı nasıl engellenebilir?

Veya... Siz sosyalizmde işçilerin insan gibi mi çalıştırıldığını sanıyordunuz?

Romantizme itirazım yok.
Yeter ki aklımızı perdelemesin.

Saygılarımla.

ergün tutuş dedi ki...

SAYIN ÇELİK...SOSYALİZM OLSUN DEMEDİMKİ...kaldı ki...devlet ile şirketler...stk lar...sendikalar...medya..güvenlik görevlileri ortaklar...devlet..şirketlerden vergi..çalışandan vergi..almaz mı..???....devletin...şirketleri kayırmadığı nerde görülmüş..???...şirketler...devlet komünizminin...şirketleşmiş....halidir...tekel...tekelci sermaye....yerli-yabancı ortak...saygılar..

Afşar Çelik dedi ki...

Efendim , herhalde yeterince açık arz edemedim. Bir memlekette insanların işlerini kendilerinin mi yoksa devletin mi yürüteceği rejime bağlıdır.

"Sosyalizm olmasın ama insanların işlerine devlet sürekli müdahale etsin !" diyorsanız bu en hafif tabirle çelişkidir.

Kapitalizm size göre bir vahşet rejimi ise bu şu anlama gelir:"İnsanlar kendi başlarına bırakılınca mutlaka alçaklık ederler . Bu yüzden onlar asla özgür olmamalı ne yapmaları gerektiği, onlara âdil ve melek yöneticilerce söylenmelidir. "

Bir işe devlet müdahalesi işi bozuyorsa yapılacak şey O işi ve özgürlüğü yok etmek değildir. Yapılacak şey devletin keyfi müdahalesini engellemektir.

Saygılarımla

Afşar Çelik dedi ki...

Efendim , herhalde yeterince açık arz edemedim. Bir memlekette insanların işlerini kendilerinin mi yoksa devletin mi yürüteceği rejime bağlıdır.

"Sosyalizm olmasın ama insanların işlerine devlet sürekli müdahale etsin !" diyorsanız bu en hafif tabirle çelişkidir.

Kapitalizm size göre bir vahşet rejimi ise bu şu anlama gelir:"İnsanlar kendi başlarına bırakılınca mutlaka alçaklık ederler . Bu yüzden onlar asla özgür olmamalı ne yapmaları gerektiği, onlara âdil ve melek yöneticilerce söylenmelidir. "

Bir işe devlet müdahalesi işi bozuyorsa yapılacak şey O işi ve özgürlüğü yok etmek değildir. Yapılacak şey devletin keyfi müdahalesini engellemektir.

Saygılarımla