9 Mart 2013 Cumartesi

Chavez, Sosyalizm Rüyası Ve Türk Milliyetçileri


Toprağı bol olsun, ülkesinin sevilen lideri Chavez hayata veda etti… Chavez ülkesi için bir “devrimciydi”.

Petrol  kuyularını “millileştirerek” serveti ulusuna bölüştürdüğünden bahsedildi. Nihat GENÇ onun, sosyalizmin ölmediğinin kanıtı olduğunu söyledi.

Petrol kuyularını millileştirmek, onları “milletin malı” yapmak ilk plânda olumlu görünmekte. Öyle ya bir ülkenin petrol zenginliği o ülkeye ait değil midir?

Sorun şu: Bu petrol kuyuları, herhalde  Venezuela’ya bir takım  şirketlerce kazandırılmış… Venezuela halkının bin yıl  düşünse aklına gelmeyecek, gelse bile teknik yetersizlikten çıkaramayacağı bir serveti yeryüzüne çıkaran Chavez ve sosyalistler değil! Petrol gelirlerinin hakça paylaşımı konusunda önceki idarelerce şirketlerle  düzgün anlaşmalar  yapılmamış idiyse bu anlaşmalar düzenlenebilirdi.

Venezuela hükümetinin hukuk teminatına güvenerek milyarlarını ülkeye yatıran insanların mallarını sırf Amerikalıdır, kapitalisttir  diyerek almak, kimin adına yapılırsa yapılsın gasptır.  

İnsanlar  bedava malları sever ve bunların bedelinin kimin tarafından ödendiğiyle asla ilgilenmez. Venezuela sosyalizmi, petrol gelirine dayanan bir bedavacılık rejiminin ta kendisidir.  Bugüne kadar Venezuela’nın petrol dışında dünya medeniyetine ne gibi bir üretim katkısı sağladığını  bilmiyoruz.

Venezuela , doğal kaynaklardan gelen geçici bir serveti, “halkçı” bir başkanın popülizmi uğruna saçıp savuran bir ülke… Chavez’in  diktatörce  bölüşüm siyasetinin, ülkenin hangi yönünü geliştirdiğini de bilmiyoruz. Chavez iktidara geldikten sonra ülke, akademik sıralamada,  temel haklar  konusunda, sanatta, edebiyatta herhangi bir ilerle göstermiş midir? Elbette hayır…

Ama halkın cebine devlet eliyle para sokuşturulmasıyla gerçekleşen sosyalizmin zaten bundan daha fazla yapabileceği bir şey de yoktu.  Sosyalizm, devlet eliyle bazen açıkça bazen gizlice  yağmalanmış servetlerin ve kaynakların gene devlet eliyle sadaka olarak dağıtılmasından başka bir şey değildir. Mülkiyeti hırsızlık olarak gören büyük devrimci Chavez halka dağıttığı refahı kendi yaratmadığı servetleri gasp ederek elde etmişti.  Sorun şudur: Bütün servetler yağmalandığında sosyalizm ne yapacaktır? Çünkü servetin oluşumunu sağlayan özel mülkiyeti, dibinden kökleyerek yok etmiştir.

Sosyalizm vahşeti bu kadar açıkça gözümüzün önünde dururken milliyetçilerin de sosyalizme sıcak bakmaları akıl alır gibi değildir.

Milliyetçiler, “toplumu düşünmenin”, toplumun yararına yeterli olacağını sanıyorlar. Yararın bizatihi kendisinin ne olduğu ve nereden geldiğiyle maalesef ilgilenmiyorlar.

Chavez,  “sevilen bir kabadayı” olarak bu dünyadan göçüp gitti. Geride “ Yağmalanacak bir şey bulduğunuz takdirde sosyalizm en iyi rejimdir!” mesajından başka da bir mesaj bırakmadı.


6 yorum:

selcen dedi ki...

Devletleştirmek yerine üretici firmalarla daha avantajlı anlaşmalar yapılsa ve iki taraf da kazansa daha iyi olur gibi geliyor bana.Değil mi?

Afşar Çelik dedi ki...

Hakkınız var efendim. Petrol şirketlerinin milli serveti yağmalamasıyla devletleştirme arasında verimliliği ve hakkı gözeten bir çözüm mutlaka vardır.

Devletleştirmeden sonra devlet yetkililerinin yolsuzluk ihtimalleri nasıl engellenecektir? Devlet bir melek midir? Veya Tanrı mıdır?

Her zaman beklerim... Saygılar...

ergün tutuş.... dedi ki...

Devlet işletmelerinde yolsuzluklar pekala...soruşturulabilir....liberal anlayış....özel sektör...yalanı...soruşturma açılmaması ilkesi üzerine kuruludur...batan şirketi dava edersiniz....yani tüzel kişiliği...içi boş şeyleri...gerçek kişiler kaçarlar....şirket sahiplerine dava açma şansınız yoktur...hırsızlığın meşruluğudur...özelcilik....bir kaç kurnaz çalabilir..halk çalamaz...sadece köle gibi çalıştırılır....kar elde etmek özelleştirilecek....iflas eden özel şirketlerin zararları kamulaştırılacak...vay uyanıklar vay....saygılar sayın Çelik...

ergün tutuş... dedi ki...

Devletin üretim kaynaklı her alandan çekilmesi talebi liberallerin önde gelen arzusudur...derle ki....devlet yolsuzluk yapar...oysa günümüzde bilinen gerçektir ki...vekillerin % kaçının özel şirketlerle..gayri ilişkiler içinde oldukları herkesçe malumdur..liberallerin ekonomik ilişkilerin devletten soyutlanması isteği yada..politikadan politikadan arındırılması iddiaları..gerçekte...hırsızlık ilişkilerinin ortadan kaldırılması...hırsızlığın hür teşebbüs denilen çakma tüzel şahsiyetlerle...meşrulaştırılmasıdır....asgari ücretle işçi çalıştırılması en deni hırsızlıktır...kitler de...siz hiç asgari ücret çalışan işçi gördünüz mü..??*....satılan devlet teşebbüslerinde...gördünüz mü..??....kölecilik çocuk işçi çalıştırıldığını devlet kurumlarında gördünüz mü...???...liberallerin..kurnazca bir istekleride ....ihtiyaçları devletin karşılayamadığı..yalanıdır...iyi özel olsunda....devletin piyasa ilişkilerinden tamamen çekilmesi...sağlık..eğitim...konut işinde her ihtiyacın satılması yolunu açma illizyonudur...devletin çekilmesini istemek..karşılında....devlet sorgulanırken....piyasa sorgulanamaz demek.....çok kurnacza işler bunlar...saygılar..sn..ÇELİK..

Afşar Çelik dedi ki...

Ergün Bey,

Devlette bir yönetici için harcanan kaynaklar bedava ve süreklidir. Hiçbir memur milletin gücünü ve kaynaklarını harcadığını düşünmez. Onun için önemli olan tasasız bir memuriyet ve sorunsuz denetimlerdir.

İcatları memurlar yapmaz, yaratıcı zekalar ve müteşebbisler yapar.

SSCB teknoloji hırsızlığıyla sürdürülebilmiştir.

Devlet işletmelerinde liyakate önem verilmez. Bir devlet işletmesinde en akıllıca iş, işi diğerlerinin sırtına yıkarak mümkün olduğunca bedava para kazanmaktır.

Bu yüzden devletçilik hırsızlıktır, daha en başından yolsuzluktur.

Çalışmayan kişilere yer işgal ettikleri için para ödeme rejimine "devletçilik" veya sosyalizm diyoruz. Siz hiç boş vakti olmayan bir memur gördünüz mü? Görmedinizse devletçiliğin milletin sırtından para kazanmak olduğunu anlıyorsunuz demektir. Saygılar.

Afşar Çelik dedi ki...

Ergün Bey,

Devlette bir yönetici için harcanan kaynaklar bedava ve süreklidir. Hiçbir memur milletin gücünü ve kaynaklarını harcadığını düşünmez. Onun için önemli olan tasasız bir memuriyet ve sorunsuz denetimlerdir.

İcatları memurlar yapmaz, yaratıcı zekalar ve müteşebbisler yapar.

SSCB teknoloji hırsızlığıyla sürdürülebilmiştir.

Devlet işletmelerinde liyakate önem verilmez. Bir devlet işletmesinde en akıllıca iş, işi diğerlerinin sırtına yıkarak mümkün olduğunca bedava para kazanmaktır.

Bu yüzden devletçilik hırsızlıktır, daha en başından yolsuzluktur.

Çalışmayan kişilere yer işgal ettikleri için para ödeme rejimine "devletçilik" veya sosyalizm diyoruz. Siz hiç boş vakti olmayan bir memur gördünüz mü? Görmedinizse devletçiliğin milletin sırtından para kazanmak olduğunu anlıyorsunuz demektir. Saygılar.