8 Mart 2013 Cuma

Blog Felsefesi


İş dönüp dolaşıyor; “Bir blog niçin yazılır?” sorusun gelip dayanıyor. Muhtemelen  blgoculuk, sanalağdan para kazanmanın  bir yolu olarak görülüyor. Çünkü dikkat ediyorum, ne zaman “blog tekniği” üzerine yazacak olsam blogun tıklanma sayısı bir anda fırlıyor. Sanırım insanlar  daha fazla tıklanan bir bloğun nasıl yazılacağını merak ediyor.

Bu da felsefe eksikliğimizden kaynaklanıyor gibime geliyor. Yani insanlar bir anda sevilmek falan da istemiyor aslında; sadece bir anda rağbet edilen bir tüketim malı olmak istiyor. Bunda kınanacak bir şey yok. İnsanlar emeklerine rağbet gösterilmesini bunun da paraya dönüşmesini isteyebilir.

Ama sorun, öncelikle  insanların bizi istemesi için bir  gerekçe oluşturabilmek.

Bunun için iki şey gerekiyor, bana göre… Birincisi özgün bir içerik, ikincisi içtenlik. Ve belki daha önemli bir üçüncü şey var ki o da “süreklilik”…

Aslında ilk  ikisi  birbirini gerektiren şeyler.

Üçüncüsü  okurda yazarın sadakatine dair bir algı yaratıyor. Böylece okur blogda her zaman yeni içerik bulabileceğini görüyor ve bu onu mutlu ediyor. Ama bence daha önemlisi, blogunu güncelleyebilmenin, yazarda uyandırdığı kendine kendine yeterlilik  ve yaratıcılık  tatmini…

Blogun özü, açık  bir sanalağ günlüğü olması. Ama insanlar şuna şaşıyor ki zaman zaman ben de şaşıyorum; sanalağ gibi milyonlarca insanın gezindiği bir yerde nasıl oluyor da bizi  okuyan kimse çıkmıyor?

Sanırım blogun özü, başkalarının ne düşündüğünü  anlamaya çalışarak zaman kaybetmek yerine, kendi düşüncelerinizi içtenlikle aktarmak ve ne yazmak istiyorsanız onu yazmak.

Bu yazının başlığı pek çekici değil, farkındayım. “ On adımda etkili blog yazımı” gibi  ipuçları falan da  vermiyor. Öyleyse bu yazı ne işe yarar? Bu yazı belki bir blog yazarı olarak sizin ve en başta benim kendimiz olmamızda bir kapı açar.

Ben de pek işe yaradığımı iddia etmiyorum zaten…

2 yorum:

selcen dedi ki...

Bu kadar alçakgönüllü olmayın.Blogunuz beni bazan bilgilendiriyor,baza da düşündürüyor.

Afşar Çelik dedi ki...

Efendim, hoş geldiniz... Beğendiğinize sevindim. Bir işe yaramak güzel... Her zaman beklerim.