İş dönüp dolaşıyor; “Bir blog
niçin yazılır?” sorusun gelip dayanıyor. Muhtemelen blgoculuk, sanalağdan para kazanmanın bir yolu olarak görülüyor. Çünkü dikkat
ediyorum, ne zaman “blog tekniği” üzerine yazacak olsam blogun tıklanma sayısı
bir anda fırlıyor. Sanırım insanlar daha
fazla tıklanan bir bloğun nasıl yazılacağını merak ediyor.
Bu da felsefe eksikliğimizden
kaynaklanıyor gibime geliyor. Yani insanlar bir anda sevilmek falan da istemiyor
aslında; sadece bir anda rağbet edilen bir tüketim malı olmak istiyor. Bunda kınanacak
bir şey yok. İnsanlar emeklerine rağbet gösterilmesini bunun da paraya
dönüşmesini isteyebilir.
Ama sorun, öncelikle insanların bizi istemesi için bir gerekçe oluşturabilmek.
Bunun için iki şey gerekiyor,
bana göre… Birincisi özgün bir içerik, ikincisi içtenlik. Ve belki daha önemli
bir üçüncü şey var ki o da “süreklilik”…
Aslında ilk ikisi birbirini gerektiren şeyler.
Üçüncüsü okurda yazarın sadakatine dair bir algı
yaratıyor. Böylece okur blogda her zaman yeni içerik bulabileceğini görüyor ve
bu onu mutlu ediyor. Ama bence daha önemlisi, blogunu güncelleyebilmenin, yazarda
uyandırdığı kendine kendine yeterlilik ve yaratıcılık
tatmini…
Blogun özü, açık bir sanalağ günlüğü olması. Ama insanlar şuna
şaşıyor ki zaman zaman ben de şaşıyorum; sanalağ gibi milyonlarca insanın
gezindiği bir yerde nasıl oluyor da bizi
okuyan kimse çıkmıyor?
Sanırım blogun özü, başkalarının
ne düşündüğünü anlamaya çalışarak zaman
kaybetmek yerine, kendi düşüncelerinizi içtenlikle aktarmak ve ne yazmak
istiyorsanız onu yazmak.
Bu yazının başlığı pek çekici
değil, farkındayım. “ On adımda etkili blog yazımı” gibi ipuçları falan da vermiyor. Öyleyse bu yazı ne işe yarar? Bu
yazı belki bir blog yazarı olarak sizin ve en başta benim kendimiz olmamızda
bir kapı açar.
Ben de pek işe yaradığımı iddia
etmiyorum zaten…
2 yorum:
Bu kadar alçakgönüllü olmayın.Blogunuz beni bazan bilgilendiriyor,baza da düşündürüyor.
Efendim, hoş geldiniz... Beğendiğinize sevindim. Bir işe yaramak güzel... Her zaman beklerim.
Yorum Gönder