17 Ocak 2013 Perşembe

Uzaya Nasıl Uçulur?


"NASA Uzay Sergisi" varmış. Televizyonda  ikide bir reklâm ediyorlar; "Hazırlan Türkiye, uzaya gidiyoruz!" diye bar bar bağırıyorlar...

Uzayda iki kiloluk uyduyu kaybedip, yan sanayi üretimle ikincisini "Türk malı" diye ancak fırlatan "millî irade"   içi pek rahat  sallıyor.

Elin oğlu on iki defa aya gitmiş, bakmış artık  ilginç bir tarafı yok, gözünü Mars'a dikmiş. Biz de onun aydan getirdiği iki kaya, üç taş parçasına bakıp ay havası almak için sıraya giriyoruz. Ayda hava yok da bu bizim havayı almamıza mani değil yani... Yok aslında biz havayı alalı da çok oluyor da artık o kadar uyuyoruz ki onun da farkında değiliz.

NASA masa, irademin millisi de bizim böylece gazımızı alıyor. Omzuna yatırıyor "E bebeğime eee!" diyerek uyutup geğirtiyor...

Bademoğulları millî iradesi, Nurcu eğitim felsefesinden bahsediyor, içine Apo denen bilmemnenin evlâdını da sokuşturuyor... Sonra da "Bir elinde Kur'an, bir elinde bilgisayarlı dindar nesil" palavrası sıkıyor.  Gözünüzü seveyim elinize o iki şeyi de almayın, ikisini de berbat edeceksiniz.

Kur'an sizin idrakinize sığmayan bir kutlu kitap, bilgisayar da sizin sahip olmadığınız iş ahlâkına ve  varoluş bilincine sahip zekâların yarattığı, yarayışlı bir âlet.

Sizin bunlarla işiniz olmasın, oturun oturduğunuz yerde,  oturunca  daha az yellenirmiş insan...

Siz zaten  ecinni hikâyeleriyle  uçmuşsunuz milli irademin bademleri... Milleti gaza getirip de  kaçak tüp gibi havaya uçurmayın bari...

2 yorum:

selcen dedi ki...

Şu uydumuz hikayesi ile ilgili en güzel yorum bence bu yazıdır.Vallahi Yılmaz Özdile fark atar.Malum O en çok okunan yazar ya(!).O bakımdan dedim.

Afşar Çelik dedi ki...

Büyük iltifat... Teşekkürler efendim, iyi okumalar, eylemlerimiz sürecek...