Dün
bir tartışma programında Fehmi KORU ile
Cengiz ÇANDAR ahkâm keserlerken Fehmi
KORU MTTB başkanı olduğu devirden bahsetti, Çengiz ÇANDAR da MTTBlilerin TMTF
denen solcu örgütlenmeye saldırdığını söyledi. Fehmi KORU " O bizim devrimizde olmadı..." diyerek
geçiştirmeye çalıştı.
Basit
bir it dalaşı gibi görünen bu "hoş" diyalogun ne önemi vardı? Çoğu
için hiç bir önemi yoktur. Tarihi, ortaokul müsameresi benzeri çıtırdak çerez dizilerden öğrenenler için bu ÇANDAR'ın sözü doğrudur.
Mesele
hakikatin öyle olup olmamasıdır.
Öncelikle
şunu belirtmekte fayda vardır. Türkiye'de bir komünizm tehdidi yaşanmıştır.
Türkiye'de Rus ve Çin güdümünde solcu militan örgütlerin ve siyasetin
varlığının delilleri mevcuttur. Sadece
1991'de KGB arşivlerinden çıkarılan Behice BORAN adına kesilmiş maaş makbuzu bile bunun için yeterlidir. O
makbuz STAR televizyonunda da vakti zamanında gösterilmiş idi. Kaldı ki Attila
İLHAN'ın da bu durumu kabul ettiğine dair deliller var meselâ ondan alıntılanan
şu söz önemli: Sovyetler birliği dağıldıktan sonra kgb'nin
belgelerinden görüyoruz ki, Türkiye'deki sosyalistlerin pek çoğu maaşa
bağlanmışlar orada. Bugün de alman vakıflarından, Amerikan vakıflarından maaş
alarak, Avrupa fonlarından para alarak, onlar adına hareket eden pek çok basın
yayın organlarında görevli isimler vardır ve bunlar artık ayıp olmaktan da
çıkartılmıştır. Maalesef Türkiye bu noktaya gelmiştir.*
Cengiz
ÇANDAR'ın bahsettiği MTTBliler Fehmi
KORU'nun eyyamcı dinci takımı değildir. Onlar,
solcularca işgal edilmiş okullara alınmayan, yalnız yakalandıkları her
fırsatta dövülüp darp edilen, ilerleyen zamanlarda şehit edilmiş milliyetçi
öğrencilerdir. O vakitler milliyetçilik, Nurculuk vs dinci safsata ile ifsat
edilmemiş olduğundan bu ayrımı net şekilde yapabiliyoruz. Zaten MTTB'nin
dincilerin kontrolüne geçtiği tarih de bellidir. Yanılmıyorsam 1966
kongresinde, asgari müşterekleri olduğu
kanaatiyle birliğe kabul edilmiş dinci
takımı birliği ele geçirmiş ve sonrasında birliğin hüviyetini, ümmetçi, dinci ve gerici bir hale getirmiştir.
Bu
yüzeysel ve çarpık sohbette Fehmi KORU ve şürekasının, ülkenin iç savaş
ortamında, hiç bir yerinin ve etkisinin olmadığını gördük. Filistin'de Rus ajanlarından adam öldürmeyi öğrenip memlekette
kalaşnikoflu bir "demokrasi"
kurmak için uğraşan "profesyonel devrimcilerin" ( ki bunun adı
aslında paralı askerdir...) bugün tarihi kendilerine gör yazıp bize dayatmasına
maalesef adına milliyetçi denen camiadan hiç bir tepki gelmemektedir.
Çünkü
milliyetçi camia, kafası dinci hurafelerle uyuşturulmuş ve geçmişin omurgasız
dincilerine benzetilmiş, onlara dönüştürülmüş haldedir.
Bunun
önemi nedir? Türki'yenin Suriye'den sonra bir iç savaşa sürükleneceği, sırada bekletildiği bizzat
dinci iktidarın patronlarınca açıklanmışken, Türkiye'nin değişen zihin haritasında bölücü Kürtçülerle beraber olmayı seçen solculara
(CHP) ve Türk adını yok etmeyi dinlerinin gereği sayan eyyamcı ümmetçi sürüsüne
karşı koyması gereken insanlar, milliyetçilerdi.
Maalesef
Türkiye'de "vatansever/devrimci solcu- katil/işbirlikçi
milliyetçi" tasavvuru artık
kafalara yerleşmiştir.
Şu
saatten sonra kanınızın akmasının İslâm'ı zafere ulaştırıp ulaştırmamasının bir
önemi yoktur. Zaten İslâm adına Türklüğü yok etmeye çalışanlar bunu
başarmışlardır.
Türkiye
gerileşen, ilkelleşen ve yobazlaşan, yabancılaşmış bir milliyetçiliğin
umursamazlığı yüzünden, çarpıtılmış tarihinin seçtiği yanlış bir yolda, bölünmeye doğru hızla gitmektedir.
4 yorum:
Çok önemli tesbitler .Sağolun.
Ben teşekkür ederim, efendim.
Tarih zihinlerin yeniden inşasıdır. Yazdıklarınızla dikkatimizi çektiğiniz yer tam da bu noktadır. Bilim ahlakından yoksun kişilerin elinden ve dilinden alacağımız da bundan fazla değildir ki önümüze tesbit diye konulanların kimler tarafından kaleme alındığına ve ne maksatla yazıldıklarına vakıf olmadan olduğu gibi kabul etmek hatasından sakınmak gerekir.
Aynen Yusuf Kağan dostum, aynen!..
Yorum Gönder