28 Aralık 2012 Cuma

Herkesin Torbası


Bir bebek katilinin şahitliğinin normal olduğu kafamıza öyle güzel yerleşti ki…

Bu belki güncel bir konu değil gibi önemli bir   dal.

Şimdi düşünülmesi gereken şu: “ Şemdin Sakık ve paşalar aynı derin devletin, aynı pisliğin parçasıdır!” diyerek  bebek katillerinin  Türk askerine karşı şahitliğini meşrulaştıran zihniyetin sağlığını tartışmalıyız asıl.

Ergenekon denen şey,   var olması gerektiği kafamıza çakılan, dayatılan,  hayalî bir  örgüt. Bu örgütün var olduğu kabul etmenin adeta bir amentü maddesi sayılması yeni Müslümanlığın icaplarından.

İnsanların darbecilikle suçlanmalarına sebep olan, başka bir ülkede olsa davaların anında düşmesine sebep olacak uydurma delilleri sağlayan  “sehven” palyaçoluğun kimin işi olduğuna hiç kimse  dikkat çekmedi.

Eğer darbeci, gizli ve kanunsuz erişim imkânına sahip bir örgüt var idiyse bugün bu örgütün artık var olmaması, etkilerinin de giderilmesi gerekmez miydi?

Oysa sanıkların erişemediği, elde edilmeleriyle ve  özleri itibariyle uydurma ve gayri meşru deliller yaratan bir “sehven”   cemaatinin varlığı iyot gibi açığa çıktı. Başbakan dahi bütün hükûmet, kendi yetki ve sorumluluk alanında erişemedikleri bir dinleme faaliyeti olduğunu söylüyorsa o zaman bunun anlamı şudur: “Derin devlet “ diye bir şey varsa bunun en azından bir kısmı şu anki dinciliğin elindedir ve  bu kısım, eskisinden çok daha sert bir şekilde ve çok daha keyfî şekilde kullanılıyor.

 Hadi bir kestirmecilik  yapalım: Bundan öncesini bilmem  ama ABD istihbaratı dincilerden demokrasi kahramanları yarattı.  Ilımlı (!) dincileri kendisine  boyun eğdirerek bunları, Türk Milleti’nin üstüne yırtıcı bir kaplan gibi saldırtıyor.

Çok kolaycıyız gibi görünebilir ama eğer derin bir devlet arıyorsanız onu Şemdin Sakık denen itle bir genelkurmay başkanını aynı torbaya koyarak yaratmaya kalkmayın. Geldiğinde önünüzü iliklediğiniz ve karşılarında boyun eğdiğiniz çuvalcı Amerikan generallerine bakın.

Hiç yorum yok: