31 Aralık 2012 Pazartesi

Bilgisayarlı Kur'anlı Üstü Dumanlı Gençlik


"Elimizde bilgisayarla blog açıp,  âlemi hackleyip risale kopyalayarak, baş amcamızın açtığı yolda, kurduğu ülküde, gösterdiği amaçta, önümüze geleni devirip dersini vererek her yerimizi türbanla örtüp bıyık bırakacağımıza zemin ederiz!"

Acayip lüks bir salonda,  başlarında lüks türbanları, ceplerinde baba parasıyla alınmış arabaların anahtarları, üstlerinde  memur maaşından pahalı takım elbiseleri...

Bir avuç zengin bebesi cümle âleme terbiye, din, diyanet dersi veriyordu o gün.

Kendisine sadakat yemini ettikleri liderleri "Bir  elinde bilgisayar, diğerinde Kur'an olan bir akça pakça gençlikten" bahsediyordu.

Akça pakça siyasetin oy tabanı ne hikmetse, bu dünyada çektiği açlığı öbür dünyada çekmemeyi uman  fakir Müslümanlardı oysa...

Akça pakça yeniyetmelerin liderinin bahsettiği gençlik,  cebindeki harçlıkla tablet alabilen bir gençlikti.
Ama   ahlâk ne tabletle verilen bir paket programdı ne de Kur'an cepte taşındığında insanı evliya eden bir muskaydı. Bunları öyle elde taşımakla insan  Müslüman falan olamıyordu.

Bir elinde taşıdığı bilgisayarla dünyaya bağlanıp " Hacım acaba Hz. Google ne diyor?" diye bile bakmadıktan  veya " Hacı bu kitabı taşıyıp duruyoruz ama insanları peşinen suçlamanın bu kitapta yeri  var mı?" diye merak edip kitabı kurcalamadıktan sonra insanın pek de yarayışlı bir şey olamayacağını  anlayan çıkıyor muydu, içlerinden?

Merak ediyorum bu çocuklar gerçekte babalarının neye taptığını hiç merak ediyor mu? Akça pakça amcalarının birbirini sırtını sıvazlamalarıyla kazanılmış paralarla giyinmekten hiç rahatsızlık duyuyorlar mı?

İktidar eliyle semirmiş ailelerin sonradan görme çocuklarından oluşmuş  bir avuç gençlik, görünen o ki dinci oligarşinin ideal gençlik modeli. Gönül isterdi ki kendilerinden ve ailelerinden oyları devşirilmiş  tamirci, çiftçi, işsiz gençler de bir gün bir ellerine bilgisayar değilse bile Kur'an alacak parayı kazanabilsinler.

Hiç yorum yok: