25 Aralık 2012 Salı

Türkiye İran Olabilir Mi?



"Türkiye İranlaşıyor mu?" Bu aslında şu an için açıkçası saçma bir soru. Türkiye görünen o ki  özellikle 2007'den bu yana fiilen İrandır.  "Görünen o ki" dememin sebebi görünenin ötesini düşünmeden öncesini belirtmek içindir.

İran'da kadınlar, resmî şeriat baskısına rağmen saçlarını gösterecek şekilde giyiniyorlar. Bugün Türkiye'de artık rahibe taassubunun şeklen de ruhen de aynısı bir  örtünme biçimi toplumda bir kanser gibi yayılmış vaziyette.

İran şeriatın ancak resmi bir rejim olarak egemen olabildiği  ve kanuni  uygulamaları hafifletildiği andan itibaren toplumsal hayattan çekilebileceği bir ülke.

Oysa Türkiye şeriatın, cennet hevesi ve cenehhem korkusunun Allah adına cemaatler ve tarikatler vasıtasıyla zihinlere tasallut ettiği bir ilkel memlekettir.

Bunun yanı sıra Türkiye sözde muhafazakâr, özde mutaassıp bir iktidarın, hepimizin hayatlarına  mevzuat yoluyla kendi anlayışını dayatmaya başladığı bir ilan edilmemiş şeriat rejimini yaşıyor.

Bu, iktidar değişikliğiyle halledilebilecek basit bir sorun da değil maalesef.  Bütün zorba rejimler kendi haklılıklarını peşinen kabul ettirir ve adalet mekanizmasının eksenine kendi hakikatlerini yerleştirir. Bu yüzdendir ki zorba rejimlerde hukukun evrensel ilkelerine göre değil, iktidarların kendi kabullerine göre yargılama yapılır.

Türkiye'de "millî irade" denen, zorbalığa teşne ve zorbalığa teslim olmuş bir büyük kitle egemenlikten, içki içenlere, başı açıklara ve eleştirerek kendi  mutlaklarını tartışan herkese karşı resmî her türlü baskıyı "hakikat" olarak kabul ediyor.

Dünyada resmi şeriat rejimleri, halkın sağduyusu, normalleşme eğilimi ve eleştirel vicdanlarıyla törpülenirken Türkiye'de, sınırlı devleti meydana getirecek liberal demokrasi normları, tam da halkın taassubu ve  zorbalık açlığıyla ortadan kaldırılıyor.

Türkiye'de siyaset artık halka  hizmet etmek değil, her türlü devlet gücüyle şeriatı destekleyen bir kitle yaratarak demokrasicilik oynamak haline gelmiştir.

İran "dürüst ve açık" bir şeriat zorlayıcılığını yaşarken Türkiye örtük, ikiyüzlü ve korkak bir  şeriat özlemiyle   ilkelleştirilmekte....

Hayır! Türkiye İran olamaz ve olamayacaktır. Çünkü Türkiye'nin  zihniyet haritasında  bütünlük, tutarlılık ve dürüstlük artık yoktur.

Şeriatın ilkellik olduğunu düşünenler varsa şunu söyleyelim ki  Türkiye bunun da gerisinde bir ikiyüzlülüğe bulgur, kömür açlığı çekip  ikbal ve cennet şehvetiyle tutuşan büyük bir kitle yüzünden hızla yuvarlanmaktadır.

Hayır! Türkiye maalesef İran olmayacaktır.


2 yorum:

veli dedi ki...

Haklısın abiciğim türkiye İran olmaz, olamaz... İyi ki de olamaz. Çünkü günün konjonktürel şartlarına göre hareket etmekteyiz. Kömürü, Bulguru ateist bir iktidar dağıtmaya başlasın ya da ateist bir iktidar bu milleti borçlandırıp ipotek altına aldırsın inan bana herkes ateist görünür. Bu gün iş bulabilmenin yolu kendinin veya karısının başını örtmekten geçiyor göründüğü için ortalık rahibe taassublu dediğin insanlardan geçilmiyor. O nedenle karşı-devrim yaptıklarını zannedenler bile aslında farkında bunun. Ama dertleri kadro nehrini kendi tarafına çevirmek olduğu için pek de umursamamaktadırlar. Biraz kesenin dolması birazda gelecekte kendilerini kollayacak birilerini üst makamlara yerleştirmek Umurlarındaki. Sonra "benden sonrası tufan" mantığındalar.
İnan bunlardan sonra iktidara halıkın yaşantısını kendine dert edinmeyecek birileri iktidara gelirse bu türler ortadan kaybolacaktır.
O nedenle diyorum ki bu ülke asla bir İran olamaz...

Afşar Çelik dedi ki...

Yazı gibi yorum olmuş Veli Baba!Eline, aklına sağlık! Ben hâlâ bayağı derin felsefî sebepler falan var sanıyorum ama galiba mesele senin belirttiğin kadar basit. Üzücü... Ne yapalım? Sağlıcakla. Her zaman bekliyorum.