27 Aralık 2012 Perşembe

Türkiye'de Tek Taraflı Tarih Algısı



Dün bir tartışma programında Fehmi KORU  ile Cengiz ÇANDAR ahkâm keserlerken  Fehmi KORU MTTB başkanı olduğu devirden bahsetti, Çengiz ÇANDAR da MTTBlilerin TMTF denen solcu örgütlenmeye saldırdığını söyledi. Fehmi KORU  " O bizim devrimizde olmadı..." diyerek geçiştirmeye çalıştı.

Basit bir it dalaşı gibi görünen bu "hoş" diyalogun ne önemi vardı? Çoğu için hiç bir önemi yoktur. Tarihi, ortaokul müsameresi benzeri  çıtırdak çerez dizilerden öğrenenler için bu  ÇANDAR'ın sözü doğrudur.

Mesele hakikatin öyle olup olmamasıdır.


Öncelikle şunu belirtmekte fayda vardır. Türkiye'de bir komünizm tehdidi yaşanmıştır. Türkiye'de Rus ve Çin güdümünde solcu militan örgütlerin ve siyasetin varlığının delilleri mevcuttur.  Sadece 1991'de KGB arşivlerinden çıkarılan Behice BORAN adına kesilmiş  maaş makbuzu bile bunun için yeterlidir. O makbuz STAR televizyonunda da vakti zamanında gösterilmiş idi. Kaldı ki Attila İLHAN'ın da bu durumu kabul ettiğine dair deliller var meselâ ondan alıntılanan şu söz önemli: Sovyetler birliği dağıldıktan sonra kgb'nin belgelerinden görüyoruz ki, Türkiye'deki sosyalistlerin pek çoğu maaşa bağlanmışlar orada. Bugün de alman vakıflarından, Amerikan vakıflarından maaş alarak, Avrupa fonlarından para alarak, onlar adına hareket eden pek çok basın yayın organlarında görevli isimler vardır ve bunlar artık ayıp olmaktan da çıkartılmıştır. Maalesef Türkiye bu noktaya gelmiştir.*
 
Cengiz ÇANDAR'ın bahsettiği MTTBliler  Fehmi KORU'nun eyyamcı dinci takımı değildir. Onlar,  solcularca işgal edilmiş okullara alınmayan, yalnız yakalandıkları her fırsatta dövülüp darp edilen, ilerleyen zamanlarda şehit edilmiş milliyetçi öğrencilerdir. O vakitler milliyetçilik, Nurculuk vs dinci safsata ile ifsat edilmemiş olduğundan bu ayrımı net şekilde yapabiliyoruz. Zaten MTTB'nin dincilerin kontrolüne geçtiği tarih de bellidir. Yanılmıyorsam 1966 kongresinde,  asgari müşterekleri olduğu kanaatiyle  birliğe kabul edilmiş dinci takımı birliği ele geçirmiş ve sonrasında birliğin  hüviyetini, ümmetçi, dinci ve gerici  bir hale getirmiştir.

Bu yüzeysel ve çarpık sohbette Fehmi KORU ve şürekasının, ülkenin iç savaş ortamında, hiç bir yerinin ve etkisinin olmadığını gördük. Filistin'de  Rus ajanlarından adam öldürmeyi öğrenip  memlekette  kalaşnikoflu  bir "demokrasi" kurmak için uğraşan "profesyonel devrimcilerin" ( ki bunun adı aslında paralı askerdir...) bugün tarihi kendilerine gör yazıp bize dayatmasına maalesef adına milliyetçi denen camiadan hiç bir tepki gelmemektedir.

Çünkü milliyetçi camia, kafası dinci hurafelerle uyuşturulmuş ve geçmişin omurgasız dincilerine benzetilmiş, onlara dönüştürülmüş haldedir.

Bunun önemi nedir? Türki'yenin Suriye'den sonra bir iç savaşa  sürükleneceği, sırada bekletildiği bizzat dinci iktidarın patronlarınca  açıklanmışken, Türkiye'nin değişen zihin haritasında  bölücü Kürtçülerle beraber olmayı seçen solculara (CHP) ve Türk adını yok etmeyi dinlerinin gereği sayan eyyamcı ümmetçi sürüsüne karşı koyması gereken insanlar, milliyetçilerdi.

Maalesef Türkiye'de "vatansever/devrimci solcu- katil/işbirlikçi milliyetçi"  tasavvuru artık kafalara yerleşmiştir.

Şu saatten sonra kanınızın akmasının İslâm'ı zafere ulaştırıp ulaştırmamasının bir önemi yoktur. Zaten İslâm adına Türklüğü yok etmeye çalışanlar bunu başarmışlardır.

Türkiye gerileşen, ilkelleşen ve yobazlaşan, yabancılaşmış bir milliyetçiliğin umursamazlığı yüzünden, çarpıtılmış tarihinin seçtiği yanlış bir yolda, bölünmeye doğru hızla gitmektedir.





4 yorum:

selcen dedi ki...

Çok önemli tesbitler .Sağolun.

Afşar Çelik dedi ki...

Ben teşekkür ederim, efendim.

Unknown dedi ki...

Tarih zihinlerin yeniden inşasıdır. Yazdıklarınızla dikkatimizi çektiğiniz yer tam da bu noktadır. Bilim ahlakından yoksun kişilerin elinden ve dilinden alacağımız da bundan fazla değildir ki önümüze tesbit diye konulanların kimler tarafından kaleme alındığına ve ne maksatla yazıldıklarına vakıf olmadan olduğu gibi kabul etmek hatasından sakınmak gerekir.

Afşar Çelik dedi ki...

Aynen Yusuf Kağan dostum, aynen!..